Yunanistan 183 yıl sonra bağımsızlığını kaybediyor mu?
Vergi ve harcamalarını kontrol etmesi için, Almanların önerdiği "yabancı bütçe komiseri" atama isteğini Yunanistan reddetti. Hükümet Sözcüsü Pandelis Kapsis BBC'ye açıklamasında, bütçeyi Yunan Hükümeti'nin yöneteceğini, yetkiyi devretmeyeceklerini söyledi.
Peki ne olacak Yunanistan'ın hali? Yunan devletinin 350 milyar euro borcu var. Borcun büyük kısmı yabancılara. Zaten bu nedenle de Almanya Başbakanı Merkel, Yunan maliyesinin Avrupalı bir bütçe komiserince yönetilmesini istiyor. Çünkü ülkenin bu gidişle kendi maliyesini yönetemeyeceği kaygısı var. Öyle ki, Avrupa ve IMF'nin toplam 209 milyar euroluk yardımına rağmen Yunanistan'ın borç sorunu çözülemeyebilir.
Gelelim bütçe hakkı ve bağımsızlık arasındaki ilişkiye... Bütçe hakkı, kimden, ne kadar vergi alınacağı ve nerelere harcanacağıdır. Bu hak yitirildiğinde, o toplumda demokrasi çıkmaza girer.
Yunanlara önerildiği gibi bütçe hakkının yabancı bir komiserin eline geçmesi, ülkenin demokrasisiyle birlikte egemenlik hakkını da devrettiği anlamına gelir ki, bu da bağımsızlığı adeta ortadan kaldırır.
Yunanistan bağımsızlığını, Osmanlı'nın Rusya ile imzaladığı 1829 Edirne Anlaşması'yla kazanmıştı. O günden bu güne, 1843, 1860, 1893, 1932 ve 2010'da olmak üzere ülke beş kez borçlarını ödeyemez duruma düştü. Dördünde borçlar, komiser atanmadan yeniden yapılandırıldı. Ama son krizde işler komiser atanmasına kadar vardı.
Avrupalı liderler bakalım bugün Brüksel'deki toplantıda bu reddi nasıl karşılayacak? Zira Yunanistan'ın 20 Mart'ta 14.5 milyar euro borç taksiti var ve özel alacaklılarla, borçların yeniden yapılandırılması görüşülüyor. Yeniden yapılandırmanın en geç çarşambaya dek bitmesi gerekiyor.
Avrupa'nın Yunanistan'la borçlarını tahsil sorunu giderek tırmanıyor. Yunanların bütçe ve milli gelir rakamlarını çarpıtıp Avrupa'yı yanıltması, işleri ülkenin bağımsızlığını kaybetmesine kadar getirdi işte.
***
Not: "Türkiye'ye ekonomik saldırı niye Londra'dan geliyor?" başlıklı yazıma, İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosu Jessica Hand gazeteye bir açıklama göndermiş. Hand "İfade özgürlüğü İngiltere'nin gururla savunup yerine getirdiği bir şeydir. Bu, tüm basının geniş bir çeşitliliğe sahip fikirlerini güvenle ifade edebilmesi anlamına gelmektedir. Bu çeşitlilik, sağlıklı tartışmaları teşvik eder ve okuyucuların geniş spektruma yayılmış fikirlerin dengeli değerlendirmesini yaptıktan sonra karar vermesini sağlar. Biz İngiltere dışındaki okuyucularımızın da aynısını yapmasını istiyoruz" diyor.
Zaten benim de yazım, aynen Başkonsolos'un dediği gibi "ifade özgürlüğü ve ifade çeşitliliğini okuyucuların hizmetine sunmak ve onların geniş bir spektruma yayılmış fikirlerin dengeli bir değerlendirmesini yaptıktan sonra karar vermesini sağlamak" anlamına geliyor. Ben de Türkiye'deki ifade özgürlüğüne dayanarak, "Londra adeta mali dolandırıcılıkların merkezi haline geldi. İngilizler, AB'nin mali düzenlemelerinden de bu nedenle sürekli kaçıyor. AIG, MF Global, Lehman Brothers ve Bernie Madoff gibi batanlar tüm operasyonlarını hep Londra'dan yaptı. İşte benzeri dolandırıcılar yine Londra üzerinden ülkelere operasyon düzenliyor. Ülke ekonomileri hakkında manipülatif yazılar yazdırabiliyorlar" diye yazmıştım.
Umarım bu değerlendirmelerim, okuyuculara, Londra'da yapılan dolandırıcılıklar hakkında karar vermeleri için yardımcı olmuştur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.