Bağımsız Filistin Devleti
Ulus devletlerin oluşumunda güç önemli bir yer tutar. Ulus devlet dediğimiz güç odaklarının belli bir noktada birikmesi, yoğunlaşmasıyla oluşan bir yapılanmadır çünkü. Gücün ulus devletteki tezahürü iki kademeli oluyor. Bunlar ulus devletin oluşması için olmazsa olmazlarıdır. Birincisi elle tutulur gözle görülür elementler vasıtasıyla gücün tezahürüne tekabül ediyor. Bu grupta ilk madde üzerinde yaşanabilecek bir toprak alanının bulunması. Topraksız bir ulus yani millet olabilirsiniz ama devleti kurabilmek ve ulus devlet sınıfına dahil edilebilmeniz için öncelikle toplu halde yaşayabileceğiniz bir yeryüzü parçası olması gerekir. O olmadığı zaman veya iki ya da daha fazla ulus aynı yere göz dikmişce çatışma yaşanır, görüyoruz ki.
Etrafımız bunun örnekleriyle çevrili, malum. Listede hızla devam edersek, topraktan sonra sıra ile bağımsızlık, doğal kaynaklar, askeri güç ve zirai üretkenlik somut, elle tutulur güç tezahürleridir bir ulus devletin oluşması yolunda. Bunların varlığı olmadan bir ülkenin ulus devlet olmasından söz edemeyiz.
Şimdi gelelim soyut, belki elle dokunulamayan, gözle görülmeyen ancak hissedilen güç elementlerine. Bunlar ulus devletin oluşumunda gerekli olan ikinci tur güç sınıfını ortaya koyar. Etkin bir liderlik bu kategorinin ilk maddesidir. Liderliğin önemini şöyle retorik bir soru açıklar; bir ulus devlet varlığı için gerekli olan maddelerin hepsine haiz olsa ancak başı boş bırakılsa nereye gider... Etkin bir lider, liderliğini doğru yolda kullanırsa başında bulunduğu ulus devleti hem pekiştirir hem de ilerletir. Tam tersini yaparsa da geriletir, hem içte hem dışta mağduriyete soyunur, uluslararası arenada ülkesine düşman olan ulus devlet sayısını artırır.
Günümüz böyle örneklerle de dolu değil mi... Bir ülkenin soyut güçlerinden bir diğeri bürokratik etkinliktir ki bu iç düzenin sağlanması, devlet birey ilişkisinda işlerin tıkır tıkır işlemesi için en önemli gerekliliktir. Bir ülke dışarıdan ne kadar güçlü gözükürse gözüksün eğer işler içeride doğru gelişmiyorsa, sistemde bir tıkanıklık, hantallık varsa eninde sonunda bu dışarıdaki ilişkilerine de sirayet eder ve güçten düşer. Bürokrasi bunun için çok önemlidir. Bunu bilen siyasetçiler de onun için yönetici konumuna geldiklerinde hemen bürokrasiyi ‘ele geçirmek’ için birbirleriyle yarışırlar.
Bu kategoride bulunan diğer iki madde de dışarıdan alınan destek ve diplomatik tanınırlıktır. Yazının başlığı da konumuza bu noktada giriyor. Sizler bu yazıyı okuduğunuz saatlerde UNESCO, Filistin bağımsız ulus devletinin bayrağını göndere çekiyor olacak. Yani Filistin’i ‘tanıyacak.’ Bu şu demektir; bir ulusun, ulus devlet olmayı hak edecek bütün güç maddelerini bir araya getirdikten sonra kendi kendine ben bağımsız bir ulus devlet kuruyorum demesi yeterli değildir. Ulus devlet statüsüne geçebilmek için uluslararası toplumun sizi bağımsız bir devlet olarak kabul etmesi gerekir.
Şimdi... UNESCO uluslararası, uluslar üstü bir organizasyon. Üyeleri bölgesel değil. Doğudan batıdan kuzey ve güneyden temsil yetkisine sahip. UNESCO Filistin’i tanıyor. Hal böyle iken Amerika İsrail’cilik adına buna karşı çıkıyor. Yani İsrail kendi kendine karşı çıkmakla kalmıyor bir de peşinden uyduluk yaptığı ve bunun karşılığında parasal ve silahsal dış destek aldığı ABD’yi de sürüklüyor. ABD, bir şeye karşı çıkınca akan sular duruyor, onun karşı çıkması, bir başka üye ülkenin karşı çıkmasına da benzemiyor. Çünkü dediğini cebren de olsa yaptırmaya alışmış bir defa. Ama bu mazeret değil hiç şüphesiz. O da öğrenecek bir gün; herkes onun insanı kadar insan ve herkesin canı onun insanı kadar yanıyor, kimsenin kimseye üstünlüğü yok.
Ancak bu arada biz şu soruya cevap arayacağız; Filistin ABD-İsrail ikilisine rağmen bağımsız olabilecek mi... Bu güreşi dış destekli İsrail mi, diplomatik tanınırlığı olan Filistin mi kazanacak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.