Süleyman Yaşar

Süleyman Yaşar

Türkiye'nin döviz rezervleri yeterli mi?

Türkiye'nin döviz rezervleri yeterli mi?

Dün bazı yayın organlarında, Türkiye'nin döviz rezervlerinin Rusya, Brezilya ve Hindistan'a göre düşük olduğu belirtildi. Sayılan ülkelerin milli gelirleri; Hindistan 1.8 trilyon dolar, Rusya 1.7 trilyon dolar, Brezilya 2 trilyon dolar ve Türkiye 766 milyar dolar olarak dikkate alındığında, açıklamaların spekülatif amaçlı olduğunu ve bugün gerçekleşecek Merkez Bankası para politikası toplantısını etkilemeye yönelik yapıldığını söyleyebiliriz. Çünkü Türkiye'nin döviz rezervleri kendi ekonomik büyüklüğüne ve iş hacmine yeter de artar bile. Ayrıca çok fazla döviz rezervi tutmanın da başka ülkelere ucuz kredi vermek anlamına geldiğini unutmayalım. Bu konuda Çin oldukça dertli zaten. Döviz rezervlerinin çoğunluğunu yatırdığı ABD Hazine bonolarının notu düşürülünce elindeki bonoları azaltmaya kalktı ama maalesef zararına satış yapmaktan başka çaresi kalmadı.
Tekrar Türkiye'ye dönersek... En son yayınlanan verilere göre, Merkez Bankası'nın elinde altın dahil 91.2 milyar dolar döviz rezervi var. Bu rezervin 11 milyar doları yurtdışında çalışan işçilerin mevduatı olduğu düşünülürse, kalan 80 milyar dolar Türkiye için yeterli. Çünkü Türkiye'nin iki aylık ithalatı yaklaşık 38 milyar dolar tutuyor. Eğer bankalar dahil hiç kimsede döviz kalmasa bile Merkez Bankası iki aylık ithalatı kolayca karşılar. IMF kriterleri de Merkez bankalarındaki döviz rezervlerinin ülkenin iki aylık ithalatını karşılayabilmesini öngörüyor.
Gelelim diğer kısa vadeli döviz yükümlülüklerine... Türkiye'deki bankaların kısa vadeli kredi borçları 23.7 milyar dolar tutuyor. Bunun karşılığında Türkiye'deki bankaların yurtdışında 22.4 milyar dolar tutarında döviz mevduatları var. Bankacılık sektörü dışındaki sektörlerin yurtdışına kısa vadeli döviz borcu ise 26.2 milyar doları buluyor. Onların yurtdışındaki döviz mevduat hesapları ise 21.3 milyar dolar olarak belirtiliyor. Bu verilere göre bankaların ve finansal olmayan şirketlerin kısa vadeli borçları yurtdışındaki döviz mevduat hesaplarına denk düşüyor.
Peki geriye döviz yükümlülüğü olarak kısa vadede ne kalıyor? Türkiye'den portföy yatırımı olarak satın alınan hisse senetleri kalıyor. Çünkü yurtdışına tahvil satışlarının hemen hemen tamamı devlete ait ve bunların vadesi bir yıldan uzun. Dolayısıyla kısa vadeli bir yükümlülüğü yok. Zaten Türkiye'de merkezi devletin kısa vadeli dış borcu da yok.
Yurtdışından satın alınan hisse senetlerinin tutarına gelince... Bu tutar 43 milyar dolar olarak belirtiliyor. Bu kadar miktarda hisse senedinin tamamının hemen paraya çevrilmesi mümkün değil. Eğer böyle bir olasılık gerçekleşse bile yine sadece Merkez'in elindeki döviz rezervleri bu tutarda dövizi karşılamaya yeterli. O halde dün ileri sürülen bu görüşlerin amacı ne?
Amaç, spekülatif atak yapıp bir yandan döviz fiyatını yükseltip para kazanmak, diğer yandan da faizleri yükseltmek. Ama Merkez Bankası bu oyuna gelmez. Çünkü daha önceki gün Türkiye Hazinesi bir milyar dolar eurobond ihraç etti ve beklenenin üç katı talep geldi. Pek çok ülkenin faiz oranından daha düşük seviyede olan yüzde 5.1'lik faiz oranıyla on yıllık eurobond satışı yaptı. En çok talep de ABD'den geldi. O halde Türkiye, zengin ülkelerin yaşadığı mali krizde güvenilen sayılı ülkelerden biri olarak kendini gösteriyor. Niye bu durumdayken faizleri yükseltsin ki? Ama lobi pes etmiyor, spekülatif ataklarını fütursuzca sürdürüyor.
Not: Şehitlerimize Tanrı'dan rahmet ailelerine başsağlığı diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Yaşar Arşivi