Mekteplerde ve Orduda Din, İbadet, Namaz...
İNGİLTERE'deki kolejlerin chapelleri (kiliseleri) vardır ve Büyük Britanya bölümünde öğrencilerin buralarda sabahları toplu olarak ibadet etmeleri 1944'ten beri mecburidir.
Müslüman öğrencilerin çoğunlukta olduğu okullarda kiliselerdeki heykellerin ve tasvirlerin üzerine örtülür ve öğrenciler Kur'an okur, namaz kılar.
Bütün medenî ülkelerin ordularında resmî din görevlileri vardır ve personel hangi dine mensupsa serbestçe ibadet eder.
Hiçbir medenî ve demokrat ülke, ordusunda hizmet gören Müslümanlara ve Yahudilere rızaları hilafına domuz eti yedirmez.
Sultan Abdülhamid zamanında bütün sultanî ve idadîlerde beş vakit cemaatle namaz kılınırdı.
Ordumuzda alay müftüleri, tabur imamları vardı.
Halen Ramazanlarda bazı birliklerde cemaatle teravih namazı kılınmaktadır.
Bugünkü şartlar müsait olmayabilir ama bütün Müslümanlar okullarda ve askerî birliklerde cami veya mescid olması, beş vakit namaz kılınması konusunda şuurlu ve ısrarlı olmalıdır.
İngiltere'de oluyor da bizde niçin olmasın?
Okullarda ve askerî birliklerde camilere, namaza, ibadete, dindarlığa karşı çıkanlar barbar, vandal, faşist, diktatör, Stalin zihniyetli kimselerdir.
Geniş bir din hürriyetinin olmadığı yerde demokrasi ve insan hakları yok demektir.
Din ve inanç hürriyeti, camilerden günde beş kez ezan okunması ve isteyenlerin oralara gidip namaz kılmasından ibaret değildir.
Sünnî Müslüman çoğunluğun kendi inançlarına uygun bir hayat sürebilmesi konusunda serbest olması gerekir.
Bugün okullarda mecburî din dersleri var. Bunlar maalesef büyük ölçüde bir aldatmacadan ibarettir.
Geçmiş yıllarda gördük:
Şu veya bu yerde, bir lisenin bodrum katında kalorifer dairesinin bitişiğinde rutubetli küçük bir mekan mescid yapılıyor. Birkaç dindar çocuğumuz orada namaz kılıyor. Birileri gizlice fotoğraf çekiyor ve bir Selanik gazetesine gönderiyor. Dehşetli bir yaygara kopartılıyor. Vay, lisede mescid varmış, öğrenciler namaz kılıyormuş...
Bu ne korkunç bir utanmazlık ve densizliktir.
Bu ülkede din, inanç, ibadet hürriyeti varsa, insan hakları varsa elbette okullarda mescid olacak, namaz kılınacak, ibadet edilecektir.
Kaç gün oldu, internette bir fotoğraf tıklanma rekoru kırdı. Doğuda, bir askerî birlikte komando askerleri cemaatle namaz kılıyorlardı... Ne kadar tabiî bir şey ama bizde olağanüstü bir hadise.
Masonlar Türkiyenin Masonluğa göre idare edilmesini istiyor.
Selanik dönmeleri, Dönmelik ilkelerinin hakimiyeti için çalışıyor.
Resmî ideolojiye iman edenler, ülkede bu ideolojinin hakim olmasını talep ediyor.
Ateistler ateist bir sistem olmasını arzuluyor.
Marksistler Marksist bir rejim...
Biz çoğunluktaki Sünnî Müslümanlar, İslam'ın hakim olmasını isteyince kıyamet kopuyor.
Böyle eşitsizlik olur mu?
Bendenizin bir İslam Mektebi projem var. Fen dersleri okutulacak ama Fen bölümleri olmayacak. Osmanlıca, Arapça, İngilizce, edebiyat, tarih, mantık vs. mükemmel şekilde okutulacak. Ayrıca Ehl-i Sünnet dairesinde akaid, fıkıh, usûl-i fıkıh, usûl-i tefsir, usûl-i hadîs dersleri verilecek... Her sene sınav yapılacak. Mektebi bitirenler ayrıca bakalorya/olgunluk imtihanı verecek. Eğitimi İngiltere'deki Eton Koleji'nden daha vasıflı, üstün ve güçlü olacak. Öğrencilere bilgi ve kültürün yanında ahlak ve karakter terbiyesi verilecek. Ayrıca yüksek seviyede estetik boyutu ve sanat...
İşte bu İslam Mektebinin bütün talebeleri, okul camiinde, okulun imamının ardında cemaatle günlük namazları kılacak...
Bendeniz (maddî imkan bulabilirsem) İngiltere'de böyle bir İslam mektebi açabilirim ama Türkiye'de açamam. Yasaktır...
Türkiye'de bugün yürürlükte olan Tevhid-i Tedrisat sistemi, Tevhidî/İslamî eğitime zıt ve karşıdır.
Bu ülkede Müslümanlık ancak benim anlattığım mekteplerle yücelir.
Geleceği ait böyle projelerimiz olması lazımdır.
Bugünkü Müslümanlığımızla kurtulamayız.
* (İkinci yazı)
Lüks ve İsraf Çılgınlığı
İSRAf haramdır. İsraf edenler büyük günah işlemektedir.
İsrafın haram oluşu Kur'anla, Sünnetle, icmâ ile sâbittir.
İsraf haram değildir diyen dinden çıkar, kâfir ve mürted olur.
Bu memlekette her gün 4,5 milyon ekmek çöpe atılmaktadır.
Bu, korkunç bir israftır.
Korkunç bir nankörlüktür.
Dehşet verici bir küfran-ı nimettir.
Bir kısım zenginlerin meskenleri ve yazlıkları son derece lükstür, bu büyük bir israftır.
Otomobil konusunda büyük, dehşet verici, korkunç bir israf görülmektedir.
Giyimde kuşamda israf yaygın hale gelmiştir.
Yeme içmede israf yoğundur.
Hiçbir Müslüman zenginin israf etmeye hakkı yoktur.
Borç harç lüks hayat sürüp israfa batanlar beyinsizdir.
Lüks hayat israfa yol açar, israf gurur ve kibre sebep olur, böylece günah katmerleşir.
Kur'an israf edenler için "Onlar şeytanın kardeşleridir" buyurmaktadır.
Normal zamanlarda doyduktan sonra yemeğe devam etmek israftır ve haramdır. Yeme içmede Kur'anın ve Sünnetin hükmü budur.
Milyonlarca halk geçim sıkıntısı çekerken, bazı beyinsiz türedi zenginlerin israf etmesi, lüks hayat sürmesi ayıptır, günahtır, vicdansızlıktır.
İslam itidal dinidir.
Bir Müslüman dolar milyarderi bile olsa israf edemez, aşırı lüks hayat süremez.
Zengin Müslümanlar ile fakir Müslümanlar arasında uçurumlar olması büyük bir dengesizlik ve adaletsizliktir.
İnsanların en hayırlısı, Âdem oğullarının Seyyidi olan Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) mütevazı yaşamışlar, israf etmemişlerdir.
Sofrada ekmek kırıntılarını bile ya yemek, yahut kuşlara veya karıncalara vermek gerekir.
Pilav tabağında bir tek pirinç tanesi bile bırakmamak gerekir.
Yemeğin salçasını yemeyip çöpe atmak israftır.
Marka fetişistlerinin iki yüz liraya alınabilecek bir cekete iki bin lira vermeleri israftır, beyinsizliktir ve ahmaklıktır.
İnsanlara lüks meskenler, lüks binitler, lüks giysiler, lüks yemekler, lüks mefruşat (mobilyalar döşemeler) şeref kazandırmaz; ilim, irfan, ahlak, fazilet, hayırlı işler, gerçek dindarlık, vatanseverlik şeref kazandırır.
Hiç lüzumu yok iken uçakların business klâsında üç misli ücretle yer ayırtmak israftır.
Beş yıldızlı oteli bile beğenmeyip yedi yıldızlının kral suitinde kalmak israftır.
Böyle israflar, böyle lüks ve şatafat tutkunluğu Müslümana yakışmaz.
Lüks ve israf helal para ile yapılıyorsa yine haramdır.
Allah'tan korkan lükse ve israfa kaçmaz.
Efendi, senin beş bin liralık palto giymen marifet değildir. Bin liralık güzel bir palto al, geriye kalan dört bin lira ile kırk kişiye palto alabilirsin.
A görmemiş!.. Bir oturuşta bir kişi 150 liralık lüks yemek yemişsin. Otuz liraya da çok güzel ve temiz karnını doyurabilir, geriye kalan 120 lira ile sekiz kişiye temiz bir esnaf lokantasında ziyafet çekebilirdin.
400 liraya bir çift kadın çorabı alan hanım, sende hiç vicdan yok mu?
Ey din âlimleri, ey fakihler, ey mürşidler!.. Hepinizin ellerinden öperek ve yalvararak istirham ediyorum:
Lüks ve israf konusunda toplum çok azdı. Onlara nasihat ediniz, onları uyarınız.
Halkın bir kısmı yarı aç yarı tok iken tuzu kuru kesimin israfı, sefahati, lüksü utanç verici, yüz kızartıcı bir büyük günahtır. Bu korkunç bir isyandır.
Günde 4,5 milyon ekmeğin çöpe atıldığı, israf edildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Yüce dinimiz ekmek kırıntılarının, küçük kuru bir ekmek parçasının bile israf edilmesini, tahkir edilmesini doğru bulmaz.
Bendeniz 1940 ile 45 arasında İstanbul'da ekmeğin vesika ile verildiği günleri gördüm.
Eski okumuş, kibar, irfanlı Osmanlı Müslümanları ekmek demezler, nân-ı aziz derlerdi.
Ekmek bize Allah'ın en büyük lütfudur, en büyük ihsandır, en büyük nimettir.
Ekmeği çöpe atan nankör Müslüman bir toplumun akıbeti iyi olmaz.
Allah'tan korkalım, Peygamberimizin ruhaniyetinden utanalım da israf etmeyelim, lükse kapılmayalım, sefahat bataklıklarına düşmeyelim, dosdoğru Müslümanlar olalım.
Allah'ım bize/hepimize akıl, vicdan, utanma ihsan et.