Kültür Bakanlığı ve Mehmet Âkif yılı
2011 Mehmet Âkif yılının asıl taraflarından biri de Kültür ve Turizm Bakanlığı idi.
Bakan Ertuğrul Günay, İstiklâl Marşının kabulünün 90. yıl dönümü olan 12 Martta Taceddin Dergâhında Merkez Kutlama Kurulunun kararı üzerine TYB tarafından düzenlenen programa katıldı. Burada, bu yılın en iyi şekilde değerlendirileceğinin müjdesini verdi.
O gün orada Altındağ İstiklâl Marşı Parkındaki İstiklâl Marşı Anıtının ve aynı semtte Mehmet Âkif Ersoy Edebiyat Müze Kütüphanesinin açılışını yaptı.
Yıl içinde Bakanlığın kamuoyuna mal olmuş Mehmet Âkifle ilgili başka bir faaliyetinden haberdar olamadık. Bu arada, yıl sonuna doğru, basın yayın araçları tarafından Mehmet Âkif yılında yapılanlar sorgulanmaya başlandı. Kültür Bakanlığından da merhum şairimizin vefat ettiği İstanbul Beyoğlunda Mısır Apartımanındaki dairenin neden hâlâ müze yapılmadığı soruluyordu. Bakanlık cihetinden verilen cevap ilgi çekici idi: O katta iki daire var, Mehmet Âkifin hangisinde kaldığını araştırıyoruz!
Bir ay önce, Taceddin Dergâhında 1978den beri her 27 Aralıkta düzenlediğimiz Mehmet Âkifi anma programını duyurmaya başladık. On beş gün kadar önce Kültür Bakanlığının Ankara il müdürü bizi aradı ve sayın Bakanın bu toplantıya katılmak istediğini beyan etti. Biz de bundan memnuniyet duyacağımızı belirttik. Sadece şunu hatırlattık: Sayın Bakan 12 Martta yapılan programa da katılmıştı, her şeye müdahil olmak istedi, bunu doğru bulmuyoruz. Bilhassa konuşma kürsüsüne bayrak astırdı, orada bir rezalet çıkmaması için bunu görmezden geldik. Bayrak Kanununa göre, Türk bayrağı masalara, kürsülere asla örtülemez.
Bir şey daha hatırlattık: Bu toplantının resmî bir mahiyeti yoktur. Türkiye Yazarlar Birliği, 32 yıldır yaptığı gibi, büyük şairimizin düşünce muhtevasına uygun şekilde, onun Kuran şairi sıfatını dikkate alarak toplantılara Kuran-ı Kerim okuyarak başlar ve bitirir. Maksat, kendi ifadesiyle rahmetle anılmak isteyen şairimizi onun arzusu ve rızası doğrultusunda anmaktır.
Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma
Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir...
Ondan sonra ne olduysa oldu, üç beş gün önce Kültür Bakanlığından bir davetiye geldi. Toplantı Kültür Bakanlığı tarafından düzenleniyordu! Türkiye Yazarlar Birliği de katılımcılar arasında gösteriliyordu.
Bizimle ilk temas kuran ilgiliyi aradık ve bizim böyle bir iştirakten haberdar olmadığımızı, en azından nezaketen sorulması gerektiğini belirttik. Konuya ilgililerin dikkatinin çekilmesini ilettik. Bir haber çıkmadı.
Bu tavrı, 33 yıllık bir gönüllülük geleneğinin Kültür Bakanlığı tarafından hiçe sayılması olarak değerlendiriyoruz. Bu ancak tek parti döneminden kalma kötü bir alışkanlık olabilir.
Bir gönüllü kuruluş Mehmed Âkifle ilgili 30 yılı aşan bir faaliyeti aksatmadan sürdürüyor. Bunun en çok Kültür Bakanlığını memnun etmesi gerekirken hangi düşünce ile olursa olsun engellenmesi kabul edilemez.
Diğer taraftan da Kültür Bakanlığını tebrik ediyoruz (!) Türkiye Yazarlar Birliğinden 32 sene sonra Taceddin Dergâhında Mehmet Âkifi anmayı akıl edebildiler. Peki bu Bakanlık için sürdürülebilir bir faaliyet midir? Bu faaliyetin 2., 3., 4.sü olacak mıdır?
Bunu bekleyip göreceğiz!
Kültür Bakanlığının bu davetiyesine rağmen, Mehmet Âkif anmaları ile ilgili gerçek adresi bilen devlet erkânı mesajlarını Türkiye Yazarlar Birliğine göndermişler, katılıp katılmayacaklarını da yine kuruluşumuza duyurmuşlardır. Bunlardan sadece iki tanesini zikretmekle yetiniyoruz: Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül ve TBMM Başkanımız sayın Cemil Çiçek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.