D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Kutuz Hoca: Ankara’dan Güneyce’ye

Kutuz Hoca: Ankara’dan Güneyce’ye

Ankara’da bir Güneyce olduğunu, elbette bilmiyorduk. Değerli dostlarımız Mustafa, İsmail ve Hüseyin Kara kardeşlerin babaları “Kutuz Hoca”nın vefat haberini Fatih Gökdağ haber verirken, merhumun cenazesinin Emek Camiinden kalkacağını hatırlatmayı da ihmal etmedi.

Ankara’nın merkezindeki Emek mahallesini biliyorduk da, Emek Camiinden haberimiz yoktu. Gidince gördük ki, cami ve atrafında Karadeniz havası esiyor; daha tahsisi söyleyelim, Güneyce kokuyor!

Kutuz Hoca, Rize Güneyceli. 1918 doğumlu imiş. 1930’lu yıllarda köy hocalığı yapan bir kimse nelerle karşılaşırsa, onların hepsiyle karşı karşıya kalmış. Bunları ortanca oğlu İsmail Kara’nın yayınladığı hatırattan biliyoruz.

Cumhuriyetle birlikte din meşruiyet kaynağı olmaktan çıkarılmış, mahkûmiyet kaynağı muamelesine maruz bırakılmış. Devlet büyükleri Millî Mücadele boyunca sözlerini, dini ifadelerle tahkim ederken, cumhuriyetle birlikte, bu tersine dönmüş. Normal görülen şeyler anormal addedilmiş. Âlimler, hocalar, din adamları ikbalden idbara düşmüş.

İşte böyle bir zamanda, yani zor şartlarda dindar kalmak bile güçken, din adamı olmanın ne kadar müşkil olabileceği tahmin edilebilir. Kutuz Hoca, 1930’ların, 40’ların şartlarında bir gün ülkenin başkentinde cenazesinin devlet erkânının iştirakiyle kaldırılacağını, Diyanet Reisi’nin namazını kıldıracağını düşünebilir miydi?

Eminim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan rahatsız olmasa idi, onu da bu cenazede görecektik.

Kutuz Hoca, ezanın Türkçe okunması zorunu yaşamış. Sonra tekrar asli haliyle okunması devrini sürurla karşılamış.

1950’den sonra ezanın aslî şekliyle okunacağı haberi o zamanın şartlarında taşraya tam duyurulamamış. O sırada Trabzon’da görev yapan Kutuz Hoca o gün de ezanı Türkçe okumaya başlamış. Caminin önünde oturan cemaatten haberi duyanlar bağırarak uyarmışlar. Hoca, ilk anda ne olduğunu anlayamamış, fark edince de şaka yapılıyor zannetmiş. İşin ciddiyetini anlayınca Arapça okumaya başlamış. Asıl bundan sonrası önemli: “Minaredeyim; bir de ne göreyim, kadın erkek herkes camiye doğru koşarak gelmeye başladı, uzak evlerde ise insanlar avluya çıktılar. Bir bayram havası, bir basü bade’l-mevt [yeniden diriliş] yaşandı o gün.” Bu milletin tabii olana hasretinin ifadesinin en güzel şekli...

Kutuz Hoca, zor şartlarda kozasını örenlerden. Hem cemaate önderlik etmiş, hem de talebe yetiştirmiş. En önce de kendi oğullarını millete memlekete hayırlı evlâtlar olarak yetiştirmiş. Üçü de, yaptıklarıyla eserleriyle, kişilikleriyle örnek alınacak değerli şahsiyetler.

Biz Kutuz Hoca’dan çok erken zamanlarda haberdar olduk. 1970’lerde büyük oğlu Mustafa Kara Hareket dergisinden arkadaşımızdı. Sonra İsmail Kara da dergi yazarları arasına katıldı. Hüseyin Kara’yı da bu iki kardeşin vasıtasıyla tanıdık. Onların dilinden düşmeyen babaları, bizim de bir büyümüz gibi oldu. Görmeden sevdiğimiz bir büyük...

Kutuz Hoca’nın bir zamandır Ankara’da tedavi edildiğini, Mustafa Kara’nın Bursa’dan, İsmail Kara’nın İstanbul’dan gelerek babalarının tedavisine yardımcı olduklarını, yanı başından ayrılmadıklarını biliyorduk. Geçen hafta, yani vefatından önceki cuma hastahanede ziyarete niyetlendik.

Ekseriya cuma namazı için gittiğimiz kaledeki Alaeddin Caminde idik. Bizim arabada beklenmedik bir sıkıntı çıktı. Arabayı sanayie götürmekten başka çaremiz kalmadı. Görüşmeyi bir hafta sonraya tehir ettik.

Meğer onu bu şekilde görecek ve uğurlayacakmışız...

Kutuz Hoca’yı Ankara’dan uğurlamaya gelenler, cami avlusuna sığmadı. Dışişleri bakanımız Ahmet Davudoğlu, Sosyal Güvenlik bakanımız Faruk Çelik, milletvekilleri, yöneticiler, onu ismen duymuş, çocuklarının eserlerinden tanımış olanlar kalabalık bir cemaat meydana getirdiler.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez cenaze namazını kıldırdı. Tabutu devlet erkânının elleri üstünde taşındı... Kutuz Hoca, Ankara’dan Güneyce’ye böylece uğurlandı. Mekânı cennet olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi