Galatasaray'ı test ettim (+)lar az (-)ler fazla!
Gevelemek yok! Ligin başında üç maçta alacağın 9 puanın sadece 4'ünü almışsan yetmez! Bunun; bekle açılırsınla ilgisi yok. Eksikleri şimdiden söyleyeceksin ki tedbiri alınsın!
Bu takım iyi futbol oynamıyor. Durgun ve sorumsuz!
Galatasaray'ın maçta akışkanlığı yok, kötü alışkanlıkları çok;
Örneğin;
Süratli pas trafiği yok, hala doğru dürüst orta yapılamıyor...
Oyun içinde bir tek kolektif akın yok! Golden vazgeçtim, kollektivitenin getirdiği gol pozisyonu dahi yok! Top kayıpları çok.
Pas isabet oranı zayıf. Takım pozisyon yaratmıyor. Bireysel beceriyle gol atılıyor!
Golcün Baroş var kenarda oturuyor!
Çok iyi bir kalecin var, kafasına göre takılıyor.
Savunman kevgir, kimse farkında değil!
Transferde herkes Arshavin, Forlan, Reyes, Cambiasso dedi kimse savunma istemedi!
Galatasaray'ın derdi forvet değil savunma!
Ujfalsi'nin yanında oynayabilecek bir stoper şart! Ve de topu iyi taşıyan bir oyun kurucu.
Çünkü;
Selçuk ve Melo'nun şu anki durumu geriye yaslanan savunmaya yardımı kabul etmiyor. Yakın gelecekte bunlar tempo kazanırlarsa olur yoksa savunma daha da sırıtır!
Bu kadroya bilgelik gerek
Eksikliklere rağmen Galatasaray'ın fena bir kadrosu yok. Terim bu kadrodan verim alabilecek bilgeliğe ulaşmışsa mesele yok. Futbolun temel ilkelerini bile sahaya yansıtamayan takım, ancak bireysel çabalarla saman alevi gibi bir yanar bir söner.
Galatasaray'ın verdiği resim su; bir kişi topla meşgul 10 kişi duruyor.
Günümüz futbolunda böyle bir şey yok. Forvetteki 6'lı her yere koşuyor, herkes alan kat ediyor. Galatasaray yerinde çakılı oynuyor.
Bakın Galatasaray bu haliyle ligde şu takımları yenemez;
Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon, Bursa, Antalya, Kayseri, Eskişehir.
Bunun da anlamı şudur;
Seneye UEFA bile yok!
Bir sözüm de Başkan'a :
O Arena'yı dolduramıyorsanız hatayı kendinizde arayınız.
Demek ki taraftar Terim'e, dolayısıyla takımına güvenmiyor.
Umut dağıttınız ama;
İyi niyetli olmanıza rağmen teşhisleriniz, tayinleriniz, dolayısıyla da icraatlarınız yanlış oldu. Henüz krediniz sonsuz, yol yakınken hatalarınızdan dönünüz!
Takımınız diğer rakiplerinden daha avantajlıydı. Çalışmaya üç ay önce başladınız. İyi bir takım oluşturmak için elde çok zaman vardı?
Hani nerde o iyi takım?
Hani nerede 2000 ruhu?
İstatistiklere bakmak lazım; ilk maçını kaybeden, üç maçta 4 puanda kalan Galatasaray hiç şampiyon olmuş mu?
Görülüyor ki;
Bu Galatasaray ve Terim bu yıl da taraftarını çok üzecek.
Kadınların öncüsüyüm
İşte 1.10.2007 tarihli Yeni Şafak Gazetesi;
Kadınlar maça gelsin
Hırçın erkeklerin sebep olduğu seyircisiz oynama cezasına çözüm Tanburacı'dan geldi; bu maçlara 'kadınlar 12 yaşına kadarki çocuklarıyla' biletsiz girsin. Yazarımız bu teklifini UEFA'ya da mektupla bildirecek.
FUTBOL SEYİRCİSİYLE GÜZELDİR
Futbolun en güzel yanı seyir güzelliğidir. Bu ceza futbolcuları üzdüğü gibi efendi efendi maç seyreden masum insanları da cezalandırmak oluyor. Bu durumu ortadan kaldırmak için Osman Tanburacı şöyle diyor; "Cezalı takımın maçlarına kadınlarımız yanlarına 12 yaşından ufak çocuklarını alarak gitsin ve bilet bedeli ödemesin. 65 yaşını geçmiş erkekler ve maçlara girmekte zorluk çeken bedensel engelliler de tribünleri doldursun. Ayrıca rakip takım mensupları da o kulübe olan üyelik kartını göstererek maça girebilsin."
Dün Fransız Canal+ ve TV haber kanallarını izledim; TFF'nin bu kararına destek veriyorlar. Fikrin bütün Avrupa ve dünyada uygulanmasını temenni ediyorlar.
Ve şöyle dedi spiker; "Bonne idée à suivre". Peşinden gidilecek bir fikir...
Geç de olsa kendimi kutladım.
Fener hep aynı Fener!
Ayrımcılık dünyada en kötü şey. UEFA da buna şiddetle karşı. Dil din, ırk, renk ayrımı yok, diyor. Fikir özgürlüğü de birinci prensip.
Fenerbahçe ise bir üyenin müracaatıyla, resmi görevlerini namusuyla yapan kulüp üyesi üç kişiyi kulüpten ihraç etmek istiyor! Bunlar; TFF Başkanı M. Ali Aydınlar, Şike Soruşturmasını yürüten Savcı Mehmet Berk ve Organize Suçlar Müdürü Nazmi Ardıç.
Fenerbahçe bu kişileri kulüpten atarsa şunu demiş olacak;
'Devlet görevlisinin de Fener'i koruması gerek Yoksa onlar Fenerli olamaz, kulüpten atarız.'
Bu resmen tehdittir. Üyeleri ayrımcılığa teşviktir.
Haysiyet Kurulu, ihraç kararını Olağanüstü Kongre sonrasına bıraktı.
27 Ağustos'ta da Fenerbahçe'de Olağanüstü Kongre var. Şike olayları tartışılacak.
Bu kongrede;
Bugüne dek görülmemiş "yasaklar" uygulanacak;
-TV'den canlı yayın yok!
-Kongrenin yapılacağı Faruk Ilgaz Tesisleri'nde sıkı güvenlik tedbirleri var.
-Gazetecilere akreditasyon uygulanacak.
Bunlara sebep;
Şike soruşturması sürecindeki yayınları beğenilmeyen medya kuruluşları ile gazetecilerin kongre salonuna alınmak istenmemesi.
Resmen ayrımcılık. Ya benden ol ya yoksun!
Kimse düşüncesini yazıp söyleyemeyecek...
Ya da sahibinin sesi olacak.
Nerde kaldı demokrasi?
Nerde kaldı cumhuriyet!
Fener hep aynı Fener!
Türkiye'de 'biz bize yeteriz' demenin, Fenerli olmayanı düşman görmenin altında bunlar yatar!
Fenerbahçe şartlar ne olursa olsun kendisine hizmet edilmesini istiyor.
Yasalar aksini söylese bile!
Yunus'tan büyük kıyak!
Bursaspor-Beşiktaş maçının üç önemli yanı vardı.
-Rüştü artık yaşlanmış. Hareketleri saniyece geç. Yerden kalkmakta gecikince Bursalı Bangura golü attı. Cenk o golü yemezdi.
2-Quaresma ayağında çok top tutarak Beşiktaş'a çok zaman kaybettiriyor. Bursa bir saat 10 kişi oynarken 1-0 galipti. Beşiktaş 78'de Quaresma çıkana kadar rakibinden bir fazla ile 1-0 mağluptu!
Q7 çıktı Beşiktaş hızlandı, sağlı sollu atak yapmaya başladı. 87-89'da iki kafa golü attı, Beşiktaş maçı kazandı. Q7 kalsaydı bu olamazdı! Hakem Yunus Yıldırım Q7'yi oyundan atmakla Beşiktaş'a büyük kıyak yapmış oldu. Carvalhal, Quaresma'yı çıkarmazdı.
3-Bangura'nın kırmızısı ağırdı! Şayet küfür yoksa... Hakemler de bu yıl kararlı. Öyle talimat almışlar. Sertliğe ve kandırmacaya af yok!
Şimdilik okey!...
Fiske!
Aaa kadınlar da küfürlü tempo tuttu!
Mekan konuşturur arkadaş...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.