İsrail nasıl durdurulur?-1
İnsanlık, tarih boyunca Siyonist Yahudi kafasından çok çekti. İnsanoğlu için en mükemmel örnekliği teşkil eden Peygamberlere bile öyle çok çektirdiler ki, böyle bir kafa yapısına hoş bakmak, açık kapı bırakmak mümkün değil. Hani, arasan da kabul edilebilir bir tarafını bulamıyorsun, öylesine lanet olasıca bir mantalite taşıyorlar. İnsana karşı kadir-kıymet bilmeyen, Allaha karşı sürekli isyan halinde, bütün insanlığı kendileri için hizmetkâr olarak telakki eden bu kafa, yeryüzünde fesadın ve kirli hayatın mümessilleri olmuşlar tarih sahnesine çıktıklarından bu yana. Bütün dünya onlara hizmet etmeli ya akıllarınca; bundan ötürü bütün dünyayı babalarının malı gibi kullanmak için ne gerekiyorsa yapmaktan geri durmuyorlar. Velev ki bu yaptıkları, insanlığa kan kustursa bile...
Evet, siyonist Yahudi kafası bütün insanlığın başına bela. Ancak bu kafa, bugünlerde özellikle Türkiyenin başına daha bir bela olmuş durumda. Dikkat edin, üretim ve tüketimin, ticaret ve iletişimin, savunma ve güvenliğin, gıda ve tarımın..., kısaca ülkenin varlığına dair kaynakları için lazım olan her ne varsa, bunların tümü bir yerde gidiyor, mutlaka bir Yahudi sermayesine bağlı, bağımlı veya bağlantılı hale geliyor. Uluslararası kuruluşların yönetimi ve ilkeleri; küresel sermaye, savunma sistem ve araçlarıyla iletişim ağları başta olmak üzere, siyonist Yahudi kafasının el atmadığı hiçbir alan yok.
Yani anlayacağınız, halihazırdaki vaziyet hiç de iyi değil. Bu vaziyette siyonist Yahudi mantalitesine göbekten bağımlı durumda olduğumuz gün gibi ortada. Her ne kadar zaman zaman vaziyeti idare kabilinden posta koyma girişimlerinde bulunuluyorsa da, bunların aslında bir mana ifade etmediğini, çünkü esaslı temellere, kalıcı proje ve stratejilere, etkin yaptırımlara ve kuşatıcı ilişkiler ağına dayalı olmadığını biliyoruz.
Posta koyuyoruz da ne oluyor? Hiçbir şey. Siyonist Yahudi kafası aslında Türkiyeyi tam bir ekonomik ve askeri abluka altına almış durumda. Yani, eğer çıkarları müsait olsa, şu durumda canımızı çok çok yakar ve eğer bir an evvel tedbir alınmazsa, açacağı hasarı onarmamız çok çok zor olur. Çünkü biz hiçbir şey yapmayıp habire konuşmakla, posta koymakla avunalım, Siyonist Yahudi kafasının devlet statüsünü kazanmış hali olan İsrail, sessiz sedasız ağlarını örüyor ve daha güçlü bir darbe indirmek için geleceğe yatırım yapmaya devam ediyor. İşte Akdenizde Rumlarla işbirliği halinde enerji kaynaklarına çökmesi, KKTCde toprak alımı ile yeni üsler oluşturmaya çalışması bunlardan en yeni iki hamle olarak kendini gösteriyor.
Eskiden beri devam eden hamlelerine yeni biçimler vermeyi de ihmal etmiyor. Siyonist Yahudi kafasının prestij üssü olan İsrail bir yana, asıl gücünü oluşturan ABD de buna hizmet için yeryüzünü dizayn ediyor. İsrail ile ABD el ele, siyonist Yahudi kafasının dünyaya vermek istediği biçimi örmeye devam ediyorlar.
Şimdi bu kapsamda, iki haberi dikkatlerinize sunmak istiyorum. Biri, Kudüs Ordusu eylem için Türkiyede başlığını taşıyor. Habere göre, Türkiyede Uğur Mumcu, Ahmet Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçokun öldürülmesi eylemlerini gerçekleştiren Kudüs Ordusu adlı örgütün yeniden canlandığı tespit edilmiş. Gerçi böyle bir örgüt gerçekten var mı yok mu, varsa elebaşıları ya da destekçileri kimler, bu belli değil, ama bunun önemi yok tabiî ki. Zaten bizim halkımız sorgulamaz, yemi atarsın, yutarlar. Yem atanların zihniyeti bu değil mi? Neyse, bu bir yana, kim tesbit etmiş bu örgütün harekete geçtiğini peki? Sıkı durun: ABD istihbaratı... Tam da İranla sorun yaşarken, kendi adına ve kendi çıkarına hizmet için Türkiyenin Suriyeye girmesini arzularken, İsrail ile Türkiyenin ilişkilerini mecburi bir yeniden güçlü birlikteliğe doğru yönlendirmeye çalışırken, ABD istihbaratı, böyle bir örgütün Tahran yönetiminin kontrolünde faaliyete geçtiğini ve ABD misyonuna karşı eylem yapmak amacıyla bir eylem grubunun Türkiyeye girdiğini tesbit ediyor. Zamanlamaya dikkat edin! Diyelim ki bu doğru? Bizim istihbarat ne yapıyormuş o sırada? Ya da nasıl oluyor da ABD istihbaratı bizim ülkemizde bu kadar etkinliğe sahip olabiliyor? Burayı geçiyoruz. Ancak, Türkiyenin bir yerlere doğru yönlendirilmeye çalışıldığından da eminiz.
Gelelim ikinci habere... Haberin başlığı şöyle: İsrail PKKya yardım ediyor! Habere göre, Türkiye semalarında dolaşan İsrail uçaklarının kirli planları ortaya çıkmış. Günaydın! Daha yeni mi uyandınız? O İsrail uçaklarının semalarımızda ne işi vardı peki? Kim ve niye izin verdi onlara? Bir ara sorgulamak kaydıyla burayı şimdilik geçiyoruz. Şimdi habere bakın: PKKnın Suriyeye yerleşme çabaları, İsrail ile bağlantılı PKKlılar ve Hatay semalarında görülen Heronlar, Türk istihbarat örgütlerini alarma geçirdi. İsrail gizli servisi ve PKK ilişkileri sıkı takibe alındı. Hatay ve Adanada görülen iki insansız hava aracı (İHA) ve PKKnın Suriyedeki etkinliğinin artmasını değerlendiren istihbarat kuruluşları, İsraile ait olan İHAların Türkiyenin Suriye sınırından elde ettiği anlık bilgileri terör örgütüne ilettiği şeklinde yorumladı.
Haberin yorumunu size bırakıyorum. Ancak bu iki haberle istenilen sonuç şu: Bir, Türkiye İran ve Suriyeye karşı askeri harekata yönlendiriliyor. İki, İsrail Türkiyeyi her alanda vurmaya ve kuşatmaya devam ediyor. Bu iki kanaat yerini bulduğunda, Türkiyeyi istedikleri kıvama getirip istedikleri istikamete yönlendirecekler.
Yani bütün yapılanlar, Türkiyeyi İsrailin insafına bırakmaya yönelik. Peki, Türkiye İsraili durdurmak için ne yapmalı? Bunu da gelecek yazıda ele alacağız inşaallah!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.