Zorunlu eğitim sorunlu eğitim
Milli Eğitimden zaman geçmiyor ki bir sevindirici gelişmenin haberini almayalım. Dün iki haber birden gündemimize düştü.
Birincisi öğrencilerin kravat takma zorunluluğunun kaldırılacağı haberi idi. Geçmişte kravat takmamayı irtica alameti sayan kimi medya organlarımız bile bu müjdeyi alkışlar mahiyette haber yaptı.
Öğrencinin beyninden ziyade şekline önem veren anlayışın terk edilmesi aklı başında her insanı sevindiren bir değişimdir.
Önemli olan tek tip kıyafet içinde düzenli bir birliği andıran öğrenci tipi değil aldığı eğitim ve öğretim ile çağı yakalayan konuşunca seviyesinin ve kalitesinin ne denli yüksek olduğu anlaşılan bir öğrenci tipidir.
Yani asıl olan eğitim ve öğretimdir kılık kıyafet değil.
Dolayısıyla kravat mecburiyetinin kaldırılması önemli bir adımdır. Bu adımı inşallah kıyafet serbestîsi izler.
Dün gündemimize düşen ikinci ve daha önemli haber ise zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasını öngören teklifin meclise verilmesi ve yarın komisyonda görüşülecek olmasıdır.
28 Şubat sürecinde zorunlu eğitimi kesintisiz olarak 8 yıla çıkarılmıştı.
Amaç eğitimin kalitesini artırmak değil İmam Hatip Liselerinin kaynağını kurutmak idi.
İmam Hatiplerin kaynağı güç kaybetti ama kurumadı. Asıl kuruyan sanayinin ara elaman kaynağı oldu. Meslek liselerinin önünü kesen bu uygulama ekonomiye büyük zararlar verdi. Bu zararın telafisi için hükümetler ara formüller bulmak için uğraştılar. Lakin bu uğraşılar kalıcı çözüm üretmediği gibi çeşitli yasal zorlukları da içeriyordu.
İşte meclise sevk edilen yasa teklifi hem bu zorluklara hem de diğer sıkıntılara çare olabilecek bir çalışma olarak görülüyor.
Ana hatlarıyla zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran, kesintisiz değil 4+4+4 şeklinde kesintili olacağı, isteyenin dördüncü sınıftan sonra orta öğrenim için tercihte bulunabileceği ve isteyenin de açık öğretim şeklinde öğrenimini tamamlayabileceğini öngörüyor.
Reform niteliğindeki bu değişikliğin eğitimin birçok sorununu çözeceği kesin.
Bir defa dördüncü sınıftan sonra öğrenciye tercih hakkı verildiği için meslek liselerinin orta kısmının açılması dolayısıyla da meslek eğitiminin yeniden rayına oturması söz konusudur.
Böylece hem imam hatiplerin orta kısmı açılarak daha kaliteli bir eğitim fırsatı doğmuş olacak hem de diğer meslek liselerinin orta kısmı açılarak ara elaman sıkıntısına köklü çözüm getirilmiş olacaktır.
Öte yandan dördüncü sınıftan sonra sertifikasyona göre eğitim imkanı tanınarak isteyen öğrenciye açık öğretim şeklinde öğrenimini tamamlama fırsatı verilmiş olacak. Sertifikasyon usulünün birkaç faydasından söz etmek mümkündür:
Birincisi öğrenci dördüncü sınıftan sonraki 8 yıllık süreyi daha çok çalışarak daha kısa süre içinde bitirebilir ki Hollanda da benzer bir uygulama vardır.
İkincisi, Milli Eğitim bünyesi içinde bir statüye sahip olmayan Kuran Kursları öğrenci sıkıntısı çekmeyecek, hafızlık müessesesi güçlenecektir. Dileyen öğrenci dördüncü sınıftan sonra açık öğretimi tercih ederek Kuran Kursuna gidebilir ve hıfzını tamamladıktan sonra veya hafızlık sırasında sınavlara girerek zorunlu eğitimi de aksatmamış olur. Yani bu uygulama Kuran Kurslarının tekrar cazibe merkezi olmasına yol açacaktır ki 12 yıl zorunlu eğitim duyunca endişeye kapılan Kuran Kursu çevreleri böylece rahat bir nefes alacaktır.
Üçüncüsü, yasa teklifi belli bir yaştan sonra özellikle kızını okula göndermek istemeyen aileler için büyük bir kolaylık getirmektedir. Burada en önemli sorun başörtüsüdür. Geçtiğimiz yıllarda ilköğretime kızını başörtülü göndermek isteyen ailelerin sorunlarıyla karşılaşmıştık. Bu ailelerin sorunu da açık öğretimi tercih etme fırsatı verilerek çözülecek gibi görünüyor. Aslında en köklü çözüm kılık kıyafeti tamamen serbest bırakmaktır ama buna da şükür demek durumundayız.
Açık öğretim aynı zamanda çocuklarını kendi işinde istihdam etmek isteyen aileler için de önemli bir kolaylıktır.
Ancak, kesintili öğrenimi doğru bulmakla birlikte ben 12 seneye çıkarılmasının sorunlu olduğunu düşünüyorum.
Çünkü yakın çevremden de tanıyorum kimi aileler her türlü imkanı ayaklarının altına sermesine rağmen çocukları okumuyorlar, okumak istemiyorlar. Okulu terk ediyorlar. Siz de dikkat edin çevrenizde orta terk lise terk çok sayıda çocuk göreceksiniz. Zorla güzellik olmuyor okumuyorlar işte.
Bu çocukları ne yapacaksınız?
Eğitimin zorunlu olması demek muhalefet edenlerin cezalandırılması demektir.
Mesela Hollanda da mecburi öğretim 15 yıldır, yedinci sınıftan sonra sertifikasyon usülü var ama buna rağmen okulu terk eden çocuklar var. Hollanda bu çocukları ve ailelerini cezalandırıyor. Siz de mi cezalandıracaksınız?
Gereği var mı? Mecburi eğitimi 4 veya 5 yıl ile sınırlı tutsak ve bir şekilde okumayan öğrencileri ve ailelerini suçlu konuma düşürmesek daha iyi olmaz mı?
Okumak isteyenler zaten okuyorlar, istemeyenlerle idareyi boşuna meşgul etmesek daha mantıklı olmaz mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.