İslam Mektebi'nde Coğrafya Dersleri
Açılıp faaliyete geçirilmesini istediğim İSLAM MEKTEBİ'nde bazılarının hayallerinin ulaşamadığı konularda dersler okutulacaktır. Birkaç örnek vereyim:
1. Çok başka açılardan coğrafya okutulacaktır. Mesela İsveç, Norveç, Finlandiya, İsviçre, Singapur, Japonya, Güney Kore, Tayvan (birkaç ülke daha var) gibi başarılı ve bazı açılardan örnek ülkeler... İsviçre ve Norveç, AB üyesi değil, niçin? Krallık rejimine sahip Norveç, niçin dünyanın en temiz ve şeffaf ülkeleri listesinin baş taraflarında yer almaktadır?.. On beş yaşındaki çocuklara İngiltere'de (Şu anda) 85 Şeriat mahkemesinin faaliyette olduğu söylecektir... Tayvan Milliyetçi Çin Cumhuriyeti 600 bin kişilik bir ordu beslemesine rağmen kültür, iktisat, ticaret sahasında nasıl harikalar meydana getirmektedir? 18'inci yüz yılda lale soğanlarını Türkiye'den alan Hollanda şimdi çiçekçilikte, bilhassa lale ziraatinde nasıl dünya birincisi olmuştur? Türkiye çiçekçilik konusunda Kenya'nın bile gerisindedir. Niçin?.. Beşerî ve iktisadî coğrafyaya ait böyle yüzlerce konu öğrencilere filmlerle, dialarla, icabında yabancı uzmanların açıklamalarıyla öğretilecektir?.. Dünyanın ziraat konusunda ileri, başarılı, üretken ülkeleriyle bizim aramızdaki uçurumlar anlatılacaktır?
2. Şehircilik ve mimarlık dersleri... Gökdelenler, dev apartmanlar, lüks rezidanslar kötülenecek; küçük bahçeli bağımsız, en fazla iki buçuk katlı evler övülecektir... En ileri ve medenî ülkelerde topraktan, samandan evler yapıldığı resimlerle, filmlerle gösterilecektir.
3. Dekorasyon dersleri... Bugünkü çılgın, âdi, kitch, saçma sapan, bedevî dekorasyon tenkit edilecek bizim kendi sanatımıza ve kültürümüze uygun dekorasyon nasıl olmalı anlatılacaktır.
4. Her öğrencinin sanat ve kültürle ilgili hobileri olacaktır. Öyle sadece hat, tezhib, ebru değil... Bizim üç yüze yakın, çoğu unutulmuş, terk edilmiş millî sanatımız vardır, onların bir kısmı Mektep'te canlandırılacak ve okul kooperatifinde ve başka yerlerde halka satılacaktır.
5. Talebelere eski İslam/Osmanlı görgü, terbiye, edep ve ahlakı öğretilecektir. İslam mektebinin on yedi yaşındaki öğrencisi, 40 yaşındaki iyi bir vatandaştan daha terbiyeli, daha edepli, daha görgülü, daha nazik ve kerim, daha olgun olacaktır.
6. Daha önce yazmış mıydım, okulun birkaç dergisi olacaktır. Bunlardan biri sadece Osmanlıca yazıyla (İslam Kur'an harfleriyle) yayınlanacaktır. Siyasete ve fitne fesada karışmayacak bu kültürel, edebî, tarihî faydalı dergi, mütedavil ideolojik kanunlara aykırı olacağından, iş mahkemeye intikal eder ve mahkumiyet kararı verilirse Avrupa İnsan hakları Mahkemesine müracaat edilerek, Türkiye'nin laikçi rejiminden davacı olunacak, kararın bozulması istenecektir.
7. Okulun öğrencileri için Paris'te dünyanın en büyük modaevlerinden birine, üniformamsı (kesinlikle üniforma değil!) bir kıyafet tasarımı hazırlatılacak, bu elbise Türkiye'nin en güzel, en hoşa giden genç kıyafeti olacaktır.
Bütün bunlar hayaldir...
"Az çok hayalden gelir insana tesliyet
Pür iğbirardır yüzü gülmez hakikatin"
Böyle bir okul açılabilir mi?.. Mümkündür ama çok zordur.
Açılsa bile başlangıçta öğrenci bulunmaz.
Aliene Müslümanlar çocuklarını böyle bir okula vermez.
Bendeniz tenkit edilip dururum
Müslümanlar sürünüp durur.
* (İkinci yazı)
Şifahî Kültürden Yazılı Kültüre
YETERLİ sayıda Müslümanın şifahî kültürden yazılı kültüre geçmesi gerekiyor.
Şifahî kültür ciddî, kalıcı, derin ve köklü bir kültür değildir. Zevzeklik, gevezelik, fasa fiso kültürüdür. Yazılı kültür dört yoldan şekilde elde edilir:
1. Çok ciddî ve vasıflı liselerde okuyup imtihan verip diploma alarak. Bizde şu anda böyle liseler yoktur.
2. Paralel ve alternatif eğitimle.
3. Kendi kendini yetiştirerek.
4. Yazılı kültür ailesine sahip olup oradan alarak.
Yazılı kültürün temeli on bine yakın kelime, tâbir ve terimden oluşan edebî lisandır.
Şifahî/sözlü kültürün temeli birkaç yüz kelimelik sokak, çarşı pazar, günlük iletişim dilidir.
Bir insanın gerçekten okur yazar olması için doğru dürüst (yanlışsız olarak) okuyabilmesi ve yine doğru dürüst, güzel bir hat ile yanlışsız yazabilmesi gerekir.
Yazılı kültüre sahip bir Müslüman olabilmek için:
1. Türk lisan ve edebiyatını iyi bilmek gerekir.
2. Osmanlıca bilmek gerekir.
3. Latin/Frenk yazısıyla Türkçeyi güzel, düzgün, estetik bir şekilde yazmasını bilmek gerekir.
4. Eğitim sistemimiz maalesef genç nesillere kaligrafi (güzel yazı) öğretemiyor. Bu konuda çare ve çözüm aramak, özel hocalardan güzel yazmasını öğrenmek şarttır.
5. Yazılı/medenî kültürde hikmetin, bilgeliğin büyük yeri vardır. Hikmetsiz kişi, kültürlü sayılmaz.
6. Yazılı kültür sahibi olabilmek için mutlaka klasik mantık bilmek gerekir.
Bugün ülkemiz maalesef bedevî kültür bataklıkları içinde çırpınmaktadır.
Millî eğitim sistemini düzeltmeden, ıslah etmeden, millî kimlik ve kültür üzerine oturtmadan kurtuluş ve yükselme olmaz.
Bugünkü eğitim sistemi medenî; vasıflı, üstün, güçlü Türkiyeliler değil; vesayet ve egemen azınlık sistemine robot, zombi, uysal evcil eleman yetiştirmek için çalışıyor.
Çoğunluğu oluşturan Sünnî kesim cahillikle terbiye edilmektedir.
Günümüzde Azerbaycan ve Kerkük liselerinde, en büyük klasik şairimiz Fuzulî'yi okuyup anlayabilen öğrenciler vardır ama Türkiye'de yoktur. Sanırım bir tane bile yoktur.
Eskiden Osmanlı idadî ve sultanîlerinde (liselerinde) hüsn-i hat dersleri vardı ve öğrencilere rik'a yazısı okutuluyor ve öğretiliyordu.
Bendeniz Galatasaray'da okurken, orta okul kısmında Fransızca calligraphie dersi görmüştük. Hocasının ismini bile hatırlıyorum, Celal Öget beydi.
Yazılı kültür sahibi vatandaş hem yanlışsız yazacak, hem güzel yazacaktır.
Lakin harflerinin kabulünden bu güne seksen küsur yıl geçti. Latin harfleri estetiği konusunda tam bir facia yaşanıyor. İstanbul'da milyonla levha var. bunların yüz adedi (evet yüzü) bile estetik ve sanatlı değil.
Yakın tarihimizde en güzel Latin harfli levha ve kitabeleri hattatlar yazmıştır. Sultanülhattatîn Hâmid bey, Profesör Emin Barın hoca ve daha birkaç üstad.
Yazısı çirkin olan liseli ve üniversiteli geçlerimize mutlaka kaligrafi (Latin harfiyle güzel yazı) dersleri almalarını tavsiye ediyorum.
Bilmemek ayıp değildir, öğrenmemek ayıptır.
Öğrenmemekte direnmek çok ayıptır.
Bana on satır yazı yaz, senin kim olduğunu söylerim.
Yazıdan karakter tahlili yapıldığını duymuşsunuzdur.
Yıllarca önce okumuştum: Adamın biri, hiç görmediği bir kimsenin yazısına bakarak onun portresini çiziyormuş...
Yazı güzel olmasa bile yine de haysiyetli bir yazı olmalıdır.
Bütün Müslüman gençler hüsn-i hat dersleri almalıdır.
İleride icazet alıp hat yazıp para kazanmak için değil, kültürlü ve "yazılı" Müslüman olmak için.
Efendim bunun için vakit yokmuş... Bırakın bu bahaneleri... Az zevzeklik ve gevezelik edin, dedikodu yapmayı bırakın, fasa fiso mâlâyâni işlerle meşgul olmayın ve adam gibi, Müslüman gibi, okuma öğrenin, yazma öğrenin, Latinceyi güzel, Osmanlıcayı güzel yazın.
Şifahî ve bedevî Müslüman olmayın.
Tahrirî ve medenî Müslüman olun.
Münevvcer Müslüman olun.
Ehl-i sünnet müfessirlerinin yazdığı tefsir kitaplarından "O a'rabîler iman ettik diyorlar..." mealindeki ayet ile ilgili açıklamaları okuyun.