Yanlış tepkilerle kendi ayağımıza kurşun sıktık
Fransız Meclisinden geçen, "1915 Soykırımını inkâr etmek suçtur" diye özetleyeceğimiz yasaya gösterdiğimiz tepkinin şekli bence çok yanlış.
Bu yasaya karşı yekvücut olduk. Düne kadar iktidara demediğini bırakmayan partiler, bir anda Hükümetin yanında saf tutarak Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'ye hakaretler yağdırmaya başladı.
Aynı anda iki şey daha yaptık: 1) 1915'e "soykırım" diyenlere saldırdık. Onları düşman ilan ettik. 2) Asıl soykırımı Fransa'nın yaptığını ilan ettik.
***
Bütün bunların nesi mi yanlış?
"1915 olayları soykırımdır" diyenlerin çoğunluğu şu anda şöyle düşünüyor: "Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun hatasına sahip çıkıyor. Demek ki süreklilik var: Bugün olsa yine Ermenileri keserler."
Bir de böyle düşünenlerin kimler olduğuna (ya da olabileceğine) bakalım... Anadolu Ajansı'nın yaptığı döküme göre, aşağıdaki 20 parlamento, parantez içinde yazan yıldan beri, 1915'i soykırım olarak tanıyor:
Uruguay (1965), Kıbrıs Rum Yönetimi (1982), Avrupa Parlamentosu (1987), Arjantin (1993), Rusya Federasyonu (1995), Kanada (1996), Yunanistan (1996), Lübnan (1997), Belçika (1998), Fransa (2001), İsveç (2000), İtalya (2000), İsviçre (2003), Slovakya (2004), Hollanda (2004), Polonya (2005), Almanya (2005), Venezüella (2005), Litvanya (2005), Şili (2007)...
***
Evet, bu parlamentolar soykırımı tanıyordu ama o nedenle günümüz Türkiye'sini suçlamıyordu.
Ermeni diyasporası ise "Bugünkü Türkiye, Osmanlının devamıdır; soykırımı yapan dedeleri kadar, soykırımı reddeden torunları da suçlu" tezini savunuyordu.
Halbuki gazeteci Hrant Dink suikasta kurban gittiğinde, cenazesine katılan 100 bin kişi, "Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeni'yiz" pankartıyla cinayeti lanetlemişti.
Bu büyük gösteri karşısında en çok şaşıran, yıllardan beri "Türkler canidir" propagandası yapan Ermeni diyasporası olmuştu. İnandırıcılığı ağır yara almıştı.
***
Ama şimdi malum yasaya karşı gösterdiğimiz tavırla adamları "Biz demiştik" havasına sokuyoruz.
Gayet haklı bir pozisyondan, en haksız pozisyona savrulduk.
Haklıydık çünkü Fransız yasası soykırım tartışmasını imkânsız hale getirdiği için, apaçık biçimde "ifade özgürlüğüne" aykırıydı. İnsan haklarına ve demokrasiye ters düşüyordu.
Biz ise önce bu gerçeği vurgulayarak çok doğru bir tavır aldık... Ama maalesef orada durmadık.
Hemen ardından "Soykırım diyeni döveriz" pozisyonuna geçtik. Böylece karşı çıktığımız yasayı geçiren yasakçı Fransız zihniyetinden hiçbir farkımız kalmadı.
Onlar kabul etmeyeni pataklıyor, biz ise kabul edeni!
"Asıl soykırımı Fransa yaptı" dememiz ise kimsenin ciddiye almayacağı, çocukça bir tepki oldu.
***
Özetle: Almanya ve Fransa, çıkarları gereği, bir süredir Türkiye'yi Avrupa'dan dışlama çarkını döndürüyor. Bizim şu anda yaptığımız onların değirmenine su taşımak.
Daha da kötüsü: Yukarıdaki liste 1915'in sadece bir Avrupa meselesi olmadığını gösteriyor. Biz "Fransa'ya haddini bildirelim" derken, dünya ölçeğinde yıpranıyoruz.
Bu süreç, Türkiye'deki milliyetçi damarı kabartarak, Ergenekoncuların toparlanmasına yol açıyor. Almanya-Fransa ekseninin istediği tam da bu değil mi?