Önyargıları yıkmak mümkün 2
Önyargılar, çarpıtılmış düşüncelerden beslenir ve insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmamızı engeller. Fakat nedense önyargı deyince hemen olumsuz yakıştırmalar aklımıza gelir. Oysa önyargılar olumlu da olabilir olumsuz da... Ama bizler daha ziyade olumsuzluğa odaklanırız. Çünkü toplum olarak negatif gözlem yapmaya eğilimliyizdir. Yani karşımızdaki kişinin doksan dokuz tane olumlu yanı bir tane de olumsuz yanı vardır, biz mutlaka olumsuz tarafına odaklanırız. Bütün bunlar geçmiş yaşantılarımızın ve paradigmalarımızın sonucu ortaya çıkıyor. Yani önyargılarımız genellikle hatalı düşünce kalıplarımız ve bakış açımızla birlikte ortaya çıkıyor ve nesilden nesile aktarılıyor.
Mesela yüzü asık birini gördüğümüzde hiç tanımadığımız halde yargılar ve "sinirli biri" deriz. Ya da "filan memleketin insanları cimridir" der ve bu yöreye mensup bütün insanları aynı katagoride değerlendirir etiketleriz. "Şu köyün insanları temizlikten anlamaz, şu meslek grubunda şöyle sorunlar vardır "gibi temel yargılarla hareket eder ve hiç tanımadığımız insanlarla aramıza mesafe koyarız. Oysa bu insanlarla hiç konuşmamış, birbirimizi tanıyacak kadar bir arada dahi bulunmamışızdır.
Şunu baştan kabul edelim, eğer söylediğimiz doğru ise bu dedikodu olur, doğru değilse iftira olur... Her iki durumda da, ahlaki yapımızla örtüşmeyen bir durum sözkonusudur.
Ne yazık ki, geçmişte, inancına bağlı insanlarla ilgili önyargıların oluşmasında, küresel hesaplaşmaların maşası olarak kullanılan medyanın büyük etkisi olmuştur. Kurgulanan seneryolarla, ahlaki zaafları olan bir imam ya da başörtülü bir bayanı ekrana çıkarıp, Müslümanlarla ilgili karanlık propagandalar ve önyargılar oluşturulmuştur.
Amerikarda yaşayan bir arkadaşım, on iki eylül saldırısından sonra oradaki, Müslümanlara karşı sorgusuz sualsiz bir önyargının oluştuğunu ve bunun insan ilişkilerini etkilediğini ifade etmişti. Yani önyargılar sadece aynı coğrafyada yaşayan insanları birbirinden uzaklaştırmıyor aynı zamanda uluslararası alanda da husumete neden oluyor. Ayrıca ırk taassubunda, mezhep çatışmalarında kan davalarında, aşiretler arasında çıkan sorunlarda da bu gerçeğin yattığını görüyoruz.
En masum şekliyle, bazı anne babalar "senin kafan basmaz, zaten sen hep böyle yaparsın" gibi yargılarla çocukların cesaretini kırarlar. Bu da çocuğun güven duygusunu kökten zedeler. Zararı nereye ya da kime dokunursa dokunsun, önyargılar düşünme, aklımızı kullanma ve doğruyu yanlıştan ayrıma gücümüzün önüne set çekiyor. Bu bir gerçek!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.