Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

2012: Operasyon yılı

2012: Operasyon yılı

Beşşar Esad tasavvur edilenden de basit ve seviyesiz bir adam çıktı. Rus Birinci Kanalı’nda yapmış olduğu konuşmada Rusları ‘kelam masul’ tabir edilen tatlı ve ballı sözlerle bağlamaya çalışmış. Onlara seviyesiz bir biçimde hulus çekiyor ve yağ yakıyor. Batılılara ve Araplara da tehdit yağdırıyor. Yine eski plağı çalıyor ve komplo iddialarından bahsediyor ve komşu ülkelerin içerideki grupları silahlandırdığından dem vuruyor. İsim vermeden komşu ülkeleri suçluyor. Yine Batılıların kendilerine dokunmak istediklerini ama bunun zor olduğunu ve kendilerinin Libya olmadığını ileri sürüyor.

Daha önce Velit Muallim de petrol olmadığı için yabancı ülkelerin Suriye’ye seyirci kalacaklarını söylemişti. Beşşar da bendesi ve hempası gibi konuşuyor ve kimsenin Suriye’ye saldırmaya cesaret edemeyeceğini ve etmesi halinde de gününü göreceğini; bütün Ortadoğu’yu ateşe vereceklerini ve yangının Batıya da sıçrayacağını ileri sürmektedir. ‘Kurusıkı Beşşar’ zalim iktidarını kurtarmak için dünyayı tehdit ediyor. Rüzgar kayadan ne koparabilir? ‘Ben Kaddafi değilim’ diyor ama bütün hal ve hareketleri ve konuşmaları Kaddafi’yi hatırlatıyor. Kaddafi’nin akıbetinden ibret almadığı belli.

Nitekim selefi ve ortağı Kaddafi de ‘ben Zeynelabidin Bin Ali veya Mübarek değilim’ diyordu.

Evet, ikisi daha ehven kurtuldu. Geride kalanlar da Kaddafi gibi konuşuyorlar. Arap basınının da yazdığı gibi sıradakilerden Ali Abdullah Salih veya Beşşar Esat’tan birisinin de yıkılması halinde geride kalan yine ‘Ben Beşşar veya Ali Abdullah Salih değilim’ diyecektir.

Kibirleri hakikati görmelerini engelliyor. Onların bu sözleri karanlıkta ıslık çalmaya benziyor. Sıra çoktan kendilerine geldi.

¥

Beşşar hâlâ hangi muhalefetle konuşacaklarına karar vermediklerini ve teröre bulaşmayanlarla (körler sağırlar birbirlerini ağırlar misali, yandaşlarıyla) görüşebileceklerini söylüyor. Yani hâlâ ham hayal bir alemde yaşıyor. Kumaşı babasınınki ile aynı. Asya’nın Hindistan, Çin ve Rusya bağlamında yükselişte olduğunu ve bu anlamda tek seçeneklerinin kendilerini kuşatan Batı olmadığını söylüyor. Latin Amerika ülkelerine de mavi boncuk dağıtmaktan geri kalmıyor. Beşşar da Kaddafi gibi Araplardan koptu. İran-Hizbullah ile Rusya, Çin ve Hindistan’dan medet umuyor.

İran da Irak’taki ‘Sünni Baas’la savaşırken, Suriye’deki Nuseyri Baasına sahip çıkıyor. Kaddafi gibi Beşşar son sıralarda Araplardan tamamen koptu veya kopma aşamasına geldi. Arap Birliği girişimi bunun son rötuşu olabilir. Türkiye ve KİK ülkelerinden sonra bir kez daha Araplar ama bu defa toplu halde Şam’dan Suriye’de kan banyosunu durdurmasını istedi. Küçük Esat’ı ikna için devreye girdi. Siyasi miadını doldurmasına rağmen hâlâ Beşşar oyunla oynaşla iktidarının ömrünü uzatmaya çalışıyor.

Arap Birliği Bakanlar Komisyonu( Katar’ın başkanlığında Mısır, Umman Sultanlığı, Cezayir ve Sudan temsilcilerinden oluşuyor) son bir uyarı ile rejimden Suriye’de kan akıtılmasına son verilmesini istedi. Bunun üzerine Velit Muallim yine hesap vermek yerine hesap sorma yöntemini seçti ve mahut terbiyesiz üslubuyla Arap Komisyonunun bilgileri kendilerinden almaları gerektiğini söyledi.

Bununla birlikte Arap Birliği Heyeti hâlâ ölüm operasyonlarının devamından dolayı rahatsızlığını dile getirdi. Rejimden savaş makinelerini sokaklardan çekmesini ve sivilleri öldürmekten vazgeçmesini talep etti.

¥

İşin tuhaf tarafı şu ki, rejim muhaliflerin sivil olduğuna inanmıyor. Ya yabancı parmağının uzantısı veya satılmışlar ya da tahripçiler olarak görüyor. Beşşar’ın ‘bize müdahale olursa bölge ve dünya deprem yerine döner ve yanar’ tehditlerine metelik vermeyen ve aldırış etmeyen Katar Dışişleri Bakanı ve Arap Bakanlar Komisyonu Başkanı Hamd Casim Al-i Sani asıl Beşşar denilenleri yapmazsa ve dünyayı oyalamaya devam ederse kıyametin o zaman başına kopacağını ve büyük bir sarsıntının yaşanacağını hatırlatmaktadır. Yekten Beşşar’a: “Hile, düzenbazlık ve reverans dönemi bitmiştir.

Aklını başına devşir” diyerek dünyanın bugüne kadar ki oyunlarını yutmadığını ima etmiştir. Asıl somut ve ciddi adımlarla fırtınayı engelleyebileceğini hatırlatmıştır. Kendilerinin Suriye meselesini uluslararası bir mesele haline getirmek istemediklerini, aksine Araplar arası bir mesele çerçevesinde tutmaya gayret gösterdiklerini, lakin Esat rejiminin kendilerine bu yolda pek yardımcı olmadığını ve önlerini kestiğini kaydetmiştir. Arap girişiminin dış müdahaleyi önleme girişimi olduğunu lakin bunu savsaklayarak Şam rejiminin müdahale arayışlarını somutlaştırdığını beyan etmiştir.

Hamd, çözümün uygulamada yattığını hatırlatmış ve şunları kaydetmiştir: “Yönetim ile halk arasında reformların mahiyeti konusunda mutabakat sağlanmalı. Pratik olarak bu reformlar bir programa ve takvime bağlanmalı ve sınırlı bir zaman dilimini kapsamalı...” Beşşar, Rusya, İran ve Çin’e sığınarak giyotinden kurtulmaya çalışıyor ama nafile. Halkın ilmiği zaten rejimin boynundadır.

Serkas Naum’un En Nehar’da yazdığı gibi (http://www.elaph.com/Web/NewsPapers/2011/10/692787.html?entry=homepagenewspapers ), Suriye açısından 2012 yılı operasyon ve eylem yılı olacaktır. Bu muhtemel olarak iki şekilde gerçekleşecektir: Bunlardan birisi, Suriye halkının istediği doğrultuda hava uçuş yasağının getirilmesi. İkincisi de, Suriye’nin kuzeyinde ve Gaziantep ve Urfa sınırlarına paralel olan bölgede bir tampon bölgenin oluşturulması. Bu takdirde, Suriye ordusunun bir iki günde çözülmesi muhtemel hale gelir.

Ve böylece, Suriye ordusundaki çözülmelerle tampon bölgeye sığınmalar ve firari asker yığınağı ile Suriye rejiminin sonu bir iki gün içinde gelebilir. Misyonun ana merkezi Türkiye’dir. Kaçınmanın faydası yok. Zira azan rejim belasını arıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi