“Mehmet Âkif yılında ne yaptın?”
Mehmet Âkif yılının sonuna geldik. Ancak yılın sonuna doğru, basın yayın kuruluşları konuyu gündemlerine taşıyabildiler ve Mehmet Âkif yılında ne yapıldığını (veya yapılmadığını) sorgulamaya başladılar.
Soru kendimize sorulmadıktan sonra, verilecek cevaplara bakarak ahkâm kesmek kolaydır. Biz bu soruyu kendimize soruyoruz. Hem şahsımıza, hem de ilgili bulunduğumuz, Türkiye Yazarlar Birliği’ne.
Türkiye Yazarlar Birliği, “Mehmet Âkif yılı”nın gönüllü kuruluş tarafını temsil eden kurum. Hem 12 Mart İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkifi Anma Günü kanununu çıkmasında, hem de kanunun gecikmiş yönetmeliğinin çıkarılarak uygulamadaki gecikmeyi önleme çabalarında rolü var. Aynı zamanda 2011’in Mehmet Âkif yılı ilan edilmesi yönündeki görüşünü devletin en yüksek kademelerine ulaştıran kurum.
Tevazumuz şunu söylemeye engel değil: Mehmet Âkif yılı ilan edilmesi Türkiye Yazarlar Birliği’nin düşüncesi olarak resmî zeminlerde dile getirilmiş, hükümet de yerinde bir kararla 2011’i Mehmet Âkif yılı ilan etmiştir.
Biz bu ilânın hantal bürokrasiyi, âtıl devlet mekanizmasını bir nebze harekete geçireceğini ümid ediyorduk. Bu ümidimiz ne yazık ki boşa çıktı. Bunun iki sebebi var, birincisi, bürokrasinin bildiğimiz vurdumduymazlığı. İkincisi ise, milli günler arasındaki fark. Askerî milli günler -buna Cumhuriyet bayramı da dahildir- 12 Eylül döneminde çıkarılan bir yönetmelikle kurumsallaştırılmış, ciddi mali destekle sürdürülerken, 12 Mart İstiklâl Marşı Günü ile ilgili yönetmelik devleti gönüllü kuruluş statüsünde işin içine dahil eden bir yapıda hazırlanmıştır.
Geçen sene Aralık ayı başında (14.12.2010) Muterem Başbakanımıza konuyu yazılı olarak arz ettik. O metinde yer alan bazı görüşleri bugün kamuoyu ile paylaşmak mecburiyetini hissediyoruz:
“2011 yılı İstiklâl Marşı’nın TBMM’de kabul edilişinin 90. yılı idi. Aynı yılın 27 Aralığı ise, Mehmet Akif’in vefatının 75. yıldönümü. İki yuvarlak yıldönümünün bir fırsat olduğunu düşünerek yaptığımız teklifler, kabul gördü. Fakat gereğinin yapılması konusunda, bürokrasinin malûm ayak sürümeleri ile karşılaştık.
Program tekliflerimiz yanında, iki temel teklifimiz vardı: Birincisi, 2011 yılının Kültür Bakanlığı tarafından İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif yılı ilan edilmesi. Böylece faaliyetler bütün yıla yayılabilecekti.
İkincisi, İstanbul Boğazı’na yapılacak 3. Köprü’ye bir köprü şahsiyet olan Mehmet Âkif’in isminin verilmesi.
Bu toplantıda alınan kararların uygulamasını takip etmek ve 12 Mart kutlamaları ile ilgili çalışmalar yapmak üzere, (2010) Ekim ayı başında toplanılması kararlaştırıldı.
Maalesef, Ekim ayı başında yapılması gereken toplantı 7 Aralık’ta yapılabildi. Yani kutlamalardan sadece 3 ay önce.
Toplantının başında iki aylık zaman kaybının önemini vurguladık. Bundan sonra zaman daraldığı için çok daha seri hareket edilmesi gerektiğini belirttik.
Toplantı ile ilgili değerlendirmemiz ne yazık ki, olumlu değildir. 12 Mart kutlamaları konusunda bürokrasi ayak sürçmeye devam ediyor. Toplantıya devlet kurumlarının yetkili temsilcileri katılmıyor, rastgele isimler gönderiliyor. Sekretaryayı yürüten bakanlık, bu konuda gereken hassasiyeti ve dirayeti gösteremiyor.
12 Mart 2011 İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif’i anma kutlamalarının akibetinden endişe duyuyoruz. Yasak savma kabilinden kutlamaların ise, amaca uygun olmadığı görüşündeyiz.”
Sayın Başbakan, Mehmet Âkif’in 74. vefat yıldönümü olan 27 Aralık akşamı, partisinin gençlik kollarının toplantısında Mehmet Âkif yılını ilan etti. Şimdi yılın sonundayız. Maalesef, tahminlerimize uygun bir yıl geçirdik.
(Devam edeceğiz.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.