Ceylanların Babası Abu Dhabi
Abu Dhabi’nin diğer adı “Ceylanların Babası” imiş. Bize şehir içerisinde rehberlik eden ve Dubai’de yaşayan Türk hanım öyle söyledi.
Abu Dhabi ve Dubai çarşı pazarlarında dolaşırken, hayalen zengin ve fakir ülke halklarıyla yürüdüm, durdum, dinlendim.
Abu Dhabi ve Dubai’de de onlarca Müslüman ülkelerden ve hatta Müslüman olmayan fakir ülkelerden de nice insanlar vardı.
Her iki şehirde de milyonlarca göç insanı, başını sokacak bir yer, karnını doyuracak kadar ekmek peşinde, sabahtan akşama kadar koşturuyordu.
“Dubai ve Abu Dhabi olmasaydı bu kadar insan nerede nasıl çalışıp barınabilirdi” sorusu her sokak başında aklımdan geçti.
Dünyanın pek çok yerinde özgürlükler ve ekmek için kavga, çatışma, kaos yaşanırken; buralarda “Razı olursan işte iş ve ekmek, razı olmazsan işte kapı” sistemiyle huzur ve güvenin sağlandığını gördüm.
“Zorla güzellik olmaz” sözünün de ilk defa işe yaramadığını Abu Dhabi ve Dubai’de fark ettim. Pek ala “zorla güzellik oluyormuş.”
¥
1790, 1800’lerin başında Abu Dhabi bir çöl. Gelen yok, giden yok. Basra Körfezi’nin adalardan oluşan pek de insanın yaşayacağı yerler değil.
Kimi zaman kabileler gelip gidiyor ama bakıyorlar ki, “buralarda yaşanmaz,” birkaç gün konaklayıp gidiyorlar.
Bir gün kabilenin birisi, adalardan oluşan çölde su ararken, önlerine bir ceylan çıkıyor. Ceylan kabile reisini suyun olduğu yere götürüyor.
Suyu bulan kabile reisi, çadırını oraya kuruyor ve develerdeki göçü indirtiyor. Tarih 1790 ila 1800’lerin arasında bir seneyi gösteriyor.
O gün kabilenin konakladığı yere Ceylanların Babası anlamına gelen Abu Dhabi diyorlar.
İşte bugünkü Abu Dhabi ve hemen 170 km ötesindeki Dubai, 1980’lerin başına kadar çöl hayatı yaşıyor.
¥
Bölgede İngilizler petrol arayışlarını sürdürürken, Abu Dhabi’de büyük petrol yatakları buluyorlar.
Birleşik Arap Emirliklerinde çıkan petrolün yüzde 95’i Abu Dhabi topraklarında yer alırken, geriye kalan yüzde beşlik kısım ise diğer yedi ülkeden çıkıyor.
Çöl yaşamı sona eriyor ve binalar sivrilmeye, çöl yeşillenmeye, batılı ülkeler serbest bölgelerde dünya ile ticaret yapmaya başlıyorlar.
Abu Dhabi, batılı ülkelere petrol ihraç ederken, batıdan da kültür satın alıyor. Batıdan kültür ithalatı yapılırken, fakir Müslüman ülkelerden de işçi ithalatı yapılıyor.
Birleşik Arap Emirliklerinde iki sınıf insan var.
Birinci sınıf; şehirlerin, kasabaların, köylerin ve servetlerin sahibi yerliler.
İkinci sınıf; yerlilerin buyurdukları işleri yapan çoğu Müslüman ülkelerden yoksul insanlar.
¥
Sözün özü;
Bizim iş dünyamız için Birleşik Arap Emirliklerinde büyük imkanlar ve fırsatlar var. Abu Dhabililer de Dubaililer de Türkiye ile ticari ilişkilerini artırmak istiyorlar.
Yüzlerini artık batıya değil, bize dönmek istiyor ve bekliyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.