Normal ülkelerde bu yargıçlar tutuklanırdı...
Bir sistem kendini nasıl bitirir? İşte böyle bitirir... ‘11 El Kaosa kalkar’ ve ortada ne anayasa, ne hukuk, ne parlamento, ne seçim sistemi, ne de ‘halk’ kalır.
Kimse bu kararı tevil etmeye kalkmasın.
Bu bir darbedir.
Kendilerine, ‘yasaların anayasaya uygunluğunu denetleme görevi’ verilenler, önceki gün, çok vahim bir iş yaptılar ve türban konusundaki düzenlemeyi ‘esastan’ inceleyip karara bağlayarak, hem ‘anayasayı ilga’ ettiler, hem de ‘yasama yetkisini’ ortadan kaldırdılar.
Bu çok ciddi bir suçtur.
Normal ülkelerde bu suçun karşılığı polis marifetiyle derdest edilmek ve anayasayı ilga suçundan yargılanmaktır.
Bazı muhalefet partileri kararı sevinçle karşılıyor.
Deniz Baykal, ‘Ben dememiş miydim’ havalarında.
Sen desen ne olacak!
Parlamento diye bir şey yok. CHP diye bir şey yok. Deniz Baykal diye birilerinin olduğu da kuşkulu.
çünkü, ‘yargıçlar heyeti’, içinde CHP’nin de bulunduğu parlamentoyu yok saydı, yasama yetkisini budadı.
Kamer Genç diye biri de yok.
Milletvekilleri, aydan aya gidip maaş alan birer ‘bankamatik memura’ dönüştü.
Mahkeme Başkanı, ‘gerekçeli kararı’ bekleyin demiş.
Ne yazacaklar acaba gerekçeli kararlarında?
Bildiğimiz ‘ideolojik mülahazaları’ sıralamaktan öte ne söyleyecekler?
Bence Yüce Mahkeme hiç tevile çabası içine girmesin.
Kimse de ‘gerekçeli karar’a bakarak pozisyon almaya yeltenmesin.
Bir darbenin gerekçesi ne olabilir ki?
Kurucu irade yok sayılmış, yasama hakkı düpedüz gaspedilmiştir.
Bu kadar açık...
Bundan sonra seçime, sandığa da gerek yok.
ülkeyi yargıçlar yönetsin... Yasama yetkisini yüksek mahkemeler kullansın.
Hatta, mahkemeler kendi aralarında ihtisaslaşabilirler.
Mesela, ‘Kurucu Parlamento’ görevini Anayasa Mahkemesi üstlenebilir. Yasama yetkisini, zırt pırt bildiri yayınlayarak parlamentoyu istiskal eden, siyaset kurumuna ‘biz sizi tanımıyoruz’ mesajı veren Yargıtay ve Danıştay Başkanlar Kurulu kullanabilir.
Bu sistem içinde Cumhurbaşkanı’na da gerek yok.
Pekala Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ‘onay mercii’ olarak tayin edilebilir.
Madem darbe yaparak ülkenin kaderine el koydular, bundan sonra olabileceklerin sorumluluğunu da üstlenecekler.
İşleri kolay değil...
Siyasi krize çare bulacaklar.
üniter yapıyı muhafaza edecekler.
Devleti, ‘vatandaşın devleti’ kılmanın yollarını arayacaklar.
Avrupa Birliği’yle müzakereleri hangi ‘meşru zeminde’ yürüteceklerine karar verecekler.
İşsizlik, istihdam daralması, enflasyon, küçülme trendine giren ekonomik büyüme, tarım politikaları, iş ve dış borç yükü, Kürt meselesi, özgürlükler...
Bütün bu sorunlara çare üretecekler...
Bir çift söz de, ‘kaosa el kaldırmakla’ suçlanan 411 parlamentere.
Karşı karşıya olduğunuz şey bir darbedir...
Bunu bertaraf etmek sizin elinizde... Ya parlamentoya itibarını iade edecek yasal bir müdahalede bulunup anayasal sisteme yeniden işlerlik kazandıracaksınız, ya da yapılanlara kuzu kuzu boyun eğeceksiniz.
Parlamento, çünkü, ‘tutuklama’ dahil, her türlü yetkiye sahiptir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.