Dünyanın en büyük tüccarı sizsiniz
Eğer iş adamı iseniz, “Dünyanın en zengin on adamı” diye dünya gazetelerinden ilan edilenlerden daha büyük iş adamı olduğunuzu biliniz.
“Milyarlarca doları var” denilen bu adamın bütün dolarları on tane kavak ağacından meydana gelir. Para ağaçtan yapılır. Sizler milyarlarca parayı terazinin bir kefesine koysalar, öbür kefesine de sevgili hanımınızın gönül telinin birini koysalar, sevgilinizin gönül telini üç kavak ağacından yapılan milyarlarca dolara tercih edecek gönül zenginliğine sahipsiniz.
İster memur olun, ister işçi olun, ister işsiz olun, ister işveren olun, eğer iman ediyorsanız, siz daha büyük iş adamısınız.
Sizin ticari bağlantı yaptığınız, İmansızların ticari bağlantı yaptığı kişilerden daha büyüktür. Bütün dünyadaki tüccarı ve sanayiciyi yaratanla siz ticaret yapıyorsunuz.
Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerimi’nde “Allah, cennet karşılığında mü’minlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. … O halde onunla yaptığınız bu alışverişte sevinin. İşte büyük başarı budur.” (Tevbe 111)
Asgari ücretle çalışan değerli bir insan, bana geçen gün anlattı: “Babamla anneme bazı yiyecek maddeleri gönderiyorum. Annem onlardan birazını aldıktan sonra çoğunu komşu fakirlere dağıtırmış. Komşu kadının biri sebebini sorduğunda “Yediğim beni tuvalete götürür. Verdiğim ise inşallah beni cennete götürür” dermiş.
Yeminle söylüyorum ki, bu ninenin sahip olduğu İslâmi anlayış, Bush’un bütün bir Amerika tarihinde bulamayacağı bir anlayıştır.
Dünyadaki zenginler kulübünün üyelerinin kazancı kabire kadar fayda verir. Sizin kazançlarınız iki dünyada da fayda verir.
Hatta yalnız dünyayı görenler dünyada kazandıklarından dünyada da yararlanamazlar.
Birinde kalp hastalığı var. Doktoru diyor ki “Kadınla yatma. Heyecan kalbini durdurur. Yağlı yeme kolesterolün yükselir.” Buzdolabını üretene “Soğuk su içme sana zararlıdır”.
Buyurun her şey var ama bütün delikler kapalı.
Batı kültürü aldıklarından, ahiret inancı da olmadığından “Afiyet olsun yarim, sen yedikçe ben doydum” deyip dağıtamıyorlar da.
Geçenlerde İtalya’da ölen sanatçı Leyla Gencer’in zor günlerinde yardım elini uzatanın alnı secdeli bir Müslüman olduğunu öğrendiklerinde onun cenazesinde göstermelik gözyaşı döken bazı ateist zenginlerimizin yüzü kızardı mı bilemem.
Kızardıysa hayra alamettir. Dirilik alameti var demektir.
Alaylı bir dille Allah’a “Ne vereceksen dünyada ver” diyen materyalistler gibi olmaktan Allah’a sığınalım ve “Rabbimiz bize dünyada iyilik ver Ahirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru” diyelim.(Bakara 201)
Biz, ticaretimizi, siyasetimizi, sosyal ilişkilerimizi, her türlü davranışlarımızı Rabbimizin koyduğu kurallara uygun yapacağız. Kişinin tatlı diline ve riya kokulu ibadetine bakarak Allah’ın kuralları çiğnemeyeceğiz.
Ve Efendimiz bizi uyarır; “Sakın kişinin namazı ve orucu sizi aldatmasın. Dileyen namaz kılsın, dileyen oruç tutsun. Emaneti olmayanın dini olmaz” (Musannef, Abdurrezzak bab ül emanet 11/157 hadis 20192)
Günümüzde dinine bağlı Müslümanların sıkıntısı onların imanlı olduklarının ölçüsüdür.
Haram yiyemezler. Yalan söyleyemezler.
çocuklar köprü altlarında can verirken kefeni karaborsada satamazlar.
Tüyü bitmedik yetimin hakkı olan hazineyi hortumlayamazlar.
Düşük faizli krediler alıp, yüzde kat kat faizle yine aynı makama borç vererek hortumun üstünü kanun kalıbıyla örtemezler.
Şarap, rakı dahil uyuşturucu ticareti, kadın ticareti, organ ticareti, haysiyet ticaret, yüzsuyu ticareti yapamazlar.
Bütün bunları yapamadıkları için maddi sıkıntılara girerler. Ayrıca bunları yapamadıkları için alınlarına bir de “Gerici” damgası vurulur.
Damgayı gören bir kısım insanlar, uzaktan gül görmüş sinek gibi ondan uzak durmaya çalışırlar.
Zillet içinde kokuşmuş bir hayatı devam ettirenler ona zahmet verebilirler.
İşte bu tür eziyetlere, belâlara sabredebilenler, sarsılsalar bile yoldan yürümeye devam edenler, geri adım atmayanlar, bu dünyada izzetlerini korudukları için ahirette Cenneti hak ederler. Zahmetli yolda yürümeye devam.
Yolun sonunda Leylasını hayal eden Mecnunun ayağına diken batsa o, Leyla hayaliyle zevk alemine daldığından dikenin acısını hissetmez.
Alırken tam alan, verirken eksik tartanların vay haline diyor Rabbimiz. (Mutaffifin 1-3)
Mal alıp verirken de, söz alıp verirken de, bütün hakların alışverişinde alırken verici gibi davranalım. Verirken alıcı gibi davranalım.
Bir malı satarken, o malı en sevdiğinize veriyormuş gibi hissedelim ve ona göre seçelim. Bir söz söylerken en sevdiğiniz kişiye söylüyormuş gibi hissedelim ve kelimeleri ona göre seçelim.
Rabbimiz, faizin haram olduğunu bildirmeden önce helal yolla kazanma yolunu göstermiş ardından faizin haramlığını bildirmiş: “Allah, alış-verişi helal kıldı, faizi haram kıldı” buyurmuş. (Bakara 275)
Zararlı şeyi anlatmadan önce faydalı olan gösterilir, cehenneme gidenlere cennet yolu gösterilirse faydalı olunur.
Para peşin mal veresiye veya mal peşin para veresiye alışverişlerini teşvik etmiş.
Faizsiz borç vermelerin sevabının büyüklüğünü bildirmiş. üretim ve ticareti teşvik etmiş. (Müzzemmil 20, Bakara 245, Maide 12)
Sattığınız malları, annenize veya babanıza satıyormuş gibi satınız. ürettiğiniz eşyayı nişanlınıza hazırlıyormuş gibi özen gösteriniz.