Kime inandık kimi terk ettik
Tarih boyunca Müslüman toplulukların kardeşliğini ve beraberliğini bozan haberleri hep fasıklar yaymıştır.
Feraset sahibi olması gereken Müslümanlar da bu haberlere itibar ederek; birlik ve beraberliklerini bozmuşlardır.
Türkiye başta olmak üzere dünyadaki tüm Müslümanların çözemedikleri ortak dertleri, işte içimize atılan bu fitne tohumlarıdır.
Oysa Cenab-ı Hak, iman edenlere şöyle buyurmaktadır:
Ey iman edenler! Size bir fasık haber getirdiğinde, durup gerçeği araştırın. Yoksa istemeden insanların hukukuna tecavüz eder ve sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız. (49.6)
İşte bu emre inanan ve iman eden bir kısım iyilik taraftarları, iyiliklerin önünü kesmek isteyenlere inandılar.
Haliyle yüzyılın iyilik hareketi Deniz Fenerinin; ülkemizdeki ve dünyadaki muhtaçlara yapılacak yardımları engellediler.
¥
Kime inanıp kimi terk ediyoruz sorusunu sorma gereği bile duymadılar. Haberleri araştıran doğru gazete ve televizyonlara inanmakta tereddüt ettiler.
Evlerine sokmadıkları gazetelerin, izlemedikleri televizyonların haberlerine inandılar. İşin en acı kısmı da burasıydı. Müslümanlar Müslümanlara güvenmedi.
Bir kısım medya ve siyasetçilerin; yalan, iftira, kin ve haset üzerine yaydığı haberler kayda değer bulundu ve araştırma zahmetine katlanılmadı.
Peki inanıldı da ne oldu?
Hayırsever Müslümanların yardımlarıyla hayatlarını devam ettiren yüzbinlerce aç ve açıktaki çaresizlerden ancak birkaç binine yardım edilebildi.
Ülkemizde ve dünyanın çeşitli bölgelerinde Türkiyeli Müslümanlardan yardım bekleyen aileleler per ve perişan oldu, Müslüman kardeşliği ve dayanışma umutları söndü.
Eğitim, barınma, açlık, susuzluk ve hastalıktan yoksun kalan yüzbinlerce insan, eğitimsizliğe, açlığa, susuzluğa ve hastalığa mahkûm edildi.
¥
Deniz Feneri, her türlü fitne ve fesada karşı, aklını duygularının önüne koyan hayırseverlerin sayesinde yine yüzyılın iyilik hareketini sürdürdü.
Pek çok imkansızlığa rağmen, Elazığ depreminde ve Van Erciş depreminde bölgede ilk konuşlanan, ilk çadır kuran, ilk aş ve ekmek dağıtan yine Deniz Feneri oldu.
İşte son örnek:
Pakistanda 64 ailenin yaşadığı evler teslim edildi.
Suyun ve çamurun içinden çıkıp, sıcak yuvalarına kavuşan annelerin gözyaşları, babaların buruk bakışları, çocukların gözlerindeki umut görülmeye değerdi.
Deniz Fenerinin balık vermek yerine balık tutmayı öğreten halı dokuma tezgahları tıkır tıkır çalışmaktaydı.
Pakistanlı yetkililerin; Bu yerleşim bölgesinde 30 yıldan önce bir şey yapamayız dediği yerde Deniz Feneri bir yılda koca bir Türk Mahallesi kurmuştu ve açılışını yaptı.
Açılıştan sonra ziyarete uygun olan evlerde bir gözlem yapmak istedim. Tüm eşyaların listesi şöyleydi:
Bir hasır, bir yatak, biri küçük biri büyük eski iki tencere, beş kaşık, iki bardak, tabağa benzeyen üç kap.
Peki iki odalı ve bu eşyalardan mütevellit evde en az kaç kişi yaşıyor dersiniz. Söyleyeyim, 5 ila 10 kişi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.