Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Rusya ve Batı aynı cephede!

Rusya ve Batı aynı cephede!

‘Rusya, Suriye’de şiddetin durmasını istiyor. Buna mukabil Amerikalılar ve Batılılar da devrimin barışçıl bir çizgide ilerlemesini istiyorlar. Batılılar ile Ruslar ayrı kamplarda olmalarına rağmen aşağı yukarı aynı talebi seslendiriyorlar! Öyleyse aralarındaki fark nedir?’ Bu soruyu ‘et-Türkiye Kanalı’nda (TRT’nin Arapça yayın yapan kanalı) Tunus’da yapılan Suriye Dostları toplantısına katılan ve izleyen Suriye Milli Meclisi üyelerinden Mahmut Osman Bey’e sordum. Lakin bu soruya gerçek cevabı Velit Canbolat veriyor. Diyor ki: “Aslında Batılılar hem muhalefetin dağınıklığını gerekçe göstererek hem de Rus ve Çin vetosunu bahane ederek veya arkasına sığınarak baştan beri gönüllü olmadıkları askeri müdahale seçeneğini dışlıyor ve masadan kaldırıyorlar.” Bu sözler, 11 aylık Suriye olaylarının özeti gibidir. Bundan dolayı da Tunus’da yapılan Suriye Dostları toplantısında ne muhalefetin silahlandırılması, ne askeri müdahale, ne uçuşa yasak bölge ne de güvenli koridor veya bölge seçenekleri gündeme gelmiştir. Gündeme gelse bile itibar görmemiştir. Suyuna tirit bir toplantı yapılmıştır. Son sıralarda Fransa da İsrail’in telkinleri sonucu güvenli koridor veya güvenli bölge taleplerini seslendirmez olmuştur. Sarkozy ya da ‘Sarko the Sayan/İsrail muhbiri Sarko’ Suriye ile ilgilenmek yerine Ermeni tezleriyle ilgilenmeyi tercih etmiştir! Dolayısıyla şimdi ön cephede sadece Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye görünüyor. Diğerleri lafu güzaf. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud Faysal en azından muhaliflerin silahlandırılmasını istemiş lakin Hillary Clinton, buna da yanaşmamış, karşı çıkmış ve Özal’ın memurlar için ‘işini bilir’ demesi gibi ‘muhalifler işini bilir’ anlamına gelen çarpık laflar etmiştir. Suriye meselesiyle ilgilenmek yerine Cezayir ve Fas gibi ülkelere giderek burada demokrasi havariliğine soyunmuştur. Ruslar komployu Amerikalılar da demokrasiyi istismar ediyorlar. Böylece önemli olanın çıkar, kalanının ayrıntı olduğu anlaşılıyor.

¥

Lübnanlı Dürzi lider Velit Canbolat ibretamiz ve tarihi bir konuşma yapmış ve Suriye’deki azınlık ve sekter rejimin kendisini sağlama ve güvenceye almak için azınlıklar ittifakı peşinde koştuğunu söylemiş buna mukabil Suriyeli Dürzilerden bu şeytani plandan uzak kalmalarını istemiştir. Humus’la dayanışma toplantısına katılan Velit Canbolat dayanışma toplantısı sırasında Le Monde gazetesine bir beyanat vermiş ve beyanatında müteaddit görüşmeleri sırasında Beşşar Esat’ın megaloman ve ruh hastası olduğunu keşfettiğini ifade etmiştir. Baba Esat, Kemal Canbulat’ı öldürdüğü veya öldürttüğü gibi oğlu Beşşar da Refik Hariri’yi öldürtmüş veya adamlarının öldürmesine göz yummuştur. Canbolat konuşmasında Beşşar’ın kimyasına veya kumaşına da dikkat çekmiş ve konuşması sırasında kendisinden iki hususu izah etmesini istediğini aktarmıştır. Teyzesi oğlu Rami Mahluf’un yolsuzluklarla ilgisini soruyor. Beşşar alakasız cevap veriyor ve Rami Mahluf’un deli olduğunu söylüyor. Hamza Hatip adlı çocuğun da işkenceyle öldürülüp öldürülmediğini öğrenmek isteyince Velit Canbolat’a şu cevabı veriyor: “Hamza Hatip işkence görmedi ama öldürüldü…”

¥

Le Monde gazetesi Velit Canbolat’a şu soruyu soruyor: “Esat’ın yakında devrileceğini öngörüyor musunuz? Şu cevabı alıyor:” Kesinlikle ve bunu temenni ederim. Lakin Batılılar, Çin ve Rusya’nın çifte vetosunu bahane olarak kullanarak sorumluluklarından sıyrıldılar. Batılılar, Çin ve Rusya’nın vetosunun arkasına gizlendiler ve takıldılar. Zira Esat sınırı tahkim etti ve İsrail’in güvenliğini sağladı. Batılılar nezdinde İsrail’in güvenliği her şeyin üzerindedir. Onlar Arap halklarının çıkarları yerine İsrail’in çıkarlarını ve bekasını tercih ederler (http://www.alarabiya.net/articles/2012/02/25/196906.html ).” Bu cevabıyla Velit Canbolat dedesi Şekip Arslan’ın ruhunu şad etmiştir. Kelim Sıddıki’nin deyimiyle Batılılar, İsrail’in zırhı olan Esat rejimini ödüllendiriyor ve ona destek veriyorlar. Suriyeli muhaliflerden Amir Ebu Selame’nin aktardığına göre, Esat son günlerde ordu üst yönetimiyle bir toplantı yapmış ve burada şunları söylemiş: “İsrail bizimle ve uluslararası genel hava da yine bizden yana…” Bu havayı Tunus’da ve başka yerlerde sezmiyor musunuz? Bugüne kadar birileri işbirliğini direniş diye pazarladılar. İnsan işte buna yanar. Yahudilerin deyimiyle; Suriye rejimine ‘Davut dedik ama Calut çıktı!’ Yahudiler hep kendilerini Mesih cephesinde sanmışlardır. Lakin sıfata değil isme rağbet ettiklerinden Deccal cephesine düşmüşlerdir. Maniheist yargılar böyledir. Mesih beklediler ve kendilerini hep Mesih safında varsaydılar ama Mesih gelince karşısına çıktılar ve Deccal’ın safına düştüler. Bu işler iddia ile olsaydı bütün deccallar Mesih olurdu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi