Demokrasinin de futboldaki gibi katı kuralları vardır...
Futbolu da, parlamenter demokrasiyi de Batı'dan aldık.
Futbol'un kurallarını hiç tartışmasız kabul ediyoruz.
Kırmızı kartı gören oyuncunun "Ben oyundan çıkmıyorum" diyerek direnmesi mümkün değil.
Ofsayttan gol atmak da, 12 oyuncu ile sahaya çıkmak da imkânsız.
Şimdi devrede şikeyi yasak kılan kurallar da var.
Bu kurallara uyulup uyulmadığını sadece bizim Futbol Federasyonu değil, UEFA da, FIFA da denetliyor.
Kısacası futbolu ciddiye alıyoruz.
Futbolun evrensel kurallarına Libya takımları da, Çinliler de, Zimbabveliler de, bizim gibi uyuyorlar.
Saha dışında ne olursa olsun ve fanatik taraftarlar ne tür çılgınlıklar yaparlarsa yapsınlar, futbol oynayanlar bu kurallara uyuyorlar.
Demokrasinin kuralları
Ama demokrasinin evrensel kurallarına futbol kurallarına uymakta gösterdiğimiz özeni göstermiyoruz.
Çağdaş demokrasi de bir kurallar kompleksinden oluşmakta.
Temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, haklı ve serbest rekabet, şeffaf yönetim gibi ilkeler, yazılı ve yazılı olmayan kuralların temellerini oluşturuyor.
Örneğin şiddet (veya terör) dünyanın hiçbir demokrasisinde kabul edilmiyor.
Özgürce düşünce açıklama kapsamı dışındaki sokak gösterilerine İngiliz güvenlik güçleri bile "insafsızca" denilebilecek müdahaleler yapmaktan çekinmiyorlar.
Ülkelerin can ve mal güvenliklerine yönelmiş terörist örgütlenmeler devrede olduğu zaman, uluslararası hukukun "Egemenlik" ve "Bağımsızlık" gibi kavramları bile askıya alınıyor.
Teröre karşı kurallar
"Sıcak takip" (Hot pursuit) gibi kavramlar devreye giriyor.
Ya da bir terör örgütünün yöneticilerinin izleri bulununca, mesela Amerika Pakistan'la müttefik olduğunu hiç hesaba almadan, Usame Bin Laden'in gizlendiği Abbatabat kentine baskın yapabiliyor.
Neticede "Terör" gündemde olunca demokrasilerde buna ilişkin kurallar da devreye giriyor...
"Ama teröristlerin de haklılıkları var" benzeri söylemler kabul edilmiyor.
Kamuoyu oluşturan odaklar da, siyasi partiler de terörizmin eylemleri üzerinden prim yapmaya yeltenmiyorlar.
Terör örgütlerinin propagandisti rolüne kimse aday olmuyor.
Özeleştiri zamanı
Futbol sahasında şiddetin olamayacağını hepimiz tartışmasız kabul ediyoruz.
Ama demokratik siyaset sahasında şiddetin varlığını anlayışla kabul edenlerimiz hâlâ var.
Yerel ve ulusal siyaset sahasında demokrasi sayesinde var olabilenlerin, şiddet (veya terörizm) karşısındaki konumlarını yeniden gözden geçirmelerinin zamanı artık gelmelidir.
Kendilerini PKK'nın uzantısı olarak kabul edenler de, terör eylemleri karşısında "tarafsız" gibi davranmayı siyaset etmek zannedenler de, artık kendi konumlarının tutarsızlığını görmelidirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.