Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

OKU!

OKU!

Konfiçyus’un sevdiğim bir sözü var: “Rabbım şudur senden dileğim yaşadıkça / Kitap dolu bir evle çiçek dolu bir bahçe” Bu sözü Basri Gocul dilimize tercüme etmiş.
Kur’an-ı Kerim “OKU” diye başlıyordu değil mi? “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”
Allah (cc) buyurdu ki: Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez. “Cahil” “zalim”den önce zikrediliyor. Allah (cc) bilmemizi ve bilişmemizi istiyor.. “Sizi bilişesiniz diye/tearüf edesiniz diye yarattım” diyor. Bir başka yerde “bilinmek istedim” buyuruyor.
Sonuçta aklımız kadar iman edecek ve aklımız kadar amel işleyeceğiz.. Bizi hayvanlardan ayıran temel alamet-i farikamız akıldır.
Bizi meleklerden üstün (ekrem-i mahlukat-eşref-i mahlukat) yapan şey de akıldır, hayvandan aşağı (belhum adal) yapan da!
Aklın gıdası ise bilgidir. Bilgi bizi güçlü kılacak.
İslam geleneğinde akıl gerçeğin bilgisinin adresidir. Kalp hakikatin adresi. Ve bir de sezgilerimiz var. Hakikatin bilgisi aynı zamanda genlerimize kodlanmıştır..
Gerçeğin kendisi rolatiftir.. Zamana, mekana, şartlara göre anlam kazanır. Hakikat tek olsa hakikatin algısı farklı olabilir.. Zaten o sebeble Kur’an bize der ki; “Size hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir”
Hakikata yaklaşırken nefsin heva ve heveslerinden arınmak, etik ve estetik kaygılarla donanmak, bilmek, düşünmek, bilenlere danışmak, insanlarla konuşmak gerekir..
Düşünmek. Tefekkür etmek. Bir anlık tefekkür bin yıllık nafile ibadetten hayırlıdır..
Kur’an, amelsiz ilim sahipleri ile “Kitap yüklü eşekler” diye alay eder. İlmine ihanet edenlere, menfaat karşılığı hakka ihanet edenlere ise “Bel’am” der.
“Faydasız ilim”den Allah’a sığınmalı her Müslüman! Kur’an-ı Kerim’in övdüğü akıl, mücerret bir akıl değil, “faal akıl”dır.. “İmal-i fikr” eden akıldır.
Birkaç gün önce Almanya’ya gitmiştim, Barış Meclisi’nin daveti üzerine. Ahmet Türk ve Hasan Cemal’le birlikte “silahların susması” dileklerimizi dile getirmiştik. Türkiye’ye döndüm, ver elini Ordu.
Aslında birçok sorunun temelinde cahillik yatıyor.. Na gariptir ki “Cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür” derler.. Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmak diye bir şey var. Bilmiyoruz, bilmediğimizi de bilmiyoruz..
Kur’an, zamanının sanat, ticaret ve siyaset dünyasında en etkili isimlerinden birine sıfat olarak “Ebu Cehil” (gerçek adı Hişam ebul Hakem) adını vermiştir. Yani “cehaletin babası”.. Tek başına “bilmek” yetmiyor çoğu zaman.
“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsin, bu nice okumaktır” denmiştir. Zira nefsini tanıyan, Rabbini de tanıyacaktır.
Ordu Valisi Orhan Düzgün’ün çabaları ile bu yıl burada düzenlenen, toplumda okuma bilincini geliştirmek ve gençlere okuma alışkanlığı kazandırmak için Cumhurbaşkanı Gül’ün himayesinde başlatılan “Türkiye Okuyor” kampanyası çerçevesinde bayan Gül’ün himayesinde başlatılan “Konuşan Kitap Şenliği”nin 4.sü için Ordu’dayım. Buradan Aile Bakanlığı’nın aile ile ilgili bir istişare toplantısına katılmak için Ankara’ya gideceğim inşallah.
Bir zamanlar fikir suç, kitap suç aleti, düşünen adam potansiyel suçlu muamelesi görüyordu. O günlerden bu günlere geldik.. 75-80 milyonluk ülkede 4,5 milyon gazete satılıyor. Dergilerin durumu daha da kötü. Kitap tirajları da giderek düşüyor..
Daha çok okumak zorundayız. Kulaktan dolma bilgilerle bir yere gidemeyiz. Günde en az bir gazete, haftada en az bir dergi, ayda en az bir kitap.. Bana kalırsa okuyun, ama aklınızı kiraya vermeyin. Siz kendiniz olun. Okuyun, dinleyin, danışın, konuşun ve sonra düşünün ve karar verin. Akıl önemli, akıllı olmak da. Ama akılcı olmak değil, bana göre.. Çünkü hakikate ulaşmamız için akıl olmadan olmaz, ama akıl tek başına yeterli değil.. Özellikle de aklını nefsinin bineği yapanlar çok tehlikeli olurlar.
Ne yazık ki, karnımızı doyurmaya gösterdiğimiz özenin yüzde birini kafamızı doyurmaya göstermiyoruz.. Elbisemizin temizliğine gösterdiğimiz özeni kalbimizin temizliğine göstermiyoruz. Sigaraya harcadığımız para, kitaba harcadığımız paradan kat kat fazla..
Şimdi okuma zamanıdır. Meydan okumayı bırakalım, insanların, tabiatın canına da okumayalım (!?) ama bize hakikatin yollarını gösterecek, başkalarının hayat tecrübelerini, mutluluk yolunu, katlanmak zorunda oldukları güçlerden kurtuluşa giden yolu öğretecek “kitap”lar okuyalım.
Hayyalel felah, hayyalel salah, Hayyalel kitap. Kur’an “okunan kitap” demektir. Hem zaten tabiat da okunmayı bekleyen bir kitap değil mi? O zaman “haydin kitaba”.
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi