Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Ayetlerin IşIğInda hapishaneler

Ayetlerin IşIğInda hapishaneler

“Bu olayIn dIşInda olduğumu sana hatIrlatmIştIm, değil mi?” “Bana öyle bağIrma, ne var, ne yok, hepsini mahkemede anlatacağIm.” “AnlatIrsan, çocuklarInI, anne ve babanI öldürttürürüm”. “Bizi bu pislik işlerine niye bulaştIrdInIz, örgütünüzün başI kim”. “Bu kirli oyunlarInIza bizi niye alet ettiniz?”

Gizli kapaklI iş yapanlarIn, üç beş kuruş para verip insanlarI kirli işlere bulaştIranlarIn ve sonunda suçüstü yakalandIklarInda da cezaevinde birbirlerini suçlayanlarIn konuşmalarIndan birkaç örnek vermeye çalIştIk. Şu veya bu sebeplerle hapishaneye girmiş olanlar bu anlatIlanlara yabancIlIk çekmezler.

Şimdi de projeksiyonumuzu cehenneme çevirelim ve oradan kIsa bir belge sunalIm:

“Sen o zalimleri Rablerinin huzuruna çIkarIldIklarI zaman bir görsen. Birbirlerine söz yetiştirmektedirler. Güçsüz olanlar büyüklük taslayanlara derler ki: Siz olmasaydInIz biz mümin olurduk. Büyüklük taslayanlar da, güçsüzlere derler ki: Siz doğru yolu buldunuz da biz mi sizi yoldan zorla çevirdik? Siz zaten suçlu kimselersiniz. Güçsüzler ise büyüklük taslayanlara: Allah’I inkâr edip de başkalarInI O’na denk tutmamIzI bize telkin ederken İŞİNİZ GÜCÜNÜZ DÜZENBAZLIKTI derler.” Sebe/31-32-33

Her iki grubun pişman olarak ağIzlarIndan çIkacak şu itiraf, hayli dikkat çekicidir:

“Ne olurdu dünyaya geri gönderilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamayIp müminlerden olsaydIk.” En’am suresi/27

Dünya ve ahiret boyutunu ilgilendiren iki örnek vererek, bu haftaki mesajImIzI sunuyoruz. Bu mesajImIzdan başta Silivri Cezaevinde yatan Ergenekon sanIklarI ve diğer cezaevlerinde suçlu veya suçsuz olarak yatan tutuklular, mahkûmlar ders almalIdIrlar.

Her iki halde de netice pişmanlIktIr. “Keşke dünyada iken insanlIk için gönderilen ve hayat tarzI olan Allah’In Dinini yalanlamasaydIk, çağdIşI olarak görmeseydik, inanan insanlarI aşağIlamasaydIk.” ManasInda olan itiraflarIn ahrette hiçbir yararI olmayacaktIr.

Ama vakit geçmiş değil. Elimizde hâlâ bir imkân var. O da, pişman olduğumuzu Rabbimize itiraf ederek, O’ndan özür ve af dilememek. Bunu onur meselesi yapmamak. Ebedi bir âlemi, geçici dünyaya karşI dIşlamamak.

İşlediği günahlarI veya Allah’I, Allah katIndan gelen gerçekleri inkâr ettiğini gözünün önüne getirip: Ben bittim, tükendim. Bu kadar ağIr ve iğrenç günahlarI işlemiş biri olarak hangi yüzle Allah’tan özür dileyeceğim? Diyen olursa, onlara cevabI biz değil, Kur’an vermektedir:

“İnkâr edenlere söyle: YaptIklarIndan vazgeçerlerse, geçmiş günahlarI bağIşlanacaktIr.” Enfal/38

Samimi ve içten gelen bir pişmanlIkla, Allah’tan af ve özür dilemek bir erdemliktir ve insanIn yaptIğI günahlarInIn bağIşlanmasIna bir sebeptir.

Tekrar hatIrlatIyoruz, cehennem ateşinde ceza çekenlerin fayda vermeyecek pişmanlIklarI ve:

-Keşke, dünyada iken biz de müminlerden, inananlardan olsaydIk, itiraflarI, madem ahrette bir işe yaramayacak, öyle ise geriye ne kaldI? Bu dünyada bu itirafI yapmak. YaşlarI 60-70 olmuş nice tutuklu Ergenekon sanIklarI var. Bir taraftan yaptIklarI suçlar varsa, onun cezasInI çekip, ahiret hayatIna yönelik mümin olma kimliklerini kaybetmemelerini hatIrlatIyoruz.

Üst kimliği Allah tarafIndan açIklanmIş ve: “Ben MüslümanlardanIm”, diyen kimseden daha güzel sözlü kim var? (Fussilet suresi/33) itirafIna sahip olanlara selam olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi