Nevzat Yalçıntaş hocamızın emsalleri ve iki kuşak altındakiler, bu ülkenin en karanlık yıllarına şahitlik etmiş, Türkiye’nin iniş ve çıkışlarını görmüşlerdir.

Son on yılda ise nihayet darbe yasalarının milletin ve devletin sırtında bir kambur olduğu gerçeği kabul edilmiştir.

Bu sebeple; iktidar toplumun bütün kesimlerine kucak açmış ve “millet mutabakatı” sağlanarak, yeni bir anayasa için çalışmaları başlatmıştır.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş hocamız da Türkiye’ye nasıl bir anayasa yakışacağını en iyi bilen ilim adamlarımızdan birisidir.

*

Nevzat hocamız devleti ve milleti tabandan tavana kadar tanır. Bu tecrübenin ışığında hazırladığı taslağın girişinde ilginç bir anektoda yer vermiş.

“Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal, 163, 141 ve 142. maddeleri kaldırmak için yoğun çaba gösterdiği günlerin birinde benimle ve değerli kardeşim Ali Coşkun’la konuşurken bizlere:

-‘Özellikle 163. Maddenin Ceza Kanunundan çıkarılması çabalarımda bizzat kendi kabinemdeki bazı bakan arkadaşlarımdan dahi direnme görüyorum. Sizden bunları ziyaret edip görüşme yapmanızı rica ederim. Ne dersiniz?’ diye sordu.

Her ikimizde rahmetliye; ‘Tabiatıyla onlara gider bu önemli girişimin gereğini anlatır, iknaya çalışırız’ dedik.

Önemli bakanlıklardan birinin başında bulunan bir dostumuzu ziyaret edip, diğer maddelerle birlikte 163. Maddenin kaldırılması gerektiğini, izah ettiğimizde bana endişeli bir tavır ve ses tonuyla:

-‘Peki Hocam o zaman ortalığı sarıklılar, cüppeliler ve deli dervişler sarmaz mı?’ diye sormuştu.

Ben ve Sayın Ali Coşkun böyle bir şey olmayacağını, halkımızın anlayış ve medeni seviyesinin yüksek olduğunu, ayrıca; ‘komünizme kapılmış olanların da Türkiye’de o zamanki Sovyet Rusya rejiminin meddahlığını yapamayacağını’ anlatıp, neticede kanun değişikliği yapılması hususunda ikna ettik.”

*

Laiklik konusuna da farklı bir açılım getiren Nevzat Yalçıntaş hocamız, önce 28 Şubat hakkındaki görüşlerini belirttikten sonra yasada yer alması gereken laiklik maddesi ile ilgili de şu teklifi getiriyor:

“28 Şubat müdahalesinde; dinî öğretim, yaşayış tarzı, çalışma ve istihdam edilme hakkı gibi en temel hak ve hürriyetler, ağır bir biçimde, akıl ve insaf ölçülerini aşan derecede, ihlâl edilmiş, on binlerce vatandaş ve genç kızımız gibi toplum içinde en müşfik ihtimam ve teşvike lâyık evlatlarımız bu dönemde mağdur edilmişlerdir.

28 Şubat darbesinde ortaya yeniden çıkan zihniyet genelde Türk halkının manevi değerlerine karşıt bir görüş ve davranışı temsil etmektedir.

Bütün bu cebredici zihniyet ve icraat yanlıştı, insan hakları ve demokratik prensiplere zıt bir ‘militan laiklik’ anlayışına dayandırılmıştı.

1982 Anayasasında Temel Hak ve Hürriyetlerin sınırlanması başlıklı 13. Maddedeki ‘Laik Cumhuriyet’ deyimi, ‘Dünyevi ve Demokratik Cumhuriyet’ tabiri şeklini almalıdır.”

*

Evet, umarız yeni anayasa “istiklalimiz ve istikbalimiz” için hayırlı olur.