Bursada bir çoban hikayesi
Otobüsten indikten sonra yeni açılan Divan Oteline intikal ettik. Dışarıda kar içeride yemek eşliğinde sıcak bir fasıl vardı. Fasla girmeden evvel Mehmet Emin Ay Beyle yüz yüze geldik hoş beş ettik. Daha sonra takdim ederken Sami Özey Beyden öğrendim, meğerse Bursanın yeni müftüsü olmuş. Karşılaşma faslında bunu bilmediğim için tebrik edemedim kazasını satırlar üzerinden yapmış olalım. Aslında kulaklarımız onun nağmelerini aradı. Lakin müftülük makamı belki de o tür meşkler yapmasına engel olacak. Bundan dolayı sesiyle tilavet ve ziyafet vermek yerine sohbet etti. Likülli makamın makal dedikleri gibi her seviyeye göre bir üslup ve tarz vardır. Yani makamın gerektirdikleri de vardır.
Gerçi kendisine söz verildiğinde makamın insanı değiştirmemesi gerektiği tezi üzerine Hazreti Yusuf Aleyhisselam kaynaklı bir anekdot ve hikaye anlattı. Babası Yakup Aleyhisselamı otağında veya tahtında karşılamak yerine Cebrailin tavsiyesiyle babasını dışarıda istikbal ediyor ve kendi makamına oturtuyor. Bu hikaye bize yaşarken anne babamızın ve bütün sevdiklerimizin kıymetini bilmemiz gerektiğini öğütlüyor ve öğretiyor. Nitekim, Hazreti Peygambere cihada iştirake gelen bir genç şu buyruğa muhatap oluyor: Fecahid fihime. Yani anne ve babanda mücahade et. Yani onların kıymetini bilmen ve onlara hizmet etmen cihadın tâ kendisidir veya baplarından biridir demek istiyor. Zaten cihad netice itibarıyla insanlara hizmet etmek ve zulmü ve fitneyi ortadan kaldırmak değil midir?
Dolayısıyla cihad bir araçtır hizmet ise amaçtır. Hizmette ise aracı aşan ve doğrudan amaca ulaşan bir yol vardır. Siz cihadı afakta ararken hizmetle ayağınıza gelmiş bulursunuz.
¥
Devlet adamı dahi olsan annen ve babanın kıymetini bil ve hürmetinde kusur etme. Lakin bu amme hukuku üzerinden anana babana imtiyaz devşir anlamına gelmez. Başkalarının hukuku üzerinden anne babana hürmet ve hizmet edemezsin. Mehmet Emin Ay Bey, Van asıllı imiş ve ilahiyat eğitimi aldıktan ve birçok noktada hizmet ettikten sonra Bursa müftülüğüne atanmış. Hayırlı olsun diyoruz. Orada bize bir Hadimi hikayesi anlattı. Birgivinin Tarikat-ı Muhammediye kitabına şerh yazan bu meşhur zat hep hayalinde Hadimde bir medrese açmayı ve gencine ihtiyarına ders vermeyi düşlermiş. Bir gün üç kişi olarak Mağaradakilerin (üzerlerine kaya kapananlar) duası gibi dua etmişler.
Muhammed Hadimi Allahtan rüyasındaki medreseyi nasip etmesini ister.
Hadimin hakim bir düzlüğünde veya tümseğinde veya tepesinde bir medrese açmayı niyaz eder. Gruptaki ikinci zat olan kafileci de çoluk çocuğunun geçimine yetecek kadar bir servet diler. Ardından sıra çobana gelir ve her ikisine de bir mahviyet ve tefani dersi verir. Onunkisi sufilerin tabiriyle fena fillah mertebesidir ve hasbunallah ve nimel vekil anlamında bir dua mırıldanır ve Allahım bana verdiklerine şükür ve senin rızan benim azığımdır ve bana yeter der. Ve yularını Allahın iradesine ve rızasına teslim eder.
¥
Çobanın duası bir derstir. Alicenaplık ve istiğna dersidir. Kendisi için bir şey istememektedir. Hususi ve özel bir duası yoktur. Daha doğrusu özel bir talebi yoktur. Bu sahne Muhammed Hadiminin gözü önünden hiç gitmez ve her daim ah o çoban. Kazandı dermiş. Hadiminin çobanı Mevlananın anlattığı Hazreti Musanın çobanı gibidir. Çoban medrese kelamını bilmez, gönlünden estiği ve geldiği gibi dua eder. Hesapsız ve garazsızdır. Medrese kelamı girdiğinde diyalek başlar ve araya senlik benlik girer. Bursada benzer bir menkıbe de Emir Buhari ile Yıldırım Beyazıt arasında cereyan eder.
Yıldırım Beyazıt cami yapar yapmasına ama Emir Buhari de gönül şaraphane olduktan sonra kıymeti olmayacağını söyler.
Beden ruhun kışrıdır, kabuğudur ve cami de Allahın gerçek evinin dış duvarlarıdır. Cami buluşma yeridir yani cemül cem makamıdır. Müminin kalbiyle tenezzülat-ı ilahiyenin yani ilahi esintilerin buluşma ve kavuşma mahallidir. Bundan dolayı mümin ancak Allahın evlerinde huzur bulur. Kalbi de huzuru ancak onu anmakla tadar. Emir Buhari maada Bursa, rical-ı gayb (merdan-ı gayb) makamıdır. Hazreti Üftade, İsmail Hakkı Bursevi, Somuncu Baba olarak bilinen Hamid Hamidüddin (1331-1412) şehrin evliyaları arasındadır. Somuncu Baba Yıldırım Bayezid zamanında Kayseri, Bursa ve Aksarayda yaşamış bir mürebbidir.
Aşk ve ahlak kılavuzudur. Bursa, velileri gibi ulemasıyla da ünlüdür. Molla Fenari gibi ulemasıyla da tanınır. Nicelerini kanatları altında toplamış ve misafir etmiştir. Şeyh Şamil bunlar arasındadır ve 1855 depreminden sonra Hicaza gitmiştir. Elbette Bursanın mahfuziyeti Osman Gazi ve Orhan Gazinin dualarıyla kaimdir.
Dönmeden önce Osman ve Orhan Gazi türbelerini ziyaret ederken 20 yıldır görüşmediğimiz İsa Bey Medresesinin Kalkandelen Kız Şubesi Müdürü Prof. Bahri Aliu ile karşılaştık ve sağ olsun önce o beni tanıdı. Ve ayaküstü de olsa hasret giderdik ve Kenan Mazlami ve diğer Makedonya hocalarının huzurunda bir sohbet gerçekleştirdik. Gazilerin haziresi dostların buluşma meclisi oldu. Dostlar Meclisi ile gittik ve Osman ve Orhan Gazinin türbelerinde yeni bir dost meclisi kurduk.
Bursa Üsküple ve Şamla kardeş şehir. Kardeşlik köprüsü üzerinden kıtaları birbirine bağlamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.