Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Biri bizi işletiyor

Biri bizi işletiyor

İran da, İsrail de tehdit etmeyi, meydan okumayı çok seviyor..Her iki ülke de, sanki bu işi iç politikası için kullanmak istiyor gibi..

Biz bu psikolojiyi iyi biliriz. Yunanistan’la girdiğimiz it dalaşlarını.

Mesela her kış, Ruslar kuzeyden geliverecek sanırdık.. “Buzlar çözülmeden” komünizm ülkemizi işgal edecek sanırdık. Rus ayısı, sıcak denizlere inmek için Boğazdan geçmesi gerekirdi.

Komünistler güya bizi Amerikan emperyalizminden kurtarmaya çalışıyordu, biz de “Türk aleminin en büyük düşmanı komünizmdir, her görüldüğü yerde ezilmelidir” diye, Türkiye’yi Rus ve Çin emperyalizmden, komünizmden kurtarmak için sokaklara dökülürdük..

Aslında meğerse oyun böyle kurulmuş. Biz de bu kanlı oyunun ucuz figüranları olmuşuz.. Birileri aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye çalışıyormuş meğer..

Durduk yerde ne İran İsrail’e saldırabilir, ne de İsrail İran’a.

Böyle bir şey iki ülke için de felaket olur ve bunun anlamı yeni bir dünya savaşıdır..

Ha, terör faaliyetleri, 6. kol faaliyetleri tamam.. İran da, İsrail de birbiri ile dost değil.. Ellerinden gelse birbirlerini bir kaşık suda boğarlar..

İsrail saldırırsa bu İsrail’in sonu olur.. İran saldırırsa, İran perişan olur..

İsrail saldıracaksa, herhalde yanına ABD ve İngiltere’yi de alıp topyekün bir saldırıya geçmesi gerekir.. Kuzeyden doğudan, batıdan, her yerden topyekün saldırmaları gerekir ki, bu dünyaya zor izah ederler.. İran’a böyle bir saldırının ardından İsrail artık bölgede zor kalır.. Hatta sadece İsrail için değil, bütün Yahudiler için böyle bir şey korku dolu, felaket dolu yeni bir dönemin başlaması demektir..

Peki, o zaman niye dalaşıp duruyorlar?

1-Birbirilerine karşı mevzi kazanmak ve psikolojik üstünlük elde etmek istiyorlar.

2-Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle kabilinden, birbirinin üzerinden birilerine mesaj veriyorlar. 3. ülkeleri bu şekilde uyarmış oluyorlar.

3-Her iki ülke de bu durumu kendi için politikaları açısından, kendi toplumlarını kontrol etmek için kullanıyorlar..

4-ABD ve İngiltere, bölge ülkelerine silah satıyor ve bölge devletleri üzerinde baskı politikaları uyguluyorlar..

Yani bu iş herkes için kârlı bir pazar.. Ama yine de bu iş bundan ibaret değil..

Kaç yıl oldu, hep aynı terane.. İran bir yandan da Türkiye’deki erken uyarı sistemi konusunda açıklamalar yapıyor.. Batı bu füze sistemi ile bir yandan Türkiye’nin samimiyetini test etmeye çalışırken, öte yandan İran, Türkiye’nin İran’a karşı batı kampında yer alması halinde bundan zarar görebileceği uyarısı ile Türkiye’yi batıyla arasına mesafe koymaya zorluyor..

Bu psikolojik bir savaş,. Değişik taktikler uyguluyorlar.. Bir de bir başka savaş, bu savaşla perdelenmeye çalışılıyor sanki.

İran benzer tehditleri diğer bölge devletleri için de yapıyor.. Her halde İran eğer iddia ettiği gibi Türkiye’deki NATO tesislerine saldıracaksa, daha yakınındaki Afganistan, Kuveyt, Suudi Arabistan, Irak’taki askeri tesislere, Körfez’deki ve Hint Okyanusundaki deniz donanmasına saldırmayacak değil.. Türkiye’deki erken uyarı sistemi, tehdit sıralamasında bütün bunların gerisinden gelir..

Bütün bunlara rağmen savaş ihtimali % 0 da değil.. Zaten bütün bunlar olurken taraflar askerlerini de sürekli alarm halinde tutuyor..

Bu gerilim politikasının iç politikadaki sonuçları ortada..

Ortada ciddi bir propaganda savaşı var.. Diplomatik bir savaş devam ediyor ve taraflar birbirini köşeye sıkıştırmaya çalışıyor..

Bu arada İran petrolleri ölü fiyatına giderken, İran’ın ambargo sonucu, gelişmesi de bir şekilde engellenmiş oluyor.. İran devrimi bu kuşatma ile başarısızlığa uğratılmak isteniyor aslında..

Bu işin başka çok önemli yanları da var aslında.. Önümüzdeki hafta bu konuda başka, önemli senaryolardan da söz edeceğim inşallah. Şimdilik bu kadar.

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi