Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Baykal, Sav, Öymen istifa etmeli

Baykal, Sav, Öymen istifa etmeli

Baykal'a samimi bir tavsiyem. Derhal istifa et. Yanına Sav, öymen ve o kafadaki adamlarını da al git! Unutma ki; bundan sonra gelecek günler, geçen günleri aratacak sizin için.
Darbeciler de gelse değişen bir şey olmayacak.
çünkü CHP'nin miadı doldu.
çünkü söyleyecek bir sözünüz yok.
çünkü bu öfkeyle siyaset yapılamaz, ancak kriz çıkartılır.
çünkü Türkiye'nin bugün en önemli temel sorunu CHP'nin varlığıdır.
çünkü geçmişinle yüzleşip, hesaplaşamıyor, dünkü yanlışları kutsayarak yol almaya çalışıyorsunuz..
İslâm'a ve Müslümanlara karşı tavrınız belli. Sav’ı bile başınızdan savamadınız gitti.
Osman Paksüt gibi, Ali çetinkaya'nın torunu ile eski tek parti günlerinin hayali ile yaşıyorsunuz..
Sizi darbe bile kurtaramaz.
Keskin sirke küpüne zarar verir misali, bu muhalefet biçiminiz sizi bitirecek.
Merak ediyorum daha fazla ne söyleyeceksiniz? Daha yüksek çıkaracak bir sesiniz kaldı mı?
Bittiniz!
Konuştukça da batıyorsunuz..
İşte en son çözümünüz: AB'den ve İKO'dan çıkalım..
İmza Genel Başkan Yardımcınız Onur öymen.
Hukuk devleti, İnsan Hakları, Demokrasi taleplerine karşı başka bir tercihiniz var mı?
özgürlükler dincilerin işine yarıyor; değil mi?
İslâm Konferansı'ndan da çıkalım. çünkü: “AB, NATO ve İslâm Konferansı gibi projeler gerçekçi değil. Tek çıkış yolu AB’den vazgeçmek. Atatürkçülüğe dönmek gerek..”
Peki nedir o Atatürkçülük dediğiniz şey, bir kısım CHP'lilerin sandıkları gibi, 1. Dünya Savaşı sonrası yıllarda, Hitler Almanyası, Musolini İtalyası, Stalin Rusyası, Fransız Cumhuriyetçileri'nin moda kavramlarını intihal ederek üretilen siyasi sloganlar mı?..
çözümü malûm yargı ve askeri darbede arayan CHP Genel Başkanı Baykal'la görüşmesini Vatan'da anlatan Can Ataklı yazıyor. “Bizimle ilgili medya çok ilgisiz, bunu uğradığı baskıya bağlıyorum. Günümüzde medyada yer alamayan siyasi hareketin kendini ifade etmesi artık çok zor.”
Hani biraz daha bağır, hakaret et, sesini yükselt diyeceğim ama buraya kadar; değil mi? ötesi yok. Birileri Baykal’a “Haddinden fazla şiddet, gayedeki hikmeti yok eder” demeli..
Güldüm, Baykal 1 Mart tezkeresinin engellenmesini kendi eseri gibi göstermiş. Hayret!
Ataklı “Dışarıdan bakıldığında CHP kapalı kutu gibi duruyor. Partinin yeni yüzlere ihtiyacı var, sanki kapılar biraz aralanmalı, eski-yeni ayrımı yapmadan herkesi kucaklayacak bir formül bulunmalı” diyor. O aileden biri.
Deniz Baykal da bu fikirlere karşı “kapılarını her zaman açtıklarını” belirtmiş. Ataklı giderek yükselen ‘Baykal gitsin’ taleplerini sormuş, Baykal “Bunlar gereksiz tartışmalar” demiş. Ne diyecek ki?!
Anlamak istemiyor aslında CHP'nin asıl sorununun kendisi ve arkadaşlarının zihniyeti ve üslûbu olduğunu.. CHP bir gün yok olacaksa, bunu isteyen herkesin Baykal'a ve arkadaşlarına karşı, tepkilerini dillendirmeleri ve öte yandan da sabırlı olmaları gerek..
Ataklı'nın son tesbiti şu: “Arkamda dev bir holdingin merkezini andıran soğuk bir yapı duruyordu. Baykal’ın bu soğuk binada tek başına olduğu hissine kapıldım. Kapısından tek tük insanların girdiği, çevresinde hiçbir hareket olmayan devâsa bir bina. Doğrusu bu mu acaba?”
Baykal'ın ve arkadaşlarının görmediği gerçeği herkes görüyor.. Kendi varlıklarını ve siyasi ihtiraslarını rejim sorunu haline getiren dar bir kadro..
CHP kimin umudu? Hiç kimsenin! öfkesini AK Parti'den çıkartmak isteyen % 10'luk bir gayrimemnunlardan oluşan kitle ile CHP geleneğinden gelip, CHP ile kendini özdeşleştiren bir avuç ihtiyar!
CHP'nin içine düştüğü bu yalnızlıkla Media'nın ya da iktidarın ne ilgisi var..
Sadece Genel Merkezleri değil, birçok il ve ilçe binasının kapısını açan yok..
CHP hızla tükeniyor..
Tükendikçe hırçınlaşıyor.
Hırçınlaştıkça daha çok hata yapıyor.
Onlar için tek çare darbe!
Artık uluslararası forumlarda, raporlarda Türkiye'de uygulanmaya çalışılan CHP tipi Kemalizm ve tek parti uygulamalarının gölgesinde hukuki değerlerden uzaklaşmış nev-i şahsına münhasır bir laiklik anlayışından kurtulunması gerektiği yönünde talep ve tavsiyeler yükselirken, hatta Kemalizm'in, çağın ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden tanımlanması ve yorumlanması gerektiği savunulurken, CHP'liler bir tabuya sarılır gibi, 19. yy. sonrası, 1. Dünya Savaşı yıllarında ortaya çıkan ve bugün çoğu artık hayatta olmayan, mahkûm edilerek dışlanmış zihniyetlerin gölgesinde oluşan iktisadi ve siyasi modelleri kutsama çabasını canlı tutmaya çalışıyorlar.
Tek parti olmadan CHP iktidar olamaz.
CHP'nin var olması için tek adam gerekli. Adayların tek elden belirlenmesi, açık oy-gizli tasnife geçilmesi, Kuvvetler Birliği olması, Takrir-i Sükûn yasası çıkartılması, Devrim Mahkemeleri'nin ya da eski tabirle İstiklal Mahkemeleri'nin yeniden kurulması, rejimi ilgilendiren davalarda savcı ve avukat olmaksızın ve temyize gerek kalmaksızın yargılama yapılması esasına geri dönülmesi gerek..
Bana göre CHP var olmayı hakketmeyen, Evrensel Hukuk ilkeleri dışında, Uluslararası sözleşmelerin koruduğu değerler dışında, Türk Anayasası ve Siyasi Partiler Kanunu içinde bile istisna teşkil eden garabet bir yapıdır..
Şahin Alpay yazıyordu geçen gün: “Türkiye'de demokrasinin yerleşebilmesi için kökten laiklerin de Kemalizm'i Atatürk'ün çağdaş uygarlığı hedef gösteren mirasına ve çağdaş Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre yeniden yorumlamaları, böylelikle demokrasiyle uzlaşıp halkla aralarındaki duvarları yıkmaları şart.” Artık birçok Kemalist'in bile geldiği nokta bu. Bunu bir de CHP'liler anlasa!
Selam ve dua ile...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi