Ballı emeklilikler
Önemli görevlerde çalışmış ve her türlü saldırının muhtemel muhatapları olmuş kamu görevlilerinin emekli olduklarında korunmalarını bazen abartılı bir şekilde gündeme getiriyoruz.
Bu korunma, ekonomik imkanlardan güvenlik tedbirlerine kadar şahsa göre değişen uygulamalardır.
Cumhurbaşkanı; başbakan, bakan ve milletvekili gibi seçilmiş ve önemli görevler ifa etmiş, görevi süresince kimi şer odaklarını rahatsız etmiş insanlar hayatları boyunca muhtemel bir tehdit altındadırlar.
Yaptığı yasalarla ve verdiği tekliflerle milletvekilleri, yaptığı icraatlarla bakanlar ve başbakanlar, attığı imzalarla cumhurbaşkanları içerde ve dışarıda kimi güçlerin takip, taciz ve hatta suikast hedefi olmaları uzak ihtimal değildir.
Bu zevatın emeklilik hayatlarında hem başkalarına muhtaç olmayacak maddi imkanlarla donatılmaları hem de duruma göre güvenlik tedbirleriyle koruma altına alınmaları elzemdir.
Vatana millete hizmet uğruna dünyanın riskini üstlenmiş bu insanların korumasız bırakılması gelecek nesillerin hizmet uğruna risk almasını törpüleyen bir uygulama olur. Kimse risk almaya yanaşmaz ve önemli şahsiyete uygulanan kısıtlamaların cezasını bütün millet ve memleket çeker.
Önemli yasaları teklif eden ve kanunlaştıran vekilleri kartellere muhtaç ederseniz o yasalar halkın yararını değil kartellerin menfaatini gözetir hale gelir/gelebilir!
Bu bağlamda milletvekillerinin aldığı maaşı dile dolayıp asgari ücretle kıyaslamak eski tabirle kıyas-ı fasittir. Sadece ailesinin maişetinden sorumlu olan bir işçi ile yüz binlerce seçmeninin gelirine adeta ortak olduğu milletvekilini kıyaslamak fevkalade yanlıştır. Hele de milletvekili taşradan seçilmişse ve de vekil maaşından başka geliri yoksa vay onun haline.
Gruplar halinde Ankara'ya giden seçmenlere ve partililere çay içirecek, karınlarını doyuracak, konaklama ücretlerini ödeyecek hastaysa tedavisine yardımcı olacak artan parayla da geçinecek!
Bu tecrübeyi yaşamış biri olarak bunun imkansız olduğunu söylemeliyim. Üç aylık olarak aldığım maaşı ikinci ay sonuna varmadan bitirmiş, üçüncü ayı emekli maaşı ve gazeteden aldığım telif ücretiyle geçirmiş ve vekillik sürecinde mal varlığımın neredeyse yarıya yakınını kaybetmiş biri olarak yazıyorum bunları.
Daha acısı da nedir biliyor musunuz? Siz imkanlarınız dahilinde hizmet ederseniz ama seçim bölgesine gidersiniz ki sizin dedikodunuz ayyuka çıkmış. Mesela ben, tedavi için Ankara'ya gelmiş ve benden 100 TL nakit para almış seçmenim tarafından eleştirildiğimi hatırlıyorum. Teşekkür beklerken eleştirilmemin sebebi ise seçmenin parayı az bulması!
Dolayısıyla sık sık vekil maaşlarını diline dolayanların bir kez kendilerini onların yerine koymaları ya da şöyle bir ay boyunca bir vekili takibe almaları halinde ne demek istediğimi anlayacaklardır.
Bu bağlamda milletvekillerinin lojmanlarının satılması ve bu imkandan mahrum bırakılmaları hiç de isabetli bir karar olmamıştır. Özellikle aldığı maaşı zar zor yetiren dürüst vekillere ceza nevinden bir uygulama olmuştur. Güvenlik, ulaşım, vekiller arası iletişime, diyaloğa, dayanışma ve kaynaşmaya verdiği zarar ise cabası.
Öte yandan yüksek görevlerde çalışmış, emniyetin ve ordunun önemli birimlerinde görev almış, katil ile, hırsız ile eşkıya ile terörist ile mücadele etmiş personelin de emekliliklerinde hem ekonomik olarak başkasına muhtaç olmayacak gelire kavuşturulmaları hem de güvenlik açısından gerekli tedbirlerin alınması devlet olmanın gereğidir.
Bazılarının iddia ettiği gibi adaletsizlik değil aksine millete hizmette risk almanın bedelidir ve gereğidir.
Görevi sırasında risk almış şahsiyetlerin korunmalarında ipin ucunun kaçırılması ve abartılması elbette ki onaylanacak bir durum değildir.
Ancak, unutulmamalıdır ki görevi sırasında risk alan insanlar her daim tehdit altındadırlar.
Ne onların imkanları abartılmalı ne de biz basın mensupları olarak o haberleri abartmalıyız!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.