28 Şubat Kaç Dolar?
28 Şubat ile ilgili siyasi yazılar çok yazdık. Başörtüsü zulmü katsayı eşkıyalığı üzerine özellikle gazetenizde söylenmedik söz kalmadığını düşünüyorum. Şüphesiz katsayı, başörtüsü, irticai faaliyet gerekçesiyle ordudan atılan subay-astsubay, PKK ile ilişkili olduğu iddiasıyla itibarsızlaştırılmaya çalışılan gazeteci, gazete ve stk’lar var.. Var ve de artık belgeleri de var. Bakın Gölcük’ten çıkan belgeler açıldığında hepsini daha net biçimde göreceğiz. Kim kime ne zaman ne emretmiş, o emir hangi vakitte yerine nasıl ve ne şekilde getirilmiş.. Hepsinin belgesini ya okuyacağız ya da çoktan okuduk. Bugünler artık 28 Şubatçıların yargılanma vaktinin geldiği günler.
KİM YARGILANIYOR 28 ŞUBAT’TAN?
Yargılamanın Çevik Bir’den başlayacağına dair adı konmamış bir mutabakat var gibi görünüyor. Oysa Çevik Bir de, diğer aktörler de kelimenin tam anlamıyla birer aktör.. Hatta aktör bile değil bana soracak olursanız. Figüran. Nitekim 28 Şubat, Müslüman dindar, liberal evlatlarının canını yaktı ama bu bilinçli bir tercih değildi. İstenen dönüşümün gerçekleşmesi için Kemalist, ulusalcı insanların canının yanması gerekseydi ya da sosyalistlerin veyahut ülkücülerin, bunlar onu da yaparlardı.. 28 Şubat’ın bir siyasi sosu var elbette. Ama tamamen tâli bir mesele.. Ana mesele ise hırsızlık...
SOYULDUK
Refahyol’a kadar bütün sağ iktidarlar bir şekilde hükümetle medya üzerinden çeşitli ilişkiler kurmuşlar. Bir takım teşvik pazarlıkları yapılmış, krediler açılmış başka bir takım imtiyazlar sağlanmış.. Tansu Çiller de yapmış bunu bir dönem. Ama attıkları manşetlerle hükümet devirmeye alışmış kartel medyası verdikçe yiyor yemeye doymuyordu.. Refahyol ise bu musluğu kapattı.. Tansu Çiller, bunların bir kısmını, ünlü Sultanahmet Mitingi’nde deşifre etti.. Miting, hükümet istifasını sunmadan en fazla bir ay evvel yapılmıştı. Ve Çiller, Türkiye’deki büyük holdinglere 52 milyar dolar teşvik verildiğini, bunun 40 milyar dolarını da iki büyük medya grubunun aldığını söylemişti.. Nasıl olduysa bu rakamları Çiller belgeleyemedi. Ama Refahyol yıkıldıktan sonra yaşadıklarımız, Çiller’in belgelemesine gerek bırakmayacak kadar netti.. Zaten aynı çevreler, rekabet gücünü kırdığı için Gümrük Birliği’nden dolayı Çiller’den kurtulmaya çalışıyorlardı. Bu da tuzu biberi oldu.
HAVUZ PROBLEMİ
Çiller’in Sultanahmet Mitingi dışında bir de Refahyol’un Havuz sistemi vardı.. Kamu kaynaklarının kâr ve zararının ortak bir havuzda değerlendirilmesi sistemi.. bir tür devrim.. Buna göre, kâr eden kit’ler, kazançlarını bankaya yatırmak yerine, ortak hesaba nakledecekler. Zarar eden kuruluşlar ise zararlarını banka kredisiyle değil, bu ortak hesaptaki fazladan karşılayacaklar... Kâr eden kuruluşların faize yatırdığı paralar gelsin gözünüzün önüne.. Tüpraş, Petkim, Petlas, PTT, Elektrik İdaresi... Çok büyük kârlar elde eden şirketler, artık kârlarını özel bankalara yatırmayacaklar.. Neyin ideolojisinden söz ediyorsunuz siz?.. Ki 28 Şubat’tan sonra çeşitli bankaların yönetim kurulu üyeliklerine getirilen paşaları hatırlarsınız.. Peki neyin mükafatıydı bu?
KİM KAZANDI 28 ŞUBAT’TAN?
Bakın sevgili okurlar.. el değiştiren paralar yüzünden kurban edilen kızlarımız, eğitim hakkı ellerinden alınan yavrularımız, işinden-gücünden olan aslanlarımız, ordudan atılan askerlerimiz oldu.. Ama hepsi, bu soygun düzeninin kurbanlarıydı.. Devletin kaynakları, bankalar, telefon ya da yol ihaleleri, bir avuç insana peşkeş çekildi.. “28 Şubat’ın kazananı kimdir?” diye sorduklarında verilecek cevap içinde en fazla 1 ya da 2 grup vardır.. 200 Milyar dolarlık kaynak geçişi yaşandı bir ara dönem içinde. İflas bayrağını çeken Türkiye 2001 Krizi’ne sürüklendi. 28 Şubat’la paraları çalınan ülkem, 21 Şubat’ta Anayasa Kitapçığı krizi ile dibi gördü. Anlayacağınız, ne laiklik kazanmıştır ne asker.. Eğer 28 Şubat yargılanacaksa iki askerle 5 gazeteciyi hakim karşısına çıkararak bitmez bu iş. Darbeyi kim ne için yaptıysa, yargılamanın da o nedenle yapılması gerekir. Kalın sağlıcakla.