Asıl Gündem, Bayağı Yapay Gündem...
Bakıyorum da, Türkiye'nin asıl meseleleri gündeme alınmıyor. Halk skandalları, krizleri, rezaletleri, çekişme ve tepişmeleri, reyting balonlarını gündem sanıyor.
Bunlar gündem değil, mündemdir, gelip geçici fasa fiso şeylerdir, derinlikleri ve sebatları yoktur.
Filan gazeteci veya general darbe planları yaptığı için tutuklanmış; bu önemli bir gündem maddesi değildir.
Millet Meclisi'nde kavga gürültü olmuş, bazı sayın milletvekilleri birbirlerinin üzerine yürümüş, küfürleşmeler olmuş... Bu da önemli değildir.
Yağcıların ve yalakaların övgüleri... Olumsuz muhaliflerin iktidarı yerin dibine batırmaları... Bunlar da önemli değil.
Ya o rezil ve sefil magazin haberleri.... Vıcık vıcık şehvet kokan resimler...
Bunlar hep mâlâyâni şeylerdir. Mâlâyâni ne demek?.. Bilmeyenler lügatlere, kitaplara bakıp öğrensinler.
Bu ülkenin çok önemli, çok derin, çok hayatî, gelip geçici olmayan devam eden kalıcı bir gündemi vardır.
EDEBÎ ve YAZILI TÜRKÇE, gerçek gündemin birinci maddesidir. Biz, 1928'den bu yana lisansız ve yazısız kalmış bir halkız. Lisan konusunda zekâ özürlü seviyesindeyiz. Aynı lehçeyi konuştuğumuz Azerbaycan ve Kerkük Türkleri bile bizim kadar düşmedi lisan konusunda. 1928'den önce basılmış Türkçe roman, hikaye, tarih, düşünce, din kitaplarını okuyamayan cahillerin general veya gazetecilerin tutuklanması, magazin dedikoduları, günübirlik havaî haberlerle hop oturup hop kalkmaları gülünçtür, hem de çok ayıptır.
BİZ TARİHİNİ YİTİRMİŞ BİR HALKIZ. Bir toplumun tarihini yitirmesi hâfızasını yitirmesi ve işinin bitmesi demektir.
BİZDE DİN KONUSUNDA DEHŞET VERİCİ BİR KAOS ve KAFA KARIŞIKLIĞI VARDIR. Çok önemli bir gündem maddesidir bu.
TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL BARIŞ ve uzlaşı var mıdır? Yoksa çözülüp dağılan bir toplum muyuz? Bizim yapay gündemimizde böyle bir madde var mı?
ŞEFFAF ve TEMİZ bir rejimimiz, idare şeklimiz var mı?
BİZDE SOSYAL ADALET VAR MI? Millî gelir âdilâne şekilde paylaşılıyor mu?
ŞEHİRCİLİĞİMİZ ve MİMARÎMİZ ne DURUMDA?
KÜLTÜRÜMÜZ MEDENÎ ve ŞEHRÎ bir KÜLTÜR MÜ? Yoksa bedevî bir kültür mü?
KADIN ve KIZLARIMIZIN DURUMU NASIL? Devletin birtakım kadınlara TC resmî fuhuş vesikaları vermesi, yasal fuhuşhanelerde kadın satılması, bundan KDV ve gelir vergisi alınması, genelevler imparatoriçesi Madama resmî törenlerde ödüller verilmesi, yasal genelevlerin kapısında devletin resmî memurlarının nöbet tutması.... Bu konu niçin gündeme alınmıyor?
(Müslümanlar için...) Bilhassa sabah namazlarında camilerin boş olması konusu niçin gündemimizde değil?
(Yine Müslümanlar için...) Müslümanların tek bir ümmet olması ve bu ümmetin başında bir İmam-ı Kebir bulunması konusu niçin gündemde değil?
Çağdaş, ilerici Selanik medyası Müslüman halkın önüne şeytanî bir top atıyor ve milyonlarca Müslüman çılgın gibi onun peşinden koşuyor.
Yağcılık ve yalakalık almış yürümüş.
Din baronları edebiyatı kusturucu seviyede.
Biz asıl gündem maddelerini bırakmışız futbolcular, mankenler, artistler, şarkıcılar... Dedikodu dedikodu dedikodu... En âdisinden magazin haberleri... Şehvet... Müstehcenlik... Bayağılık beyinsizlik...
("Şevki" beyciğim yanılıyorsun, çok karamsarsın...)
* (İkinci yazı)
Küçük İyilikler
Bazısı parasız, bazısı çok ucuza yapılacak küçük iyilikler vardır. Küçük ve ucuz diyerek bunları yapmaktan geri kalmayalım. Allah mü'min kullarının bütün iyiliklerini bilir ve yazdırır, onlara bazen yedi yüz katı sevap ve mükafat verir.
Bu iyiliklerin bir kaçını yazıyorum:
1. Şu soğuk kış aylarında kuşlara, kedilere, köpeklere, vahşi hayvanlara yiyecek vermek.
2. Güler yüzlü olmak. Hadîs: "Din kardeşine tebessüm etmen, o da bir sadakadır, hayırdır."
3. Mütevazı da olsa, fakir birini yanına alıp onunla birlikte yemek yemek.
4. Küçücük de olsa, içinde faydalı bilgi bulunan bir risale veya kitapçığı hediye etmek.
5. Dostlardan, tanıdıklardan birini telefonla arayıp halini hatırını sormak.
6. İstanbul'da vapurla karşıya geçerken martılara ekmek vermek.
7. Tanıdık ve güvenilir bir muhtara gidip, çok fakir ve yoksul birinin adresini öğrenip ona bir torba erzak hediye etmek.
8. Üzerinde şüphe ve tereddüt olmayan çok açık bir haksızlık ve yanlışlıkla ilgili olarak, resmî bir makam veya şahsiyete çok terbiyeli bir mektup göndermek. (Telefon etmekle olmaz, mutlaka yazılı ve kalıcı olmalıdır.)
9. (Kendinize iyilik) Öfkelenirseniz, öfkenizi yenin.
10. Yine kendiniz için: Biri size kötülük yaptı, nefsiniz intikam diye haykırıyor, intikam almaktan Allah için vaz geçiniz. Kötülük yapanın hayrı, ıslahı, Müslüman değilse hidayeti için dua ediniz.
11. Susuz kalmış bir çiçeğe veya bitkiye su veriniz.
* (Üçüncü yazı)
Zehirlemeler
Zehirleyerek ve zehirleterek öldürmeler tarihin her çağında olmuştur.
Çağımızda fenler, ilimler, teknikler çok ilerlemiştir.
Merhum Turgut Özal'ın öldürüldüğü söyleniyor...
M. Kemal Paşa'nın da zehirlendiğine veya kasten yanlış tedavi edilerek öldürüldüğüne dair iddialar ve rivayetler var.
Kaç yıl geçti, şu anda tam tarih veremeyeceğim, Ruslar eski bir ajanlarını öldürücü radyasyon taşıyan bir madde ile, sığınmış olduğu İngiltere'de ortadan kaldırmışlardı.
Bazı ülkelerde birtakım devlet ve hükümet adamlarının güvenmedikleri yerlerde çay ve kahve içmekten, yemek yemekten korktuklarına dair de hayli rivayet var.
İlim ilerledi demiştim... Eskiden zehirlemeler genellikle pek basitti. Mesela arsenik (sıçan otu) kullanıyorlar, kişiyi önce hasta ediyorlar, sonunda ölüyordu. Arseniğin tahlil edilmesi de çok kolaydı.
Zamanımızdaki zehirleme teknikleri bambaşkadır.
Özal zehirlendi deniliyor ama ortada fol yok yumurta yok.
İkram edilen çaylarda, kahvelerde, sularda... Yemeklerde...
Cebine atılan pirinç tanesi kadar radyoaktif bir madde...
İlim ve teknik çok ilerledi demiştim. İnterneti açınız, HAARP kelimesiyle ararsanız, yapay deprem yapıldığına dair bilgiler bulursunuz. Hangisi ciddî, hangisi gayr-i ciddî bilgidir bir şey söyleyemem.
Türkiye'mizde şu anda böyle zehirlemeler olabilir mi?
Ne bileyim ben...