Sonucu hiç merak etmiyorum
Bu yazıyı kaleme aldığımda, Anayasa Mahkemesi’nin, başörtüsü yasağını kaldıran Anayasa değişikliği hakkındaki kararı henüz sonuçlanmamıştı. Doğrusu sonucu hiç merak
etmiyorum. Zira, Anayasa’nın, AYM’nin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesindeki açık hükme rağmen, AYM’nin, müracaatı ‘esas yönünden’ incelemeyi kabul etmesi, ortaya
çıkacak netice hakkında açık bir karine oluşturmuştur.
Eğer Anayasa Mahkemesi, siyasî ve ideolojik peşin hükümlerinden sıyrılarak dâvaya bakabilmiş olsaydı, CHP’nin başvurusunu, Anayasa’nın 148. maddesinin 1. fıkrasındaki anayasa değişikliklerinin esastan incelenemeyeceği hükmüne göre, yetkisizlik gerekçesiyle derhal reddetmesi gerekirdi. Ne yazık ki, önceden tahmin ettiğimiz gibi,
bu olmamış ve AYM, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerindeki değişiklikleri esas yönünden incelemiştir.
***
Bu inceleme esnasında, AYM Raportörü’nün, yetkisizlik kararıyla müracaatın reddedilmesi gerektiği şeklindeki görüşü, objektif ve tarafsız bir hukuk adamının hukukî incelemesinin sonucudur. Normal olarak oy birliğiyle bu kararın alınması gerekir. Şöyle ki;
1. Bu bir anayasa değişikliğidir. AYM, anayasa değişikliklerini sadece şeklî bakımdan inceler ve denetler. Esas bakımından inceleme yetkisi yoktur (148/1).
2. Anayasa değişikliklerinin şekil bakımından denetlenmesi ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır
(148/2). Bu bakımdan da hiçbir eksiklik yoktur.
3. Anayasa Mahkemesi’nin, zorlama ve sunî bir mantıkla, sözkonusu anayasa değişikliğinin değiştirilemeyecek hükümleri değiştirdiği iddiası, hem değişikliğin esastan incelenmesi hem de AYM’nin yerindelik kararı vermesi demektir. Bu durum, Anayasaya, hukuka ve demokrasiye açıkça aykırıdır. Aksine bir karar Anayasa Mahkemesi’ni Yasama Organı’nın yerine geçirir.
***
Bütün bu açık hukukî duruma rağmen, bizce sonucu tahmin etmek zor değildir. Zira,
AYM üyelerinin birçoğu, seçildiklerinden itibaren baskı altındadırlar. 367 Kararı’nda olduğu gibi, kendilerinin başörtüsüne/türbana sübjektif bakış açıları, ne yazık ki tarafsız karar almalarına engel olmaktadır. Başörtüsü aleyhindeki jakoben kampanyanın tesiri altında kalmışlardır.
üyelerin kararları üzerinde, CHP’nin ısrarlı iddiaları, oligarşik çevrelerin baskıları, YöK,
üAK ve rektörlerin faaliyetleri ve ‘çankaya Mahalle Baskısı’ önemli ölçüde rol oynamıştır. Bu arada, Genelkurmay Başkanı bile Harp Akademilerinde yaptığı konuşmada, ‘Yasal kurumlar buna izin vermez’ diyerek baskı kervanına katılmaktan geri durmamıştır.
Sonuç, büyük bir ihtimalle, CHP’nin isteminin kabul edilmesi şeklinde ortaya çıkacaktır.
Bu ise, Türk hukuku ve yargısı için yeni bir ayıp teşkil edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.