AK Parti'nin Kürt siyaseti değişti mi?
Eğer Fransa meclisinde 40 kişiyi bile bulmayan o oylama bizi oyalamasaydı bugün ne tartışıyorduk biliyor musunuz? Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Meclis'te hükümet adına yaptığı konuşmayı...
Bugüne kadar TBMM çatısı altında böylesine "tarihi" bir konuşmaya tanık olmadık.
İlk kez net ve açık biçimde Kürt toplumuna "anayasal güvence" veren bir konuşmaydı o... Gerçi yeni anayasa henüz sıcak gündemimize girmiş değil ama Türkiye eninde sonunda sivil bir anayasa yapacak. Bunun en önemli ayağını da Kürt toplumunun temel insan haklarını "anayasal güvence"ye bağlayacak adım oluşturuyor. Bu konuda atılacak adım aslında Türkiye toplumunun tarihle yüzleşmesine giden yolu da açacak. Bu nedenle suni kuşatmaları değil, çevremizi saran ateş çemberini, kapımıza dayanan ekonomik krizi ve demokratikleşmeyi konuşmalıyız.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın konuşması işte bu nedenle anlamlı ve önemliydi. Önemliydi çünkü herkesin kafasının karıştığı, şiddete karşı mücadele yanında, önüne gelenin saçma sapan gerekçelerle tutuklandığı bir ortamda Kürt sorununun nereye gideceğini kestirmek pek kolay değildi.
Arınç o yolu açan ilk işareti verdi.
Şiddet ve spekülasyonun ortamı kirlettiği bir süreçte Türkiye'nin böyle bir çıkışa ihtiyacı vardı. O konuşma tarihe mal oldu ama bir kez daha hatırlamakta yarar var. Arınç şöyle diyordu:
"Kürtlerin varlığı bin seneden beri bir gerçektir. İnkâr edemezsiniz. İnkâr ederseniz 1980 öncesine dönüş yaparsınız. Kürtleri tanıyacaksanız haklarını da tanıyacaksınız. Hepsi, kim ne varsa bu topraklar üzerinde o kimliğe saygı duyacağız, o kimliğin bütün kültürel haklarını, Anayasal haklarını vereceğiz, tanıyacağız, diline saygı duyacağız. Bunları vermekle terörle eş anlamlı sonuç çıkarmayacağız. Irkçılığı reddediyoruz. Ben Kürdüm diyen bir insanın eğitim, kültür, dil hakkı ne varsa vereceğiz. Etnik kimliğin varlığını kabul edeceğiz. Bu ulufe, bahşiş değil."
Kuşkusuz sadece Kürtler için değil, bu coğrafyada yaşayan bütün insanlar için isteniyordu bu demokratik haklar.
Arınç bu konuşmasıyla ilk kez Başbakan Erdoğan'la CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki mutabakata da dikkat çekiyordu.
Çatıyı yükseklere çeken yeni bir siyasi açılımdı bu... "Anayasal güvence" ve "eğitim" hakkı meclis kürsüsünden ilk kez bu kadar net dile getiriliyor ve topluma ilan ediliyordu.
Bu konuşmayla terörle mücadele kanunundaki sakatlıklar da, siyasi partiler kanunundaki ucubelikler de anlamsızlaşıyordu. Bunu öneren bir siyasi akıl o yasalara sığınamazdı artık. AK Parti, üçüncü iktidar döneminde yeni bir paradigmayla yola devam ediyor. Kendi vatandaşını özgür kılan ve onun güven içinde yaşamasını sağlayan bir Türkiye, Ermeni sorunu üzerinden yürütülen kuşatmayı da kapıya dayanan ekonomik krizi de kolayca aşar.