Mutlu yıllar
Her kim yaptıysa yaptı, yeni yıla daha büyük umutlarla girmemiz engellendi. 35 canın bir askeri operasyonda üzerlerine yağan bombalarla hayatlarını kaybettiği bir ortamda girdik 2012ye...
Oysa insanlar her yeni yıla hayatlarının daha iyi, daha başarılı, daha müreffeh olacağı umuduyla girmek ister... Geride bıraktıkları yıl içerisinde yaşadıkları zorlukları hiç değilse bir günlüğüne hatırlamamayı yeğler...
Bombaları düşüren butonlara basanlar, onlara bu emri verenler, emrin verilmesine sebep olan istihbari bilgileri sunanlar, ikinci bir değerlendirmeye gerek görmeyenler... Yeni yıla kanlı görüntülerle girmemize yol açtılar.
Yeni yılın böyle girilen ilk gününde sizlere ne tavsiye edebilirim? Yalnızca şunu: Lütfen anlık görüntülere bağlanmayın...
Türkiye hayli zamandır dünya liglerinde ön saflara doğru ilerliyor. Pek çok alanda inanılması zor başarılar yakalandı. Bütün ülkeleri içine çeken ABDnin ve ABnin finans krizlerinde en az etkilenenlerin başında Türkiye geliyor. Dışarıdan bakanların gözünde yükselen bir yıldız ülkemiz ve daha da iyi bir duruma gelme potansiyeli hayli yüksek.
Yumuşak güç olması sayesinde yakaladı bunu ülkemiz; herhangi bir ülkeye tecavüz etmeden, silâh sıkmadan... Ekonomiyi ateşleyen demokratik reformlar, reformlara iştahı artıran da ekonomik refah; bu ikisi birbirini etkileyerek ülkenin önünü açıyor.
Peki ya sorunlar?
Sorunları hiç de az değil Türkiyenin: 75 milyona yaklaşan nüfusunu doyurmak, okutmak, istihdam oluşturmak, sağlığını korumak, iletişimini ve ulaşımını sağlamak gerekiyor. Çetin işler bunlar. Daha da çetini, bütün bunları özgürlüklerden fedakârlıkta bulunmadan başarmak...
Daha fazla özgürlük insanları talepte bulunmaya sevk ediyor. Kimlik sorunu ve onunla ilgili gelişen taleplere cevap vermek gerekiyor. Yakın zamana kadar Terör varken haklar mı konuşulurmuş! bağnazlığıyla yaklaşılıyordu konuya; şimdilerde güvenlik-özgürlük dengesinin terörü işlevsiz bıraktığı anlaşıldı.
En önemlisi devletin bunu anlamasıydı, devlet sonunda anladı; ancak şimdilerde en fazla anlaması gerekenlerin inatçı direnişi kırılamıyor. PKK ve onunla ilintili örgütler, kişiler, şiddetle ilişkilerini koparma zamanının geldiğini fark etmiyor, ayak sürüyorlar. Şiddetin dışlandığı, ellerin tetikten çekildiği, silâhların teslim edildiği bir zemini düşünemiyorlar bile...
Barış, huzur ve refahı geciktiren bu darboğaz işte. Terörün döktüğü kanlara ek olarak teröre karşı mücadelenin doğasında bulunan yanlışlık ve aşırılıklar da kanlı sonuçlar doğurabiliyor. Yanlışlık ve aşırılıklar olsun diye içten-dıştan devreye girmek üzere hazır bekleyen güçleri de unutmamak lâzım.
Ne olacak bu durumda peki? Kendimizi yılın bu ilk gününde karamsarlığın kollarına mı bırakacağız? Kesinlikle hayır. Bir yandan yanlışların hesabını görüp yenilerinin çıkması ihtimaline karşı her türlü tedbiri alacak, bir yandan da şiddeti gerekçesiz, anlamsız ve işlevsiz bırakacak yönde reformlara devam edeceğiz. Hâlâ şiddetten medet umanları hayal kırıklığına uğratmayı da ihmal etmeden...
Zaman zaman unutulduğu için hatırlatayım: Bu yıl yeni anayasa yılı aynı zamanda...
2012de (de) mutluluklar dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.