Samimi İslâmcı!
Bendeniz kendimi hiçbir zaman, hayatımın hiçbir döneminde İslâmcı olarak görmedim...
Böyle de hissetmedim...
Ne olmadığımı herhalde en iyi ben bilirim...
İslâmcı olmadığımı da çok iyi biliyorum ve defalarca da söylemişim.
Buna rağmen bir meslektaşım, yazarları kategorize ettiği yazısında bendenizi Bağımsız, güdümsüz samimi İslâmcılar kategorisine koydu...
Bağımsız-güdümsüz olarak algılanmak güzel de, bir kategoriye tabi tutulmak hoş değil...
En azından bana hoş gelmedi.
Çünkü âlemimde dincilik yer almıyor...
Sadece Müslümanım, o kadar.
Müslüman olmak bana yetiyor. Özellikle dinci gibi, sonradan çıkmış kavramlarla tanımlanmak istemiyorum.
Zira ci eki bana bana leblebici, sebzeci, tenekeci gibi meslek erbabını hatırlatıyor...
Elbette bu meslekler şerefli mesleklerdir, ancak dindarlık bir meslek değil, bir mensubiyettir...
Üretmez Allah tarafından üretilmiş (vazedilmiş) bir sisteme entegre olursunuz...
Kulluğunuzda varlık ararsınız...
Bir mümin için bu yeterlidir: Ayrıca bir şeyci olması gerekmez. Samimiyetiniz sermayeniz, ihlâsınız dinamiğiniz olur, sırat-ı müstakimde tavizsiz-tereddütsüz ilerlersiniz.
Benimle birlikte Bağımsız, güdümsüz samimi İslâmcılar listesinde yer alan Mehmet Şevket Eygi, Ahmet Taşgetiren, Afet Ilgaz, Ali Bulaç, Hakan Albayrak, Rasim Özdenören, Ekrem Kızıldağ, Zeki Ceyhan, Mustafa Özcan, Fatma Barbarosoğlu, Sibel Eraslan, M. Emin Koç, Kâzım Güleçyüz gibi meslektaşlarım ne düşünürler bilemem, ama ben dincilik mevzuunda böyle düşünüyorum.
Dinci değilim, olmak da istemiyorum...
Bu kavram, biraz siyaset, alabildiğine de reklâm ve pazarlama kokuyor...
İslâm güncel siyasetten, reklâmdan, her türlü şaşaadan, gösteri ve gösterişten müstağni yaşandığında temiz kalır...
Tek davam Müslüman olabilmek ve mümin kalabilmek davasıdır.
Bu konuda;
Ben gelmedim dâvı için,
Benim işüm sevgi için,
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim... diyen Yunus Emreye biatim var.
Ve tabii hem önderim, hem de ilham kaynağım, Güneşi sağ elime, Ayı sol elime verseler, ben asla bu dinden ve onu insanlara tebliğ etmekten, bildirmekten vazgeçmem diyen Resul-i Âlişandır...
Kusurlarımla, günahlarıma rağmen Müslüman kalmak, asla dinci yahut şucu-bucu olmamak kararlılığı içindeyim.
Müslümanlık bana kâfi ve vafidir vesselâm!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.