Yedi yıl... Hayır, beş... Hayır, hayır, yedi...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün süresi konusunda saflar iyice belli oldu: Ak Partili sözcüler tek ağızdan Yedi yıl derken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP lideri Devlet Bahçeli Beş yıl açıklamasında bulundu.
Tartışmaları izlerken benim aklımda hep aynı soru var: Ak Parti Beş yıl deseydi, CHP ve MHPliler ne derdi acaba? Beş yıl demeye devam mı ederlerdi, yoksa Yedi yıl görüşünü bu defa onlar mı savunurdu?
Bana terslik olsun diye Yedi yıl derlerdi gibime geliyor...
Sürenin kısaltılması gerektiğini savunanların dayandığı tek nokta şu: Cumhurbaşkanının süresini kısaltan halkoylamasında milletvekili seçiminin de beş yıl yerine dört yılda bir yapılması kararlaştırılmıştı, genel seçimler o değişiklik istikametinde dört yıl sonunda yapıldı; bu durumda cumhurbaşkanı seçiminin vadesi de beş yıldır...
İlk bakışta doğru gelse de elmalar ile armutları karıştıran bir benzetme bu: Abdullah Gül Meclis tarafından yedi yıl süreliğine seçilmiş cumhurbaşkanıdır; beş yılla süresi sınırlanan cumhurbaşkanı ise halk tarafından seçilecektir. Meclis tarafından seçilmiş cumhurbaşkanının görevinin halk tarafından seçilmiş gibi beş yılla sınırlandırılması düşünülemez.
Nitekim, Fransa da, Jacques Chirac yedi yıllığına seçilmişken cumhurbaşkanının süresini beş yılla sınırlayan bir düzenleme getirdi, ama bu kuralı ancak Chiracın ikinci döneminde uyguladı. (Fransada cumhurbaşkanları yedi yıllığına ve iki dönem seçilirdi; yeni düzenlemeyle, bu süre, beş yıllık iki döneme düşürüldü).
Konuyu mümkün olduğu kadar yakından izliyorum. Aklım ve bilgilerim ile gönlüm arasında çelişki de yaşıyorum. Gönlüm Abdullah Gülün en az on yıl Çankayada kalmasından yana çünkü... Ancak kural gönlümün tercihinden yana değil. Bu sebeple de baştan beri Cumhurbaşkanı yedi yıllığına seçildi deyip duruyorum.
Yedi yıl Ak Partinin takvimine de uyuyor. 2007 ağustos ayında seçilmişti Abdullah Gül, yedi yıl esas alınınca süresi 2014 ağustos ayında bitecek; yeni seçilecek cumhurbaşkanı, halkın desteğini yitirmez ikinci dönem de seçilirse, 2024 yılına kadar Çankayada kalabilecek...
Ak Parti için 2023 önemli bir hedef noktası... Sürekli iktidarda kalmayı başarırsa, kendini, en uzununun ömrü 11 yılı geçmeyen Avrupadaki partilerden ayrı bir klasmana çıkarmış olacak; Japonyada sürekli iktidarda kalan partilere benzeyecek...
Hep biliyoruz, seçmenlerin parti bağları sanıldığı kadar sağlam değil; en iyi iktidardan bile bıkıyor insanlar... İktidarın kendisinden bıkmasalar bile hep aynı politikacılara muhatap olmaktan sıkıldıkları evrensel bir gerçek... Margaret Thatcher bir efsaneydi İngilterede; 11 yılın sonunda yerini terk etti. Tony Blair de öyle; on yılı doldurduğunda o da koltuğunu partisinden başka birine bıraktı...
Üç dönemden fazla milletvekili olamama kuralı Ak Parti açısından vatandaşın bıkma hissine karşı bir tedbir yerine geçebilir. Her 12 yılda bir ana ekseni devam etse de değişen yönetici çehreleriyle yepyeni bir parti görüntüsü verecektir AKP...
Ülkemiz siyasetinin yapısını kökten değiştirebilecek bir kural o. Pazar günü TRT-1deki Politik Açılım programında Siz de düşünmez misiniz? sorusuna, Olabilir, düşünebiliriz cevabını vermişti CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu... Diğer partiler de değişime mecbur kalırlar.
Türkiyede seçimler Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) görev alanında. YSK üyesi hukukçular isterlerse cumhurbaşkanının süresini sonuca bağlar; kararlarına itiraz da edilemediği için Beş yıl bile deseler emir demiri keser... Konuya olağanüstü ilgisiz kalarak eğiliminin yedi yıl olduğunu belli ediyor YSK. Ülkeyi önümüzdeki sekiz ayda seçime taşımak kolay değil; kaldı ki, YSK 2012 bütçesine seçim masrafı için ödenek de koymamış...
Merak ediyorsunuzdur diye yazdım; durum budur...
Artık depreme dayanıklı binalar yapmak mümkün.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.