“Zafer hangi tarafta?”
Gazete sütunları her ne kadar cami kürsüleri değilse de, bazen ihtiyaç duyuluyor. Dünyevileşme, sekülerizm gibi konular, metafizik(fizik ötesi) olaylara ne yazık ki geçit vermiyor. Rabbimiz kullarına gönderdiği Kitabında kıssalara, olaylara hep dikkatimizi çekmiştir. Mesela:
“Allah, hakkı açıklamak için sayısız misallerden birini, sivrisineği, ondan daha küçük, daha büyük bir varlığı örnek vermeden çekinmez.” Bakara Suresi/26
Bu gerçekten hareket ederek, bu haftaki mesajımızı yaşanmış bir olaydan örnek vererek başlıyor ve üzerinde birkaç dakika durulmasını, düşünülmesini önemli rica ediyorum. Rica ediyorum, çünkü bu haftaki mesajımızın özü, mayası, konu başlığı olan “Zafer hangi tarafta” sorusundadır.
Halkımızın söylediği çiçeği burnunda olan bir genç, ki adı Ebu Akil’dir. Genç sahabelerden biridir. Yemame savaşına katılmış, yalancı peygamber Müseyleme’nin askerleriyle son nefesini verinceye kadar savaşmıştır. Hz. Ömer’in oğlu Abdullah, olayı şöyle anlatır:
“Savaşın en kızgın anında Ebu Akil, düşman tarafından gelen darbe ile kolunu kaybetti. Tek kolu ile savaşmaya devam ediyordu. Sonunda ikinci kolunu da kaybetti ve yere yığıldı. Savaş kısa zamanda hafifleyince hemen Ebu Akil’in yanına gittim. Son nefesini veriyordu. Dudaklarını hareket ettirmede zorlanıyordu. Anladım ki bir şey diyecekti. Ağzımı kulağına iyice dayadım ve: Ey Ebu Akil bir şey mi diyeceksin? Ebu Akil’in ağzına kulağımı iyice yaklaştırdım. Bana şunu sordu: ‘ZAFER HANGİ TARAFTA?’ Hemen cevap verdim: Müjde Ey Ebu Akil. Zafer Müslümanların oldu. Bir anda Ebu Akil’in yüzünde bir tebessüm belirdi ve ruhunu teslim etti.”
Cihadın okla, kılıçla, topla tüfekle yapıldığı dönemleri kendi haline bırakarak, projeksiyonumuzu günümüze tutalım. Cihadın kalemle, kitapla, filmlerle, cins cins misyonerlik faaliyetleriyle yapıldığı günümüzde, her inanan insan sormalı: Zafer hangi tarafta?
Evimizde, iş yerimizde, giyim ve kuşamımızda, büromuzda, mağazamızda, fabrikamızda, matbaamızda zafer hangi tarafta? Basında, yayında, en çok söz sahibi olan kimlerdir? Hayat tarzımıza, giyim ve kuşamımıza, yeme ve içmemize, yatıp kalkmamıza en çok karışan, en çok talimat veren kimdir? Allah ve Resulü mü? Yoksa karşı zıt güçler mi?
Nişanımıza, nikâhımıza, düğünümüze, seyehatimize, alışverişimize, harcamalarımıza en çok müdahale eden prensipler, hükümler koyan kimdir? Allah ve Resulü mü? Yoksa Allah ve Resul düşmanları mı?
Ailevi, sosyal, ekonomik hayatımıza, insanlar arası beşeri münasebetlerimize ve tüm hayatımızda söz sahibi olan kimdir?
Hayvan boğazlarken, besmele çekilmezse, kesilen hayvanın eti murdar olur. Bunu herkes bilir. İnanan bir insanın, besmeleden kopuk bir hayatı ne olur acaba, hiç düşündük mü? Besmeleden uzak kaymış bir ömür, ilahi mahkemedeki hesabının nasıl geçeceğini hiç hesap ettik mi?
Vicdanlarımıza soracağımız soru gayet açık ve nettir: Zafer hangi tarafta? Zafer, nefs, şeytan, heva ve arzu, batıl bir hayatın ölçülerinde ve uygulamalarında mı, yoksa Allah ve Resulü, kitap ve sünnette mi?
Var mıyız, evimizde, ömrümüzde, hayatımızda hâkim gücün Allah ve Resulü olmasını istemeye? Yemame savaşının şerefli şehidi Ebu Akil: Zafer hangi tarafta? Derken, Yemame ovasında dalgalanan Resullullah’ın sancağı mı, yoksa Müseyleme’nin sancağı mı? Diye soruyor ve neticeyi aldıktan sonra, yüzündeki zafer tebessümü ile Rabbine kavuşuyordu.
Bu soru kıyamet kopuncaya kadar devam edecektir. Zafer hangi tarafta? Hz.Musa’nın tarafında mı, Firavun’un tarafında mı? Hz. İbrahim’in tarafında mı, yoksa Nemrut’un tarafında mı? Hz. Muhammed’in tarafında mı, yoksa Ebu Cehil’in tarafında mı?
Arif Nihat Asya (ruhu şâd olsun): Ebu Cehil öldü diyorlar. Ebu Leheb ölmedi, kıtalar dolaşıyor Ya Resulallah... Selamlar ve saygılar.
Not: Hafta sonu Erzurum’da vereceğimiz “Gönüllerin Fethi” konferanslarına tüm halkımız davetlidir. Vuslat Derneği – Erzurum
Tarih: 29 Ekim 2011 Cumartesi
Yer: İstanbul Kapu Caddesi Vuslat Konferans Salonu
Saat: 13.30 (Bayanlara)
Saat: 18.30 (Erkeklere)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.