Mehtap Yılmaz

Mehtap Yılmaz

Önce adam olacaksın, sonra siyasetçi!

Önce adam olacaksın, sonra siyasetçi!

Önce adam olacaksın, sonra siyasetçi! Ki öfke değil saygı uyandırasın! Zorla değil, gönül bağı kursun vatandaşlar sayende siyasetle! Asık suratla, yüz çevirerek değil, saygıyla sevgiyle ansınlar adını!

Ama bizde böyle mi ki? Önce içinizdeki gönül bağını tahriş ediyor, sonra kopartıyorlar! Üstenci davranıyorlar. Ne siz, ne de toplumsal tespitleriniz anlamlı onlar için! Halkınız uçuruma sürüklenirken, onlar adaylık yarışında birbirlerini çiğniyorlar!

Tercih meselesi! Mecliste, kendilerine bir tür arşı ala tesis eden bu tür siyasetçileri hiç mi hiç sevmiyorum! Oy versem de, hiçbir parti teşkilatının homojen olmadığını biliyorum. Halktan oy alarak geldikleri yerde, halkla arasına buz kesen bir hiyerarşik duvar ören siyasilere bu açıdan asabım bozuluyor! Halkın sorunlarını, merkez siyasetin uzağına mahkûm eden makam sahiplerini gördükçe isyan ediyorum! En az kendileri kadar mütekebbir şu özel kalem budalalarının kaprisleri de cabası! Tüm bunlardan, bu düzenden irrite oluyor, tahammül edemiyorum!

Bu yüzden, kimse alınmasın! Böyle travmatik makam sahiplerinden şeytandan kaçar gibi kaçıyorum işte! Hatta bende fobi gelişti desem bile yeri! O kadar ki, karakteri iltihaplanmış bu egoistlerle karşılaşmaktan “Eûzu besmele” çeker gibi her fırsatta Allah’a sığınıyor, icraatlarını takip etsem de, mesafeli duruyorum.

Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleye üfleye yermiş ya hani... Bu cerahatli ilişkiler ağından bir iki kez enfeksiyon kaptığımdan olsa gerek, artık siyasetçilerden uzak durma ihtiyacı hissediyorum. Bu iyilere haksızlık oluyor belki ama ne yapayım, elimde değil! Sanki selam etsem, sinirlerimin üzerinde yine horon tepecekler gibi geliyor! Süreği olarak da şu, “summun, bukmun, umyun” zümresinden diye profile ettiğim tiplerden birilerinin ortamlarda nüksetme ihtimaline karşın siyasi camiadan köşe bucak kaçıyorum!

Tüm bu duygu ve düşüncelerimi paylaştıktan sonra, TBMM’de gidişatın hiç de iç açıcı olmadığını, muhtelif partilerde yaşam alanı bulan birtakım halktan kopuk siyasilerin, sayın Veysel Eroğlu’ndan halkla ilişkiler dersi almalarını önemle tavsiye ediyorum.

Düşünüyorum da, bizim birtakım hemşehri siyasiler, halkı taca atma konusunda ustalaşacaklarına, keşke Eroğlu gibi biraz olsun iş başarma konusunda da kafalarını çalıştırsalardı! Belki o zaman Kürt sorunu denilen kanserojen meselemiz de çoktan hallolacaktı.

Ama yıllar boyu bazı G.Doğu’lu siyasiler halktan kopuk, feodal bir anlayışla siyaset yapmayı tercih ettiler. Toplumla aralarına mesafe koydular. Ne dinlediler ne de anlamayı denediler. Önceki gazetemde biz günlerce sürmanşetten “Diyarbakır’dan Tayvan manzaraları” diye sosyolojik sarsıntının fotoğrafını çekerken, kulaklarını tıkadılar. “İntiharlar”dan söz ettik. İzlenimlerimiz, parti gençlik kollarının verileriyle birebir örtüştüğü halde! Kale almadılar. Genç kızlar ölüyordu, delikanlılar, kadınlar...

Seyrettiler. Sustular! Milletvekili adayı olmak için yenişmekten halkı görmeye, anlamaya, dinlemeye zaman bulamadılar! Sosyal sorunlar derinleştikçe, onlar Ankara’da merkez siyasetle olan bağlarına tutunarak vekil kaldılar!

Ama her şeye rağmen ümitsiz olmamak gerek demek ki! Belki de bu bir işaret fişeği! Yaşadığım bu son gelişmeyle, siyasetin farklı bir yüzü daha olduğunun farkına varmak gerçekten sevindirici. 18 Ocak’ta, sosyal medyada “görüşlerinizi bekliyorum” diyen sayın Veysel Eroğlu’na, “Ben Erguvan projesi öneriyorum! İstanbul’a daha çok Erguvan!” dedim. Anında, “Çok güzel bir fikir... Zaten İstanbul erguvan şehri... Bugün talimat vereceğim!” şeklinde yanıt geldi. Tabii ki bu konuda önyargıları olan biri olarak “Hadi canım! Bekle...” dedim kendi kendime! Veysel Bey, sanki içimi okumuş gibi “İstanbul’a Erguvan seferberliği için Orman Genel müdürüne talimat verdim. Güzel fikriniz için teşekkür ederim” diye yazdı ertesi gün yeniden!

Bu kadar çabuk yanıt almaya alışık değiliz ya siyasette! Şaşırdım elbette! “Sizi örnek almalılar!” dedim, “TBMM’de halktan kopuk yaşayan şu üstenci adamlar!”

İşte mutlu son! İstanbul’a daha çok Erguvan geliyor! Gerçekten benim için sonsuz bir mutluluk bu! Doğa ve İstanbul adına teşekkürler sayın Orman Bakanı Veysel Eroğlu!




Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehtap Yılmaz Arşivi