Plevne
Plevne savaşında düşman cephesinden kendi askerlerine bir ses yükselir:
“Türkleri istediğiniz gibi öldürün, onlar tarih yazmazlar, ileride bu olup bitenleri unuturlar, korkmayın tarihe hiçbir şahit bırakmazsınız.”
Hakikaten de doğru. Tarih yazmayı sevmediğimiz gibi, yazılan tarihimiz de, içimizdeki Osmanlı düşmanları tarafından yakıldı, yok edildi, trenlere yüklenip, sınırlarımız dışına atıldı.
Bu haftaki eserimiz; kendisini millete ve vatana karşı, unutulan ve yazılmayan tarihi yazmakla yükümlü sayan ve bu uğurda ömrünü tüketen Mehmed Niyazi Özdemir’e ait.
Mehmed Niyazi ağabey, Ötüken Yayınları’ndan çıkan “Plevne” romanını üç yılda yazmış. Geçtiğimiz hafta içinde eserin tanıtım toplantısı yapıldı.
¥
Niyazi ağabey söze; “Plevne omurgamızın dağıldığı yerdir” diye girdi ve “Eğer Rusya’ya komünizm geldiyse, Plevne’nin dağılması yüzündendir” dedi.
“Bugüne kadar Plevne hakkında başka eser var mı” sorusuna ise çok ilginç bir cevap verdi.
Plevne’yi yazmaya başladığı sırada bizdeki kaynakları araştırmış, karşısına ciddi eserler çıkmamış. ‘Dünyada ne kadar var acaba’ diye baktığında ise şu rakamla karşılaşmış.
1981 yılına kadar Plevne ile ilgili dünyada 4800 eser yazılmış. Bizde ise akademik dille yazılan bir tek eser varmış.
Bu sözden sonra Mehmed Niyazi ağabey, yine güzel bir cümle ile derdini dile getirdi.
“Biz tarihimiz boyunca emperyalizme sadece kütüphanelerde yenildik. Yazmadık, yazdırmadık, yazılanları muhafaza edemedik, araştırmadık, araştırtmadık ve kütüphanelerde yenildik.”
¥
Mesela romandan öğrendiğimiz bir gerçek var. Plevne savaşından birkaç yıl sonra İngilizler savaş yapılan bölgedeki insan kemiklerini toplayıp, İngiltere’ye götürmüş ve tarlalarında, bahçelerinde, bağlarında gübre olarak kullanmışlar.
Yine romandan öğreniyoruz ki, Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa, ta o zamanlar tarihe karşı vefasız olacağımızı tahmin etmiş ve yakındakilere şöyle demiş:
“Gelecek nesiller hiç olmazsa bu savaşta Üsküdarlı Yunus’u tanısalar.”
Evet, romanda Üsküdarlı Yunus ve daha nice isimsiz kahramanlarımız var. Ve bugün sınırlarımızda istediğimiz gibi at koşturuyorsak, o kahramanların sayesindedir.
Rus Çarı Gazi Osman Paşa’ya “Neden teslim olmadın” diye sorduğunda Plevne kahramanının cevabı şu olur:
“Devletim bana düşmanı görünce silahını bırak demedi.”
¥
Mehmed Niyazi ağabey yine ilginç bir anekdot daha hatırlattı.
Plevne savaşından sonra Londra’da Plevne hakkında konferans vermek bir meslek haline gelmiş ve halen devam etmekteymiş.
Bizde de; “Haydi bakalım” denilse acaba kaç tarihçi Plevne savaşını anlatır.
Anlatmaz, anlatamaz, çünkü resmi ideolojiye göre bizde tarih, 1923’ten sonra başlar. Ondan önceki tarih bize ait değildir.
Dünyanın hiçbir milletinde kendi geçmişine böylesine sırt dönen garip ve anlamsız zihniyet yoktur.
Neyse, Plevne romanı mutlaka okunmalı. Tarihini bilmeyenler, başkalarının tarihini okurlar.
Eser hakkında bilgi için Ötüken Yayınları: 0212 251 03 50
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.