Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Kaybolan bir geleneğimiz

Kaybolan bir geleneğimiz

“Çarşaf Germe Nedir” desem cevap veremezsiniz...
Benim zihnimde sökülmeyecek ağaç veya kaya gibi durmaktadır...
Kadın haklarından dem vuran sahtekâr yellozlar okusun, öğrensin...
“İnsan hakları” çığlığı atan meymenetsizlerin dahi ihtiyacı var...
Okusunlar... Belki künhüne vakıf olurlar, insanlığa dönerler tekrar...
İnsanların umudunu sömürenler, kundak ne ki, ana karnında bebekleri vuranlar, içinde ola ki insanlığını düşünenler çıkabilir...
Anlatacağım hadise bundan 100, belki de 140 yıl önceye dayanır...
O zamanlar her yerde emsali görülürmüş... Tabii şimdiki büyük şehirlerin Koka Kola ile, cips ile büyüyen çocukları ne bilsin?..
Her devirde toplu ve münferit kavgalar olagelmiştir...
Bizim köy ile komşu köy arasında “Dikili Taş” diye bilinen mevki bulunurdu... “Buranın hikâyesi var” derlerdi yaşlılarımız... Merak eder, hep sorardık...
Anlatırlardı:
“Biz 15/20 yaşlarında iken komşu köyden adı ALİ olan, kendisine Hz. Ali diyen kişi eline geçirdiği ucu çatal kılıncı sallar nara atarmış:
“Ben Hz. Ali’yim, Yezit’lerin kökünü geçireceğim, çıksınlar karşıma...”
Bir değil, beş değil...
Sonunda çevresine topladığı gençleri de iğfal ederek, güya YEZİTLERE karşı savaş açmış... Yoldan geçenleri dövmüş yaralamış...
Bizim köydekilerin de sabrı taşmış... İki köy DİKİLİ TAŞ düzlüğünde karşılaşır...
Hz. Ali olduğunu iddia eden cahil çıfıt kılıç elinde hücuma geçer... Bizim köyden KİRİK ALİ isimli birisi /Ben de Baltalı Ali’yim/ diyerek karşı çıkar... Kirik Ali, Hazreti Ali kopyasına öyle bir balta vurur ki kelle bir yana, gövde bir yana gider...
Meydan karışır...
Balta, bıçak, çakar almaz tüfekler ve ağaç sopalarla ortalık ana/baba gününe döner...
Yüzlerce kişi bir meydanda...
Eee, diyoruz anlatanlara...
- Kadınlar çarşaf gerdiler, kavga durdu...
Ne çarşafı, bir çarşafla o kadar adamı durdurmak mümkün mü?
Gelen cevaba bakınız:
“Büyük kavgalarda büyük katliam olma ihtimali belirince iki taraftan kadınlar iner meydana çarşaf gererlerdi... O çarşafı yerinden etmek veya çarşaftan öte tarafa geçmek örf ve adete karşı gelmek olurdu...”
Kadınlar kadın gibi insanmışlar, erkekler adam gibi erkekmişler eski zamanlarda...
Çarşaf ne diye sorardım... İşte aldığım cevap:
Bir poşi, bir dolama kuşak, bir yorgan yüzü... Aklınıza ne gelirse onu kavga yapanların arasına her iki tarafın kadınları gererdi, o an kavga biterdi... Kimse çarşaf gerilmesinden sonra kavgayı devam ettiremezdi...
İlahi BM (Birleşmiş Milletler) sizin başınıza çalınsın...
Vaki mi anında kavga bitirttiği?
Bir de düne nazar kılınız. Belki de hiç okur/yazar olmayan köyde doğup, köyde büyüyen, yazılı metinden ziyade sözlü geleneğe dayanan hususta zıng diye durduruyor kavgayı...
Bu bir asaletin, bir inancın zaferidir elbette...
Kadına saygı daha bir belirgin... Kadınların ellerinde tuttukları bez, ip parçasını atlamayan insanlara hükmeden duyguyu ölçün bakalım...
Hele de Kürdistan kuracağını iddia edenler...
Dirileri bırakın, doğmadık çocukları bile kurşunluyorlar...
Aynı töre devam etmiş olsaydı muhtemelen çarşaf tutan kadınları da kurşunlarlardı...
Bunlar ne Türk olabilirler, ne Kürt...
Olsalar olsalar ZERDÜŞT döküntüleri olabilirler...
Hem bizim dinimiz de “İnnemel mü’minune ıhvetün”, yani Müslüman Müslümanın kardeşi demiyor mu?
Var mı hiçbir yerde:
Türk Türk’ün, Kürt de Kürt’ün kardeşidir işareti?
Allah (c.c.) belanızı versin... Verir, acele etmeyin!..



Evde doğar, dağda büyür, PKK derler ona
PKK’yı övüyorsa yalaka derler ona
Gerillaymış... yedi ceddine tükür tüm hıncınla
Tükrük nedir bilmeyenler EVRAKA derler ona...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi