Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

İnsanlardan beklenti içinde olmak

İnsanlardan beklenti içinde olmak

Hangi konuda ve nerede olursa olsun, insanların sürekli başkalarından beklenti içerisinde olması, kişinin kendi kendisini inkârıdır ve bunalıma davetiye çıkarmasıdır.

Gecenin karanlığı, fırtınanın görüş mesafesini sıfırladığı, kimi yerde karlar, kimi yerde buzlar üstünde, Van’dan Erciş’e ilerlerken bu başlık geçti aklımdan.

Hava ürkütücüydü, yolu kaybetme, yoldan kayma ve imdat isteme imkânımızın olmadığı bir tipi tünelinde, depremzedeleri ziyarete gidiyorduk.

Allah’a sığınmıştık ve O’ndan başka kimseden beklenti içinde değildik. Bu gerçeği kabullendiğimizde içimize ayrı bir güven geldi ve:

-”Allah’ın izniyle her zorluğun altından kalkarız” diye yola cesurca devam ettik.

.........................

Karlar altındaki Erciş’e girdiğimizde ışıl ışıl bir şehir bulduk. Van’a göre Erciş kendisini biraz daha toplamış ve canlı bir hayat vardı.

Hep beklenti içerisinde kalarak kendi kendilerine bunalım ürettikleri gibi, başkalarını da bunalıma sokan kişilerin dışında, farklı imkânsızlıklara rağmen hayata dört elle sarılmış insanlarla karşılaştık.

Deniz Feneri, Erciş depreminin hemen akabinde bölgeye çadırlarıyla, giyecek ve yiyecekleriyle gelen ilk yardım kuruluşu olmuş.

Deniz Feneri’nin kurduğu mahalleye gittik, depremzedelerle konuştuk. Başlarını sokacak bir yerleri olduğu için şükreden kadın, erkek ve çocuklarla sohbet ettik.

Deniz Feneri’nin evleri kış şartlarında çadırlara göre daha korunaklı ve daha kullanışlı. İçinde hem ısınacak hem de yemek yapılabilecek elektrikli soba var.

Kuru bir evden ibaret değil yardım. Elbise askılığından, yatağa, mutfak eşyasına ve gıdaya kadar her türlü ihtiyaçları giderilmiş.

.......................

“İş bilenin, kılıç kuşananın” derler ya, Deniz Feneri Mahallesi’nin bir hanım muhtarı var ki, hanımefendinin elinden kaçan bile kurtulamıyor.

Elini beline koyup, beklenti içerisinde isyan etmek yerine, “neyi nasıl çözerim” diye devamlı hareket halinde olan bir muhtar.

Sadece beklenti içerisinde “kalmamanın” nasıl bir şey olduğunu, hanım muhtarın emeklerinde gördüm. Tabii onun da şikâyetleri vardı.

Deniz Feneri’nin konteyner evlerine yerleşip bir süre sonra başka yerlere göç eden depremzedelerin, konteynerlerin anahtarlarıyla birlikte eşyalarını da götürmelerine bir çare bulamamış, ona çok üzülüyor “ve bu bir haksızlık” diyordu.

Çünkü ihtiyaç içerisinde olan ailelere boş konteyneri teslim edemiyormuş. Deniz Feneri yetkililerinden utanarak ve sıkılarak eşya istiyordu.

Eksikliklerin tespitini hızla yapan Deniz Feneri Genel Sekreteri İbrahim Altan ve Erzurum Bölge Müdürü Ali Karayılan, ertesi gün Van ve Erciş’e ulaştırılmak üzere eşyalardan ve gıdalardan oluşan bir TIR’ı yola çıkarmışlardı bile.

...................

Yol hikâyemiz bitmemişti aslında. Bir de Erciş’ten geri Van’a avdetimiz vardı. Sanki geldiğimiz yoldan geri dönmüyorduk.

Karayolları ekipleri öyle bir çalışma yapmıştı ki yol tertemizdi. Devlet gece gündüz işbaşındaydı. Bunu bütün izlenimlerimizde gördük ve yaşadık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi