Rahmetli Recep Yazıcıoğlu anlatmıştı. Suların akmadığı dönemde bir gün kaza-i hacet için Sultan Ahmet camii tuvaletine gitmiş. Girişte su ibrikleri. İbriklerden birini almış, tuvalet bekçisi müdahale etmiş. 'Onu alma şunu al.' Çıkışta sormuş niye onu alma bunu al dedin? Cevap, 'O kadar yetkimiz olmasın mı?

Belki kel alaka ama sayın Devlet Bahçeli'nin Pamukkale'de maruz kaldığı muamele bana bu anekdotu hatırlattı.

Gelen haberlere göre, "Partisinin il başkanları toplantısı sonrası kendisine eşlik eden genel başkan yardımcıları ve partililerle birlikte Pamukkale'yi gezmek isteyen Bahçeli'nin makam aracı, Pamukkale Kuzey Kapısı girişinde 'araçla geçişin izinle yapılmasından' dolayı güvenlik tarafından durduruldu. Bahçeli ve beraberindekiler kısa süreli bir bekleyişin ardından araç geçişine izin verilmemesi üzerine Pamukkale'ye uğramadan Ankara'ya gitmek üzere yola çıktı."

Devlet beyle fikirlerimiz uyuşmayabilir ama ona yapılan bu muameleyi öğrenince burada beni ter bastı.

Devlet bey seçilmiş bir parlamenter ve mecliste grubu bulunan bir partinin genel başkanı. Üstelik eski bir başbakan yardımcısı. Bu evsafta bir şahsiyete iznin var mı diye sormak -aslında daha ağır ifadeleri hak ediyor ama- en hafif ifadeyle işgüzarlık.

Fikirlerine katılmasak ta ülkenin önemli bir kesimini temsil eden bir siyasi partinin genel başkanına karşı takınılan bu tavır, daha doğrusu bu istiskal kabul edilebilir cinsten bir tavır değildir. Fikirlerine katılmayabiliriz ama her insanın hukukuna riayet etmek hele bir parlamenter, bir siyasi parti genel başkanı ve eski bir başbakan yardımcısına saygılı olmak zorundayız.

Benim temas etmek istediğim husus saygısız memura yazımda yer vermekten ziyade sayın Bahçeli'nin sabır ve sükuneti, partisine ve tabanına hakimiyeti ve terörle mücadelede takındığı müsbet tavırdır.

Zaman zaman hakarete varan tahammülü güç beyanat ve konuşmalarına rağmen Devlet beyin ülkücü camiayı sokaktan daha açık bir tabirle şiddetten uzak tutması bu ülkeye yapılacak en önemli iyiliklerden ve devlete vereceği en önemli hizmetlerden biridir.

Sıradan bir güvenlikçi genel başkana izin soracak da ülkücü orada o güvenlikçiye dünyayı dar etmeyecek öyle mi?

Eminim izin sorulduğunda MHP'liler gerilmiştir. Ben MHP'li değilim ama bu istiskale karşı ben burada gerildim.

Devlet bey sessiz sedasız Ankara'ya dönüyor. Bu istiskali hazmetmek zordur ama çevresini taşkınlıklara karşı böylesine koruma altına alan Devlet beyi takdir etmek lazım.

Şehitlerin eksik olmadığı günümüzde eğer ülkede kaos yaşanmıyorsa ve sokaklarda Türk-Kürt kavgası çıkmıyorsa ülke bu huzuru önemli oranda Devlet beye borçludur.

Bakanlara yeni araba alındığında birini eski başbakanlardan Ecevit'e tahsis edileceğini söyleyen müsteşarına çıkışan, sıfır araba alınması talimatını veren ve araç alınıncaya kadar müsteşarının arabasını tahsis ettiren başbakan Erdoğan eski başbakan yardımcısının uğradığı bu istiskalin hesabını da soracaktır elbette.

Fikirlerine katılmasak ta insanlara hele de ülkede milletvekilliği, bakanlık, başbakan yardımcılığı ve başbakanlık gibi önemli mevkilerde görev yapmış şahsiyetlere saygılı olmak zorundayız.

Evet sevgide serbestiyet saygıda mecburiyet vardır!