Kötü Düzen Mutlaka Değişmelidir
Devlet hepimizindir. Devlet fırtınalı denizde, üzerinde yolculuk ettiğimiz gemi gibidir. Yahut gökte hızla yol alan ve içinde bulunduğumuz bir uçak... Gemi batarsa, uçak düşerse hepimiz mahv oluruz.
Devlet başka sistem, düzen, resmî ideoloji diktatörlüğü, azınlık hakimiyeti, resmî ideoloji başkadır.
Devletimize en büyük zararı bozuk sistem, çarpık düzen, kötü resmî ideoloji, azınlık sistemi vermektedir.
Devleti yıkmadan, devleti darbelemeden en kısa zamanda ve meşru bir şekilde kötü, bozuk, çağı geçmiş sistemi, düzeni, resmî ideolojiyi değiştirmek niyet, irade ve azmine sahip olmalıyız.
Onların yerine bizim kültürümüze uygun insan haklarını, millî kimlik ve kültürü, sosyal yapımıza uyan âdil ve millî hukuk sistemini getirmeliyiz.
Kötü sistem Türkiye'nin toplumsal ahlakını, iç barışı, millî mutabakatı erozyona uğratmış ve bugünkü vahim ve derin krizlere sebebiyet vermiştir.
Resmî ideoloji diktatörlüğü, hakimiyeti, terörü, baskısı devam ederse ülkemiz parçalanır, devletimiz sarsılır.
Bugün dünyanın hiçbir hür, demokrat, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, insan haklarına bağlı ve saygılı, çoğulcu medenî ülkesinde resmî ideoloji heyulası ve mitolojisi yoktur.
Resmî ideoloji ayak bağı olduğu için Türkiye geri kalmış ve Ortadoğu'nun Japonya'sı olamamıştır.
Resmî ideoloji hukuk sistemimizi berhava etmiştir.
Millî eğitimimizi iflas ettirmiştir.
Kültürümüzü baltalamıştır.
Tarihimizi tahrif etmiştir.
Bir kültür zenginliği oluşturması gereken çeşitlilikleri ve farklılıkları birbirine düşman etmiştir.
Resmî ideoloji, halkımızın en tabiî hakkı olan din, vicdan, inanç, inandığı gibi yaşamak, çocuklarına kendi dinine uygun bir eğitim vermek hürriyetini zorbaca sınırlamıştır.
Resmî ideoloji yüzünden, Türkiye halkı atalarının mezar taşlarını okuyamayacak kadar kara cahil kalmıştır.
Resmî ideoloji yüzünden dindar hukukçu hanımlar, dindar öğretmen hanımlar, dindar memureler başörtüsü ile mesleklerini icra edemiyor.
Resmî ideoloji yüzünden ülkemiz, halkımız, devletimiz son 50 küsur yıl içinde dört darbe-i hükümet depremine maruz kalmış ve çok acılar çekmiştir.
Cumhuriyetimiz ancak faziletle, adaletle, güvenlikle, ilimle, irfanla, millî kültürle, millî sanatla yaşar, ayakta, kalır ve yükselir.
Devletimizi, Cumhuriyetimizi resmî ideoloji, derin devlet heyulasından, karabasanından, teröründen kurtarmak bütün vatanseverlerin vazifesidir.
Resmî ideolojinin militan, holigan ve fanatiklerinden yakamızı kurtaramazsak daha çok çekeceğimiz vardır.
Türkiye'nin coğrafî bütünlüğünü, Türkiye devletini, Türkiye halkını, millî kimlik ve kültürümüzü kurtarmak, bu topraklar üzerinde adalet şemsiyesi altında güvenli, hür ve haysiyetli bir hayat sürmek, bütün insanlığa örnek olacak bir düzene kavuşmak istiyorsak egemen azınlık ideolojisini bertaraf etmeliyiz.
Hiçbir aklı başında vatandaş, resmî ideoloji düzenine iyi demez ve ondan razı ve hoşnut olmaz.
* (İkinci yazı)
Suriye Satrancı
Suriye konusundaki dehşetli ve çok karmaşık satranç turnuvası devam ediyor.
İran İslam Cumhuriyeti bütün gücüyle Suriye'deki zâlim Nuseyrî azınlık diktatörlük rejimini destekliyor.
Laik Türkiye Suriye'nin ezici çoğunluğunu oluşturan ve uzun yıllardan beri diktatörlüğün ağır ve kanlı baskıları altında yaşayan Sünnîleri destekliyor.
Türkiye'de yaşayan militan Nuseyrîler bu durumdan memnun değil.
Bir yıldan beri Suriye'de rejim tarafından 6000 kişinin öldürüldüğü söyleniyor.
Suriye'de (her yerde olduğu gibi) Müslümanlar parçalanmış vaziyette.
Suriye uleması ikiye ayrılmış: Bir kısmı rejimi (kerhen de olsa) destekliyor, bir kısmı (pek açık olmasa da) muhalif.
Diktatörlüğün yıkılmasından sonra Nuseyrîler kıyıma uğramaktan korkuyor.
İsrail'in, Beşar rejimi yıkılırsa, Suriye'den kaçacak Nuseyrîleri mülteci olarak kabul edeceğine dair rivayetler ve haberler okudum.
Suriye yüzünden Türkiye ile İran karşı karşıya gelebilir ve çok vahim hâdiseler olabilir.
En son, Beşar Esad'ın, ailesini ve çocuklarını Suriye'nin dışına göndermek istediği, havaalanı yolundan geri dönmek zorunda kaldıkları haberi yayıldı.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı, uzun yıllar boyunca Suriye'de rejimin afarozuna uğramıştı. Bu teşkilat Mısır'da olduğu gibi kuvvetli mi?
Nuseyrîler halkın yüzde 8'ini oluşturuyor.
Hıristiyanların nüfusunun yüzde 10 olduğu iddia ediliyor. Onlar da tek bir blok değil, diktatörlüğün yıkılmasından sonra İslamî ve Şer'î bir rejim kurulmasından korkuyorlar.
İsrail çok endişeli. Suriye'de Sünnî Müslüman bir idare kurulmamalı.
Suriye'de Dürziler de yaşıyor.
Siyonist ve Haçlı dünyası, Beşar rejimi devrildikten sonra komşu ve kardeş ülkede Batı'nın ve İsrail'in güdümünde laik bir rejim kurulmasından yana.
Durum belirsiz, vaziyet vahim, Suriye yüzünden bir savaş çıkabilir.
Suriye büyük bir ülke değil, onun da parçalanmasını isteyenler var.
Batı bölgesinde bağımsız bir Nuseyrî devleti.
İsrail ile Suriye arasında tampon Dürzi devleti.
Suriye'deki Kürtleri de unutmamak lazım.
Irak'ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt devleti kurulunca bu Kürtler ne yapacaklar?
Bir buçuk yıl önce dört kişilik bir grup olarak Suriye'ye gitmeyi ve güzelce gezmeyi planlamıştık. Kilis'ten Haleb'e geçecek, orada bir otomobil kiralayacak, sıra dışı bir seyahat yapacaktık.
Bazı büyük din alimlerini, tekke şeyhlerini ziyaret edecektik. Zikrullah dinleyecektik.
Müzeler, geleneksel sanat eserleri üreten atölyeler...
Türkmen köylerine gidecektik. Oralarda Müslüman ahlakı ve töreleri hâlâ korunuyormuş...
(Suriye'de ana dili Türkçe olan 500 bin kişi var.)
İnşaallah dehşetli Suriye satrancı âdilâne bir şekilde sona erer de bu seyahati gerçekleştirebiliriz.