Ahmet Avni Paşa yaşadı mı?
Tabiî, bu ismi bilmenizi, bu tarihi şahsiyeti tanımanızı beklemiyorum. Çünkü onu bilmesi ve tanıması gerekenler de tanımıyor. Tanımak istemiyorlar da diyebilirim.
Neden tanımıyor ve tanımak istemiyorlar? İşlerine gelmiyor! Daha hafifi: Kafa konforlarını sarsmak istemiyorlar!
İnkılap tarihi ulemasının işi kolay: Açarsın Nutuku, verirsin dersini!
Hangi Nutuku? Malûm Büyük Nutukun envai çeşit baskısı var. İlk baskısı eski harfli. Ondan umut yok! İnkılap tarihi uleması, Nutuku asli harfleriyle okuyamaz...
E o zaman ikinci baskısı, 1938de yapılmış. Bu Latin harfli. Bunu malûm zevat okuyabilir ve fakat anlayamaz!
Gelsin sadeleştirilmiş veya arılaştırılmış baskılar! Tavşanın suyunun suyu! İşte Türkiyede inkılap tarihiçiliğinin özeti...
Ahmet Avni Paşa Nutukda var mı? Ne gezer!
İnkılap tarihinin tarih-i mukaddesinde (hadi anlasınlar diye anladıkları dilden söyleyelim: Kutsal kitabında), yer almayan bir isim var olabilir mi?
Asla ve kata!
O zaman şu günlerde hatıratı yayınlanan Ahmet Avni Paşa mutlaka muhayyel bir adamdır! Bir inkılap tarihçisi böyle düşünmelidir. Düşünmediği andan itibaren, inkılap tarihçisi sıfatı düşer, tarih ilmine adımını atar.
Ne diyor Paşamız? 1919 senesi Mayısının 19unucu günü Samsuna çıktım.
Durup dururken mi? Kendiliğinden mi? Şahsî iradenle mi?
İfadeden başka bir şey çıkaramazsınız. Çünkü sonraki cümle Vaziyet ve manzara-i umumiyedir. (Bunu arılaştırmacılar durum ve genel görünüş olarak çeviriyorlardır her halde, nasıl bir ifade fukaralığıdır bu?)
Takip eden ikinci cümleden itibaren, Paşa hainlerden, âcizlerden, alçaklardan bahseder.
Ağır bir dille Sultan Vahidetdini ve Damat Feridi itham eder.
Peki Paşam, Samsuna nasıl geldin? Kimler senin yolunu açtı? Kimler devletin geleceği için senin kararnameni hazırladı ve imzaladı?
Kimlerle oturdun kalktın, yedin içtin ve vedalaştın? Sonra da Samsuna çıktığın günün ertesi günü, kimlere şifreli telgraf çekip arz-ı hürmet, arz-ı ubudiyette bulundun?
Bu soruların cevabı ne Nutukta vardır, ne söylevlerde veya hatıratta.
Tamam! Mustafa Kemal Paşa İstanbuldan ayrılmadan Sultan Vahidetdin tarafından kabul edildi ve emanet kendisine tevdi edilirken, Padişah onun vatanı kurtararak tarihe geçeceğini söyledi, bunda şüphe yok.
Tek Vahidetdin mi Paşayı bu duygularla uğurladı?
Yani Damat Ferit Paşa o kararnameyi hazırlayan hükmetin başı değil miydi? Paşa onunla da düşüp kalkmadı mı? Hatta evinde yemekli ağırlamadı mı? Ferit Paşa, her mevzuda kandisine ulaşılmasını, isteklerinin hemen yerine getirileceğini söylemedi mi?
Ya o Bandırma vapuru efsanesi? Hani o kırık dökük, pusulasız olduğu iddia edilen gemi Paşa ve elli kişilik maiyetini nasıl alıp yola çıktı?
Bahriye Nazırının bu işte hiç rolü yok mu?
1919 Mayısında Bahriye Nazırı kim? Ahmet Avni Paşa!
Ne yapalım yani cebin, yani alçak Osmanlı kabinesinde bakan oldu diye Avni Paşayı?
Anadoluya geçmek ve orada teşkilatlanmak düşüncesinde olan Mustafa Kemal Paşaya... bu düşüncelerini gerçekleştirmek için en büyük destek Bahriye Nazırı Ahmet Avni Paşa ile Ali Fuat Paşanın ağabeyinin kayınpederi olan Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Beyden geldi... (Bakınız: İsmail Hacıfettahoğlu; Lazistan ve havalisi komutanı Ahmet Avni Paşa serander.net)
Avni Paşa, dönemin Harbiye Nazırı Şakir Paşanın damadıdır. Mustafa Kemal Paşayı dahiliye nazırı Mehmet Ali Beyle bir araya getiren Avni Paşadır. Padişahla temas kurmasını da o sağlar. Mustafa Kemal Paşa ile beraberindekilerin bineceği vapuru hazırlatan bizzat Avni Paşadan başkası değildir...
Sen çok yaşa Mustafa Kemal Paşa! Ahmet Avni Paşa zaten bu yaptıklarıyla 150likler listesine girmeyi hak etmişti!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.