Noel Baba safsatası... Ya da, Demrede geyik ne arar?
Öncelikle ifade edeyim, Diyanetin Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri hakkında inceleme başlattığı haberleri külliyen yalanmış efendim... Müftü hakkında, inceleme-minceleme yokmuş...
Olayın aslı şuymuş:
Müftü Süleyman Yeniçerinin;
Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır...
Hıristiyanlıktan gelen bir etkinliği kutlarsak, onlara benzemeye çalışmış oluruz. Dolayısıyla onlar gibi bir yaşantı ortaya çıkar. Biz, neden onlar gibi yaşayalım ki? Onlar bizim gibi yaşıyorlar mı?
Biz, Noeli Hıristiyan aleminden ithal etmişiz...
Noel, bizim bayramımız değil...
Kişi, Hıristiyan gibi yaşayayım derse, bu tehlikeli olur. Ama Millet eğleniyor, ben de eğleneyim diyorsa, eğlencenin mahiyetine göre değişir. Eğer içkili, şaraplı eğlence yapılıyorsa, günahkâr olur.
Noel Baba diye birisi yoktur. Aziz Nicholaos uyduruk bir kişidir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi. Bizde kapıdan giriliyor. Kuran-ı Kerim de; Evlere kapıdan girin diyor. Noel Baba neden bacadan giriyor ki?
Şeklindeki sözleri, internet sitelerine düşüp, televizyon ekranları ve gazete sayfalarına taşınınca, bazı gazeteciler, Diyaneti aramışlar...
O SÖZ, NASIL ÇARPITILDI?
Karşılarına çıkan Diyanet Basın Müşaviri Abdülkadir Özkana sormuşlar;
Keşan Müftüsü hakkında bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?
Sanki, illâ da bir inceleme yapılması gerekiyormuş gibi!..
Abdülkadir Özkan da cevap vermiş;
Konuyu inceliyoruz.
Nedir bu sözün anlamı?..
Sayın Müftünün sözleri tam olarak medyada yansıtıldığı gibi midir?.. Bu sözlerin önü-arkası nedir?.. Müftü Bey, bu sözleri nerede sarfetmiş ve ne maksatla söylemiştir?..
Abdülkadir Özkan, bunu söylemeye çalışıyor... Ama, ajanslardan geçen ve dünkü bazı gazetelere yansıyan başlıklar aynen şöyleydi:
Diyanetten müftüye inceleme!
Diyanetten müftüye soruşturma!
Görüyorsunuz değil mi;
Konuyu inceliyoruz sözü, nasıl çarpıtılıyor ve nasıl incelemeye ve soruşturmaya dönüştürülüyor?..
Demek ki, niyetlerini yazıyorlar...
Amaçları, kelle almak!
Yazının başında da dediğim gibi;
Ortada inceleme de yok, iddia edildiği gibi soruşturma da!..
Dün, Diyanet Basın Müşaviri Abdülkadir Özkanla görüştüm... Bunu aynen böyle yazabilirsin dedi; Herhangi bir inceleme ve soruşturma yok!
KAR YOK Kİ, KIZAK KAYSIN!
Konuyu açıklığa kavuşturduğumuza göre, gelelim, şu Noel Baba meselesine...
Aslında, Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçerinin o konuşması, çok yerinde, çok isabetli oldu... Bazı televizyon kanallarına çıkan Herbokologlar, Müftü Beyin sözleri için yılın gafı deseler, Müftü Beyi de, aşağılayıcı bir şekilde ve ironik ifadeyle tersinden yılın adamı seçtiklerini söyleseler de, Müftü Bey; Noel Baba diye birisi yoktur... Aziz Nicholaos, uyduruk bir kişidir sözleriyle, tarihi bir gerçeği dile getirmiştir.
Gerçekten de;
Noel Baba diye biri yoktur...
Tarihi kaynaklar, böyle bir insanın varlığından söz etmiyor...
Bu, sadece Noel tüccarlarının uydurduğu bir efsaneden ibarettir.
Farzedelim ki;
Noel Baba veya Aziz Nicholaos diye biri vardır ve Demrede yaşamıştır...
O zaman, sormazlar mı adama;
Noel Baba olarak anılan bir zat, Demrenin kar görmeyen dağlarında, geyiklerin çektiği kızakla nasıl dolaşabiliyor?..
Kızak dediğin kar üstünde kayar... Kuru toprak üzerinde kızak kaymaz ki!..
Hem sonra;
Antalya yöresinde geyik ne arar ki; Noel Baba, geyiklerin çektiği kızakla Demreden çıkıyor, dünyayı dolaşıp, çocuklara hediye taşıyor?
Öyle ya;
Demrede kar ve geyik ne arar ki, kızak olsun!..
Demek ki;
Bu konuda yazılıp-söylenenlerin hemen hepsi geyik muhabbetinden başka bir şey değildir ve Noeli ısrarla pompalamanın altında ticarî amaç yatmaktadır!..
SÖZDE MÜSLÜMAN... KIRMIZI DON!
Demek ki;
Birileri Noel istismarı yaparak saftorik ahmakları kerizlemekte, böylece servetine servet katmaktadır!..
Olayın asıl garip olan yönü ise şu:
Malûm; din istismarı yaptığı iddiasıyla; bu ülkede insanlar gözaltına alınıp işkencelere maruz kaldılar, yetmedi, demir parmaklıklar ardında çürütüldüler, ama iş Noel istismarına gelince akan sular duruyor!..
Yeşil sermaye denilince aslan kesilenler, kırmızı kukuletalı sermayeye gelince her ne hikmetse süt dökmüş kediye dönüveriyor!..
Tabiî; Müslümana gözdağı vermek kolay, sıkı mı Hıristiyan dünyasının tekerine çomak sokmak?!..
Bu iş, öylesine çığırından çıktı ki;
Noel Babalar da yetmiyor artık, son yıllarda peydahlayan Noel Anneler ve Noel Çocuklar dolaşıyor büyük mağazaların önlerinde!..
İşin bir diğer tuhaf tarafı da şu:
Elhamdülillah ben de Müslümanım diyen nice kadın var ki; sırf Noelin renklerini taşıyor diye, kırmızı külotlar almak için mağazalarda kuyruğa girmiş, iyi mi?..
Yazık... Çok yazık...
BUNLAR DA NOEL BARONU!
Gelelim, olayın medya boyutuna...
Herhalde farketmişsinizdir;
Bazı Müslümanları dincilik ve İslâm tüccarlığı ile itham edip, din baronlarından falan dem vuran kartel medyasına bakıyorum da; son bir haftadır, köşeyi dönmüş olmalılar!..
İlâvelerdeki sayfa sayısı, gazeteyi ikiye katlamış!.. Baştan sona reklâm dolu!.. Cepçilerden tutun da, lüpçülere kadar, ne kadar giyimci, ne kadar yiyimci ve zıkkımcı varsa, reklâm üzerine reklâm vermişler!..
Hemen hepsi de;
Yılbaşı için bize gelin demekte!..
Reklâmların ebadı, 4x25ten başlayıp, yarım ve hatta tam sayfaya kadar uzanıyor!..
Dolayısıyla; holding medyası, her yıl olduğu gibi, bu yıl da, epey okkalı cukkalama yapıp, köşeyi dönmüş olmalı!..
Diyecekler ki;
Bu ilânların dincilikle ilgisi ne?.. Biz, yılbaşı reklâmı yayınlıyoruz!
Doğru!.. Ama, sormak gerek;
Her ilânın bir tarafında görülen Noel Baba simgeleri ne oluyor?..
Noel Baba kim?..
Adı;
İster Demrede doğan Aziz Nicholaos olsun, ister Kuzey Avrupada yaşadığı iddia edilen Santa Claus olsun!..
Hiç farketmez!..
Nihayetinde, her ikisi de bir Hıristiyan Azizi değil mi?..
O halde;
Noel Babalı her reklâm, aynı zamanda Hıristiyanlık simgesi taşımaktadır ki, bu reklâmlardan elde edilen para da, pekalâ din tüccarlığından elde edilen bir gelir hanesine yazılacaktır!..
Aksini iddia eden;
Hemen her reklâmın bir köşesine yerleştirilmiş Noel Baba simgesini izah etsin bana!.. O simge, orada varolduğu sürece; holding gazetelerinin yaptığı da, firmaların yaptığı da, resmen ve alenen din tüccarlığıdır!..
İşin doğrusunu söylemek gerekirse; Nail baronları denilen din baronları, köşeyi dönme konusunda Noel baronlarının eline su dökemez!..
Zira;
Bir tarafta istismar varsa, öte tarafta istif-kâr var ve aralarındaki fark, kıyas kabul etmez!..
Sadede gelecek olursak;
Bundan böyle, din tüccarlığından her kim söz ederse, alınlarının ortasına, Noel Baba simgeli ilân/reklâmları yapıştırırım!..
İstismarsa, al sana istismar!..
Simgeyse, al sana simge!..
Ticaretse, al sana ticaret!..
Beyin yıkama ise, al sana beyin yıkamanın dik alâsı!..
Hurafe ise, al sana en süslüsünden!..
Bundan böyle, eğer beyinlerinde azıcık fikir namusu varsa, holding medyasının söyleyebileceği bir tek söz olmamalıdır!..
Olursa da, pek ciddiye almayın!..
Çünkü efendim, Müslümanların Naillerine dil uzatanlar, Hıristiyanların Noel simgelerini açıklamak mecburiyetindedir!..
AĞACA ÇAPUT, ÇAMA ÇORAP!
Olayın medya boyutunu bırakıp, şimdi de bahane boyutuna gelelim...
Malûm; dinî gün ve gecelere karşı duyarsız kalan... Ramazanların da oruçunu tutmayıp bayramında tatile çıkan nice çağdaşlar, şöyle bir savunma içindeler:
Biz Noeli değil, yılbaşını kutluyoruz!
Bu savunma da kendi içinde çelişkilerle dolu, ama farzedelim ki doğrudur!..
Ve fakat soralım:
Eğer yılbaşını kutluyorsan, evinin bir köşesine koyduğun çam neyin nesidir...
O çamın üzerine astığın süslerin, çorapların ve dibine koyduğun paketlerin ne anlama geldiğini, neyin simgesi olduğunu bilmiyor musun?..
Tüm bunlar, bal gibi dinî simgelerdir ve sen böyle yapmakla, farkında olmadan bir Hıristiyan gecesini kutluyor, bir Hıristiyan geleneğini yaşatıyorsun!..
Hem de;
Dinî simge denilerek başörtüsünün yasaklandığı ve halkı için yüzde 99u Müslüman denilen bir Türkiyede!..
Sen ki;
Çağdaş geçinirsin!.. Sen ki, hurafelere karşı çıkarsın!.. Sen ki; Çanakkale Şehidleri için anlatılan kahramanlıklara Hurafe diye saldırırsın!..
Sen ki;
Laik, çağdaş, ilerici, Atatürkçü, devrimci... olduğunu söyler, Anadolunun çeşitli yörelerinde, Kısmetim açılsın! diyerek ağaçlara çaput bağlayanlara, yatırlara mum yakıp dilek tutanlara ya da Oruç Babaya adak adayıp, Telli Babadan tel kopartanlara Gerici, yobaz, örümcek kafalı ve cahil der, bu yapılanlara da hurafe gözüyle bakarsın!..
İyi, hoş da;
Ya senin yaptığın nedir çağdaş bağyan!?! Telli Babanın sandukasına tel bağlamak hurafe oluyor da; senin Noel çamına çorap bağlaman ya da kırmızı don giymen çağdaşlık mı oluyor?
Söyle hele çağdaş adam/madam;
Ağaca çaput bağlayıp da dileğine nail olmayı bekleyen köylü kız ile, çama çorap asıp, Noeli bekleyen senin arandaki fark nedir?..
Köyün cahil(!) kızı, ağaca çaput bağlayıp, çocuğuna baba bekliyor!..
Çağdaş Türkiyenin Çağdaş Kızı olan sen ise, evindeki çam dallarına çorap asıp, onun içini altınla dolduracak Noel Baba bekliyorsun!!!
Peki;
Cahil dediğin köylü kızı ile, okumuş olan senin arandaki hurafe farkı ne?..
Sahi, ayağına geçireceğin o kırmızı dondan, hangi uğur(!)u bekliyorsun Allah aşkına?..
COCA-COLANIN KAZIĞI!
Durun, daha bitmedi.
Çamdan, çaputtan, çoraptan ve kırmızı dondan söz ettik ama, olayın yönlendirme boyutundan söz etmeden geçmek olmaz.
Size bir şey söyleyeyim mi;
Bu istismarın altında da Amerika var!.. Bu tezgâh, bal gibi, bir Amerikan pompalamasıdır!..
Hele bakın Noel Babanın renklerine!.. Elbisesinde kırmızı ve beyaz var!..
Aaa, ne büyük tesadüf(!) ki;
Amerikanın simgesi Coca-Colanın renkleri de kırmızı-beyaz!..
Hani diyorum ki;
Temel Reis çizgi filmleriyle ıspanak ihracatını artıran ABD, Noel Baba tiplemesiyle de, Coca-Cola satışlarını patlatmış olmasın sakın?!?
Olayı biliyor olmalısınız...
1860 yılında karikatürist Thomas Nast tarafından Harper Weekly dergisine kırmızı yanaklı, şiş göbekli yaşlı bir adam tarzında bir çizgi roman kahramanı yapıldı.
1960larda ise aynı figür; tıpkı Thomas Nastın çizimlerinde olduğu gibi Coca Cola şirketi tarafından reklam afişlerinde ve filmlerinde kullanılmaya başlandı.
Hele dikkat edin;
Hangi ülkede Noel Baba varsa, orada mutlaka Coca-Cola vardır!..
Sizin anlayacağınız;
Noel Baba ile Coca-Cola, hem renkdaştır, hem de dindaş!..
Simge duyarlılarına duyurulur!..
Hele söyleyin bakalım;
Bu yazdıklarıma ne buyurulur!?!
Sözün özü;
Yılbaşı kutladığını iddia edenler, aslında Noel Gecesini kutlamaktadır!..
Hem de;
Çağdaşlık adına!..
O halde, müftünün kellesini almaya çalışmaktan vazgeçin de; kendi kellelerinizi iki elinizin arasına alıp, şu yazdıklarımı bir düşünün!..
Sizi gidi ikiyüzlüler sizi!..
Şırnakta 35 ölü!
PKKya yönelik operasyonların önceki geceki bölümünde; Şırnak-Uluderede 35 kişi öldürülmüş... Bunların teröristler değil, kaçakçılık yapan köylüler olduğu iddia ediliyor... Genelkurmay ise; F-16 uçaklarınca bombalanan bölgede sivil yerleşim yeri bulunmadığını, o bölgenin teröristlerin ana kamplarının konuşlu olduğu bir yer olduğunu ifade ediyor ama ilâve ediyor; Yine de araştırılıyor!
Demek oluyor ki, bir şüphe var... Ne var ki; bu şüpheler, sadece TSKnın içini kemirmekle kalmaz, operasyonlara duyulan güven duygusunu da kemirir, bitirir!.. Dolayısıyla, şüpheye yol açacak yanlışlıklar en aza indirilmeli ve gerekirse özür dilenmelidir!..
Kaldı ki; bu tür yanlışlıklar çoğalmaya başladı...
Malûm, daha önce de, Hatayda kekik toplayan köylülere terörist zannedilerek ateş açılmış ve 2 köylü öldürülmüştü...
Hakkari Gediktepede ise; teröristler çoban zannedilerek tedbir alınmamış ve Gediktepe Karakolunu basan teröristler, 11 askeri şehit etmişlerdi.
Öyle bir yanlışlık ki; terörist zannediyorsun, köylü çıkıyor, onları öldürüyorsun... Bir başka olayda da; köylü zannettiğin insanlar terörist çıkıyor, bu defa onlar seni öldürüyor!.. Bu da demek oluyor ki; sağlam istihbarat alacak ve çok dikkatli olacaksın!.. Aksi halde; terörist zannederek sen köylüleri öldürürsün, köylü zannettiğin teröristler de seni öldürür!.. Ama, asıl ölen; operasyonlara güven olur!..
TSK, hem dikkatli olmalı, hem de özür dilemesini bilmelidir!..