Obama kazanacaksa Bush İran'ı vuracak!
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AK Parti'yle ilgili kapatma davasına ABD'nin bakışını birkaç cümleyle özetlemiş: “Bush ve Rice bizden yana ama Ortadoğu'nun istikrarı için. Cheney'nin başını çektiği şahinlerinse hiç umurunda değiliz, onlar için varsa yoksa İran.” (Akşam: 3 Haziran 2008)
Cheney'nin başını çektiği grup için AK Parti'nin kapatılması diye bir gündem yok mu? Elbette var. Partinin kapatılmasına karşı olmak bir tarafa, onlar, içerideki ortaklarıyla birlikte, partiyi kapatmak için üç yıldır uğraşıyor. Bu basit bir umursamazlık değil, başka hedeflere yoğunlaşıldığı için hafife almak da değil. Bu, olası İran saldırısı öncesinde, ne yapacaklarını kestiremedikleri bir iktidarın devre dışı bırakılması için uygulanan son derece sistematik bir program.
Onlar için gerçekten de “varsa yoksa İran.” Belki içerideki karmaşadan başımızı kaldırıp göremiyoruz ama, hem bölgesel hem de uluslararası gündemin tek konusu “ABD ve İsrail'in İran'ı ne zaman, nasıl vuracağı.” Irak işgali için; “Yüz binlerce askerden oluşan Batılı bir ordunun Mezopotamya'ya yerleşmesini anlamıyorum” diyerek, enerji pazarlıklarının dışında, medeniyetler tarihi açısından konuya bakabilen Almanya Dışişleri eski Bakanı Joschka Fischer, “İran'a saldırının kaçınılmaz ve an meselesi” olduğunu söylüyor. Ona göre ABD ve İsrail bir ay içinde İran'a saldıracak. Bir Lübnan gazetesine konuşan Fischer, George Bush'un bölgeye yaptığı son ziyaretin bu amaçla ilgili olduğunu, İsrail parlamentosundaki konuşmasının saldırıya işaret ettiğini iddia ediyor. Ona göre bölge 2008 yılında büyük bir savaş yaşayacak ve şu an bu savaşın planlamaları yapılıyor!
İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırı bu yıl gerçekleşir mi gerçekleşmez mi, yakında göreceğiz ama eğer böyle bir saldırı olursa Türkiye, modern tarihinin en çetin kararıyla yüz yüze gelecektir. Bugünkü parti kapatma, iç siyaseti yeniden dizayn etme girişimlerinden çok öte, olası bir ABD-İsrail saldırısında Türkiye'nin alacağı pozisyon, cumhuriyet tarihi açısından çok ciddi bir kırılma/dönüşüm anlamına geldiği gibi, bu ülkeyi bekleyen geleceği de önümüze koyacak.
Yeniden savaş gündemine dönelim: İsrail'e göre, İran bu yıl sonunda nükleer güç olacak. Yine ABD-İsrail siyasi çevrelerine göre bugünkü Bush yönetimi, Barack Obama'nın seçimi kazanacağını, Cumhuriyetçilerin kaybedeceğini anladığı anda bu saldırı gerçekleşecek. Yeni yönetimin bu işin üstesinden geleceği düşünülüyor. Neoconlar ve İsrail aşırı sağı, yeni ABD yönetimini kendi gündemlerine mahkum edecekler.
Mayıs ayının ilk haftası Berlin'de 400 kişinin katıldığı “İran, İsrail ve Batı'ya karşı kutsal savaş ve Almanya yaklaşımı” başlığı altında oturumlar yapıldı. İsrail aşırı sağı ve neoconlar tarafından kurulan ve Berlin Şubesi açılan “Ortadoğu özgürlük Forumu”nun organize ettiği oturumda Almanya ve Avrupa Birliği'nin İran politikası eleştirildi ve nükleer İran'a karşı nükleer saldırı bile istendi. Rejim değişikliği, ekonomik ve siyasi olarak tamamen tecrit edilmesi, askeri müdahale yapılması ve nükleer saldırı seçenekleri ele alındı.
Berlin Şubesi'nin başında bulunan Diethard Pallaschke; Forum'un amacının İsrail sınırlarını güvenceye almak, anti-semitizmle mücadele etmek olduğunu söyledikten sonra; “İran insanlık tarihi için, medeni dünya en büyük tehlike” derken Yale üniversitesi'nden katılan bir başka konuşmacı; “Nazizm ve radikal İslam aynı ideoloji” diyor. İsrailli politikacı Binyamin Ben-Elizer, aynı oturumda, “ikinci soykırım” yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. İsrail'in Sesi radyosunun Farsça yayınlar bölümünün başkanı, dünya düzenini yıkacağını söylediği İran'ın şeytani bir yönetim olduğunu ilan ediyor ve Bush'un; “İran halkı kurtulmak için bizi bekliyor” sözüne atıfta bulunuyor.
Ben Gurion üniversitesi'nden bir başka konuşmacı, “İsrail tehdit altında: Yeni Bir Soykırım” vurgulu konuşma yapıyor. Aynı kişi; nükleer güce erişmiş bir İran'ın bölgede İsrail'in bütün stratejik pozisyonunu yok edeceğini, Arap ülkeleriyle yapılan anlaşmaların biteceğini, bu yüzden İsrail'in tek başına kalsa bile İran'ı vurması gerektiğini söylüyor.
Konuşmacıların ortak kanaati ABD'nin bu yönde İsrail'i güvence verdiği yönünde. Bu yüzden, saldırı seçeneğine yanaşmayan Almanya ve AB politikalarını etkilemeye, değiştirmeye çalışıyorlar.
İslam, anti-semitizm, Nazizm, soykırım ilişkili kavramlar haline getiriliyor ve bunlar üzerinden bir cephe oluşturuluyor. Adı ise “Yeni Hitler'e karşı anti faşist cephe!” Dünyanın her yerinden ırkçılar bir araya gelmiş “faşizm”e savaş ilan ediyor! Burada faşizm onlara göre İslam oluyor.
Savaş için ihtimaller şöyle: 1- çok güçlü bir askeri tehdit oluşturmak. 2- Ambargoyu, İran ekonomisini çökertecek ölçüde artırmak. 3- İran'daki etnik azınlıkları hareket geçirmek. ülke dışındaki 3 milyon İranlıyı organize etmek ve bu insanların İsrail'e destek vermesini sağlamak.
Neocon, İsrail aşırı sağı, yeni yetme Amerikancılar, lobiler hep bir arada Avrupa'yı bir savaşa hazırlıyorlar. Bunu yaparken d en güçlü argümanları, Avrupa'yı yeni bir Hitler'in, Nazi Almanya'sının doğduğuna inandırmak. çünkü Avrupa'da bu para ediyor, kitleler bundan etkileniyor.
Aynı çevreleri, insanları Irak'ı işgal ederken de sahnede gördük. Gariptir aynı çevrelerin, Türkiye'deki son siyasi krizle ve kapatma davasıyla da ilgili olduklarını görüyoruz. Evet, ABD ve İsrail için “varsa yoksa İran!” Fischer'in dediği doğruysa, yakında bu bölgede kıyamet kopacak demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.