Uyuyor mu Aleviler?
Alevilerin CHP’yi desteklemesinin mantığını bir türlü anlayabilmiş değilim! Bu ne yaman çelişkidir? Hakikaten Dersim, Atatürkçü kesimin, Alevileri yıllarca nasıl da manipüle ettiklerinin apaçık delilidir!
Seyyit Rıza’nın 16 yaşındaki oğlunu, gözlerinin önünde asmalarının mazereti ne olabilir? Kemalistler diyorlar ki “Seyit Rıza’yı Atatürk affeder diye alelacele astılar!”
Sanki Kazım Karabekir’i affettirmek için araya giren İnönü’yü “Sen de yargılanırsın” diye uyaran adamı tanımıyorlarmış gibi!
Bana göre Dersim katliamına gizli onay veren CHP’liler, 16 yaşında bir çocuğu babasının karşısında idam edenlerle suç ortağıdır!
Bu böyle biline!
Uyuyor mu Aleviler? Yerlerinde olsam, CHP’yi çoktan Hz.Ali’nin kılıcından geçirip sandığa gömmüştüm bile!
Ah şu İstanbul sermayesi!
Kraliçe Elizabeth’in, Cumhurbaşkanı Gül onuruna verdiği davete Rahmi Koç ve Suzan Sabancı’nın Kraliyet listesinden katılması bana acayip geldi! Merak ediyorum! Acaba İngiltere Kraliçesi, mönüsünde Abdullah Gül’e Koç servis ederek ne mesaj vermek istedi?
Bana göre Kraliçe, mönüye Koç’ları kasten koymak suretiyle Gül’ü iğnelemek istediyse mevcut durum gerçekten büyük bir nezaketsizlik örneği! Yok, değilse danışmanlarını bir an evvel değiştirmeli!
Vallahi ne yalan söyleyeyim? Öğrenince “ah keşke orada Tayyip Erdoğan olsaydı da bir kere daha one minute deseydi” diye iç geçirdim. Olmuyor işte! Yerine konmuyor! Dış politikada kimse Başbakan gibi tavır koyamıyor! Onun gibi duramıyor! Bize o lazım!
Bir katili anlamak...
Kocasının onca eziyetine rağmen yıllarca birlikte yaşayan kadınlar vardır. Şikâyetsizce avuçlarına bırakılan hayata rağmen kötülük yapmayan! Varlığını, yuvasının, çocuklarının varlığına armağan eden “iyi” olmak için direnen!
Sonra aniden bir şey olur. Can evinden vurulur ve o döngü bozulur! Yalnızca masum bir anne iken biri gelir, yavrusuna dokunur. İnanın bana kadınlar, yavrusuna zarar verildiğine tanıklık etmek zorunda bırakıldıkları ve çaresiz hissettikleri zaman hakikaten korkunçtur! Çünkü o vakit tehlikeli bir biçimde katile dönüşebilir kadınlar, gözleri kararır, başkalaşır, kudurur!
Evet, bir kadın dünyanın her türlü kahrına katlanır lakin yavrusuna dokunulunca tanınmayacak bir hal alır! Apaçık canavarlaşır! Tıpkı 42 yaşına kadar sıradan bir anne olan Pakistanlı Zeynep Bibi’nin, 17 yaşındaki kızını taciz eden kocasına karşı vahşileştiği gibi... Bibi, kocasını ilaçla uyuttuktan sonra iple boğarak öldürdü. Sonra da parçalayarak, tencerede pişirdi. Yedi mi bilmiyorum. Ama yavrusuna yaptıklarından sonra kocasının Zeynep’e kafayı yedirttiğini görebiliyorum!
Aslında Zeynep Bibi’nin cezalandırdığı da, öldürdüğü de (her katilde görüldüğü gibi) aslında kendisiydi. Boğduğu, parçaladığı, pişirdiği ruhuydu, yüreğiydi. Kocasını öldürürken aslında intihar etti. Geri kalan hayatını cehenneme fırlatarak... Zavallı Bibi...
Üzgünüm Pippa!
33 yaşındaki İngiliz Felicity Aston Antarktika kıtasını, tek başına, kızakla geçmek için yola çıkmış! Doğrusu böyle muhteşem kadınlardan söz edildiği zaman iç geçirmemek, yaralanmamak elde değil, Barış Gelini’nin anısına! Çünkü bizim ülkemizden geçseydi belki de Felicity de Pippa Baca gibi çoktan tecavüze uğrayıp fırlatılmış olurdu çalıların arasına! Üzülüyor insan... Haksız mıyım? Neden bir kıtayı yalnız başına güvenle geçebilen kadınlar, hunharca katlediliyor benim vatanımda?
Evet, Felicity yola çıkmış! Bir kıtayı geçecek... Uğurlar olsun diyorum ama ülkem adına utancımdan yüzüm kızarıyor. Başımı önüme eğiyorum. Çünkü ne yazık ki zavallı Pippa’nın paramparça ruhunun, onu mezarından, hüzünle seyredeceğini hissediyorum.