28 Şubat zafer bayramı!
Bir tür gerilim filmi gibiydi darbe sonrası yaşadığımız süreç. Sonra aradan yıllar geçti. Aslında hiçbir şey eskiden sandığımız gibi olamadı, değildi! Artık biz, sadece darbecilerin değil, kendi mahallemizin de ötekisiydik! Gerçekte varsaydığımız veya hakikaten inandığımız gibi hep birlikte değildik yani! Belki hamakatımızdan, belki de onlara olan kayıtsız şartsız itimadımızdan ötürü öyle zannetmiştik! Süreği olarak da, korkulu kâbuslarla kan ter içinde uyandığımız o tenha yerde, çok acı bir biçimde, tek başımıza bırakıldığımızı fark ettik!
Bu farkındalık, darbe sürecini yaşamaktan çok daha ağır oldu bizler için! Çünkü en azından eskiden umutlarımız vardı! O süreçte, şimdi yıkılan duvarların gövdesine yaslıyken yalnız hissetmemek ve buna inanmak iyi bir şeydi.
Biz darbe sürecinin paletleri altında varlık mücadelesi verirken, safiyane bir şekilde, derdimiz bizim mahalle tarafından görülüyor, halimiz anlaşılıyor sanırdık! Sevdik, güvendik, inandık ve fena halde aldandık! Muhafazakâr camianın kalplerinde gizli gizli biriken aşağılık kompleksinin farkına varamadık! Bırakın onlarla oturup bizi çekiştireceklerine inanmayı, 28 Şubat öncesi bizim mahallenin bir kısım erkelerinin, karşı mahalleye yaranmak için bu kadar kıvranacaklarını söyleseler, vallahi inanmazdık! Ama sayelerinde, 28 Şubat sonrası süreçte yanıldığımızı fazlasıyla anladık!
“Bizim eskiden
öfkelerimiz vardI”
Başörtümüz yüzünden bizi üzenlere kızar, inancımız uğruna dünyaya sataşırdık! Şimdi ise eski başörtü düşmanlarına rahmet okuyacak bir haldeyiz artık! İçimizdeki birtakım şeytanların desiseleriyle karşı karşıyayız! Ötekileştirmeleriyle... Yok saymalarıyla... Selam vermekten imtina etmeleriyle... Aklımızı, fikrimizi hor görmeleriyle... Karşı mahalleye yaranmak uğruna, mahalle karıları gibi yediğimizi, içtiğimizi, giydiğimizi, yazdığımızı, çizdiğimizi çekiştirmeleriyle... Bizim olası en küçük hatamızı dedikodu, suizan ve fitne bataklığında çamur yutkuna yutkuna medyaya taşımalarıyla! Öteki mahalleye yaranmak uğruna, yamanmak uğruna bizimle tüm köprüleri yıkma yarışlarıyla... Birileri sırtlarını sıvazlayınca o sevindiriklik halleriyle...
Bu yüzden eğri oturup, doğru konuşalım! Kimseye kızmaya hakkımız yok! Darbecileri, darbe tetikçilerini suçlamaya da! Bizim mahallenin şu aşağılık kompleksli zümresi var ya, bu son süreçte başörtülülere çamur atma yarışında, başörtü düşmanlarını geride bıraktı! Daha fazla negatif ayırımcılık yaptı! İkinci sınıf muamelelere maruz bıraktı!
Başörtülüler için muhafazakâr iktidar dönemindeki tek fark, ekranlara fırlayan aşağılık kompleksli bir kısım muhafazakâr erkeğin, diğer tarafa şirinlik etmek için bizi çekiştirmelerine imkân sağlaması! Bize karşı aslında müstahak olduğumuz biçimde hoyrat davranabildiklerini dünyaya iktidarın sağladığı olanaklarla kanıtlamaları!
Evet, 28 Şubat geçti. Başımızdaki sadece bir teferruattı! Bu yüzden bu teferruattan kurtulanlar baş tacı, sahip çıkanlar anarşist sayıldı! Demek ki 28 Şubat amacına ulaştı! Bizim mahalle farkında olarak veya olmayarak, bu darbe zihniyetini fazlasıyla kanıksadı! Muhafazakâr iktidar sürecinde dahi öteki mahalle bizden çok daha şanslı!
Kısacası verilen mücadelede bize kir, pas ve de tortusu kaldı! İşte bu yüzden 28 Şubat darbecileri morallerini bozmasınlar Silivri’de! Paşa paşa bize karşı kazandıkları zaferin tadını çıkarsınlar! Hatta 28 Şubat’ı, irticaya ve başörtüsüne karşı verdikleri savaşın zafer bayramı olarak tüm yurtta kutlasınlar!
Bize kalan insanlığa bırakmak
İstediğimiz değildi
Binlerce fidan ektik halkın çölüne
Su vermediler eğildi
Bize kan bize ter bize gözyaşı kaldı
Yıllar çiğneyip geçtiler
Yaşama telaşı kaldı
Bizim eskiden gülüşlerimiz vardı
Kırılan yüreklere öylesine dağıttık
Sonra ağlamak girdi araya
Bizim eskiden umutlarımız vardı
Yıkılan duvarların gövdesine yaslandık
Sonra yanılmak girdi araya
Bize kir bize pas bize tortusu kaldı
Dostlar tükenip düştüler
Yok olma korkusu kaldı
TÜM KATEGORİLER
MANŞETLER
POLİTİKA
DÜNYA
EKONOMİ
AKTÜEL
KÜLTÜR-SANAT
AİLE
YAZARLAR
KARİKATÜR
DİZİ YAZI
Yeni akit 1. Sayfa
Her Güne 1 Ders