Osman Tanburacı

Osman Tanburacı

Meclis yanlışından döndü

Meclis yanlışından döndü

Sporda Şiddet Yasası tasarısı daha 7-8 ay önce medyanın, kulüplerin ve spor kamuoyunun büyük baskısıyla Meclis gündemine alındı ve TBMM kararıyla yasalaştı.

Sonrasında malum şike olayları patlak verdi ve diğer bütün spor dalları sükunet içindeyken futbol ortamı gerildi.

Önce Kulüpler Birliği Vakfı'nda Başkanlar 'biz bu yasayı okumadan onaylamışız' diyerek pişmanlıklarını dile getirdiler.

Daha sonra aynı görüşü paylaşan partiler ortak önergeyle yasayı tekrar Meclis'e taşıdılar. TBMM de bir süre önce çıkardığı yasa için 'biz çok ağır maddeler koymuşuz, hata yapmışız' diye çark edince cezalar yumuşatıldı.

Cumhurbaşkanı da yasanın yeni şeklini veto etti.

Şimdi Meclis Cumhurbaşkanı'nın veto ettiği yasayı aynen geri yolluyor.

Cumhurbaşkanı'nın ikinci bir veto hakkı yok. Ya onaylayacak, ya Anayasa mahkemesine gidecek.

Görünen o ki yasa yeni şekliyle hayata geçecek.

Halkın oylarıyla, halkı temsilen TBMM'ye girenlerin kararı, eğer Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi'ne gitmezse şike olayında ceza miktarlarına son noktayı koyacak. Yasa artık tartışılamayacak.

Gelelim sonrasına;

Türkiye içerde ne yaparsa yapsın dışarıdan fevkalade net bir şekilde inceleniyor. UEFA Türk futbolundaki kaosun sebep ve sonuçlarını bizden çok daha iyi biliyor. Biz hala kılıf ararken UEFA aylardır kararlı tavrını sürdürerek; 'adı şikeye karışmışlar net bir şekilde belli olmazsa seneye onlar ligde şampiyon olsalar bile, biz onları Avrupa'ya almayacağız. Gerekirse ülkenizi Avrupa'dan ihraç ederiz!' diyor.

Bekleyip göreceğiz.

Ancak kamuoyunda tartışılan konu cezaların hafiflemesi değil. Konu; Meclis'in ve Kulüp Başkanlarının bu yasayı iyi incelemeden yasalaştırmasından doğan memnuniyetsizliktir. Bu da ne Meclis'e yakışır ne Kulüp başkanlarına, çünkü TBMM'nin de kulüplerin de bu yasa taslağını inceleteceği kurulları vardı. Şayet onlar bunu yapsaydı Türk futbolu bu kadar yara almayacak dünya nazarında itibar kaybetmeyecekti.

İşin bir de TFF yönü var.

TFF'nin basiretsizliği, karar almaktan kaçınması, işi zamana yayması ve yargının sonucunu beklemeyi kaçış yolu olarak görmesi bizi bu noktalara getirmiştir. Oysa kişisel cezalarla spor kulüplerine verilecek cezaların karar mercileri farklıdır. Yargı kişilere, Özerk TFF kulüplere ceza verir. TFF ceza vermek veya vermemek konusunda kararsız kalınca zamana oynamıştır. Zaman da artık doldu. Şimdi TFF'nin ne yapacağı merak konusu.

UEFA'nın alacağı karar da bir başka merak konusu.

Ülke olarak büyük cezaya çarptırılmamız ihtimali var. Çünkü UEFA nezdinde her ülke kendi içindeki kararlarda serbesttir ancak UEFA'nın kriterlerine de uyum gerekir. Uyum göstermezseniz UEFA hakkınızda resen karar verir. Bu yüzden ülkemizde alınacak karar mutlaka UEFA'yı tatmin etmelidir. Cezaların hafifletilmesi eğer şike olayının çözümüne faydalı olacak, itiraflar gelecekse UEFA bunu da değerlendirerek katı tutumunu yumuşatabilir. UEFA ikna olmazsa yakında kıyamet kopar.

Allah sonumuzu hayretsin.


Galatasaray'ın liderliği

Futbolumuzun dibe vurduğu dönemde Galatasaray'ın uzun süre sonra liderliğe çıkışı memnuniyet verici. Taraftar için Fenerbahçe'yi yenerek bu koltuğa oturuşu da ayrı bir mutluluk. Ancak Galatasaray hala istenen kıvamda değil. Eksikleri çok. Başarının kriteri yıpranmış Fenerbahçe'yi yenmek olmamalı. Ligin 14. haftasında lider olmaktansa ligin sonucunda Avrupa'ya gidebilecek güce sahip bir Galatasaray'ı alkışlamak amaç olmalı. Kısır çekişmelerden kendimizi kurtarıp gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Galatasaray sadece Fenerbahçe'yi yendi ve sadece bu maçta biraz futbola döndü. Bu bir işaretse evet. Yok yine yönetiminde çekişmeler devam edecek, ileriki haftalarda bu performans düşecekse hayır! Bir maçla havaya girmekten artık vazgeçmeliyiz. Galatasaraylılar kulüpleriyle gurur duyacaksa Fenerbahçe'yi yendikleri için değil, şike dedikodularına karışmadıkları için gurur duymalıdırlar.


Trabzonlulara sevgilerimle...

Lille'de UEFA'ya geçtiniz...

İnter'in azizliğine kurban gittiniz.

Kabahat sizde; İnter'i yenmeyecektiniz.

O da gidip İtalya'da CSKA'ya yenilmeyecekti...

Gıcık İtalyan!

Trabzon'u kutluyorum. Mükemmel direndiler.

Savunma harikaydı. Bu maç bir amaç güdüyordu. Belki mahkum oynadılar, Lille çok gol kaçırdı ama Trabzonspor da amacına vardı. Gurur duydum.

Burak'a da çok kızdım;

Pas verseydi Halil takacaktı!

Trabzonspor da Şampiyonlar Ligi'ne devam edecekti.

Halil'in savunmaya yardımına da hayran kaldım.

Yazık oldu Trabzonsporuma...

İnter sanki intikam aldı.


Sen neymişsin meğer

Eskişehirspor yeni hocasıyla ligin başında yalpaladı. Sabır onları 14. hafta ortası 23 puanla 4. sıraya oturttu.

Hocası kim?

Skibbe.

Yardımcısı kim?

Burak Dilmen.

Bunlar kim?

Galatasaray'ın başarısız bulup kovduğu iki isim.

Neden Skibbe'yi desteklediğim şimdi anlaşıldı mı?

Şimdiki takımı da Eskişehirspor.

Dikkatinizi çekerim.


Fiske!

Şike dallandı budaklandı. Ortaya bir gerçek çıktı;
Olma kimsenin lütfuna talip bedeli hürriyettir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Osman Tanburacı Arşivi