CHP'de 2014 senaryoları
Önümüzde, siyasetin hatta Türkiye'nin yeniden yapılanmasına yol açacak kritik bir yıl var: 2014
Tıpkı 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi, 2014 de birçok açıdan önemli. Türkiye'nin 2023'e giden iktidar sürecini o tarih belirleyecek.
Cumhurbaşkanlığı ve AK Parti'de siyasi aktörlerin rolleri değişecek. İdari yapı yeniden yapılandırılacak.
Ve en önemlisi vesayet sistemi ya tarih olacak ya da biçim değiştirerek pozisyonunu sürdürecek.
Bu nedenle öncelikle bütün gözler AK Parti'nin içine yönelmiş durumda. AK Parti içindeki farklı seslerin öne çıkartılması boşuna değil.
Peki, CHP çevresinin 2014 senaryoları yok mu?
İlginçtir AK Parti içindeki ayrılıklara umut bağlanması bile o cenahta bir hareketlenme olmadığının işareti. "Solun 2014 senaryosu var mı?" diye sorduğum bir sosyal demokrat belki de bu nedenle şöyle diyordu:
"2014 mü? Bırakın 2014'ü, solun 14 gün sonrasına ilişkin bile bir senaryosu yok."
Gerçekten de CHP ve çevresinde derin bir iç çekişme yaşanıyor. Bütün hesaplar günü kurtarmak üzerine kurulu...
Oysa CHP'nin, 2014'e giderken kendi iç hesaplaşmasını tamamlayıp çevresinin cazibe merkezi olması gerekiyordu. Bunu Kemal Kılıçdaroğlu "Yeni CHP" diyerek yapmaya çalıştı ama liderlik ve siyasi netlik konusunda başarısız kaldı.
Ve CHP zemini her zamankinden daha kaygan duruma geldi.
Ama şu çok net anlaşıldı, CHP'yi dizayn etmeye çalışan Ergenekon ve İstanbul sermayesi, siyaset sermayesini tüketti. Sınırı yüzde 26...
Bu konuda çabaları yoksa da, bu oranı daha yukarı çıkarma ihtimalleri var.
İşte bu noktada devreye çok sayıda siyasi aktör adı giriyor...
İlk sırada yine Kemal Kılıçdaroğlu var. Kılıçdaroğlu parti içi ilişkilerde "çetin ceviz" olduğunu, mevcut aktörleri saf dışı bırakarak gösterdi. Geleceğe ilişkin umut vermemesine rağmen hâlâ en güçlü isim.
İkinci sırada saf dışı edilen aktörlerden biri var; Deniz Baykal.
Baykal her şeye rağmen hâlâ dönme umudu taşıyor ama onun oy alması ve 2014 senaryosu içinde rol üstlenmesi olası görünmüyor.
CHP'nin "ulusalcı-sosyal demokrat" bir ayrım yaşaması da zor... Zamanları yok. Ayrıca 100 yıllık bir partiyi kimse bırakıp gitmez.
CHP dışında da olsa üçüncü sıranın tartışmasız adayı Mustafa Sarıgül... Önünde birkaç olasılık var; CHP'ye dönüşü zayıf ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı ihtimali bu kapıyı açabilir. Ama kaybederse siyasi hayatı da biter. Bu nedenle onun da 2014 sonrasını beklemesi büyük bir olasılık.
Çünkü 2014'te üç seçim bir arada olabilir. Ve CHP'nin yerel seçimlerde hüsran yaşama ihtimali yüksek.
Kulislerde buradan yola çıkılarak şöyle deniyor:
"Sarıgül Şişli'de yine kazanır ve ondan sonra CHP'nin başına daha kolay geçer."
Dördüncü sıradaki isim, Gürsel Tekin...
İstanbul il başkanlığında ne kadar doğru hamle yaptıysa, genel siyasete girdiğinden beri de o kadar yanlış hamle yaptı. Bir siyasetçinin deyimiyle "Kısa zamanda biriktirdiği bütün kredileri tüketti."
Ama bu onun, CHP'nin önümüzdeki sürecinde halka dokunan bir aktör olduğu gerçeğini değiştirmez. Tabii nasıl değerlendireceği ve değerlendirileceğine bağlı...
Şimdi gelelim CHP'ye ilişkin derin projelere... İstanbul sermayesi ve Ergenekon çevresi şu sıralar yine yeni arayışlar peşinde. Önce Coşkun Ulusoy hesabı yapıldı. Tutmayınca bu kez devreye eski İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince sokuldu.
Yedek siyasi aktör olarak da Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu hep gündemde. Ama hiçbirinin CHP'de şansı yok.
Kısaca şu aşamada CHP ve çevresinin 2014'e umutla bakmaları için bir neden görünmüyor. Ayrıca zemin kaygan, karşılarında da oyun kurucu güçlü bir siyasi aktör Başbakan Erdoğan var.
Kemalizm'le sosyal demokrasi ilişkisini yeniden kurabilecek analitik bir siyasi akıl da devreye giremediği için CHP cephesinde yeni bir şey yok.
Üstelik şu gerçeği de herkes kabul ediyor: Ülkedeki sağ sol oy dağılımının yüzde 35-65 oranı neredeyse sabitlenmiş durumda. Bu da "sol"un iktidar olamayacağı anlamına geliyor.
Belki 2014'ten sonra bir ihtimal var o da CHP'nin popüler siyaset üretmesi... Bunu da ancak CHP'nin halka dokunan siyasetçileri yapabilir.
Kim olabilir sizce?