Kurtlar vadisi / Türkiye
12 Haziran seçimleri sonrası Ak Partinin üçüncü defa, hem de oylarını artırarak, Türkiyenin idaresine yeniden söz sahibi olarak tevdi edilmesi, pusuya yatıp başarısızlık ve koalisyon bekleyen tüm güçleri hayal kırıklığına uğrattı...
Ellerini ovuşturup Ak Partinin gitmesini bekleyenler hüsrana uğradı...
Bu nedenle;
Seçimle alt edemedikleri Ak Partiyi Ali Cengiz oyunlarıyla iktidardan uzaklaştırma yoluna gittiler...
Gizli mahzenlerde, karanlık dehlizlerde hazırladıkları eylem planlarıyla darbe girişiminde bulundular...
Dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır diyen Kemal Atatürkün işaret ettiği gibi içerdeki ve dışarıdaki aydınlık görünen bütün karanlık güçleri devreye soktular...
Dışarıdan;
Wan minutla itibarı yerle bir olan Ortadoğunun ve Müslümanların baş belası İsraili...
Sözde Ermeni soykırımını tanımayanlara verilecek ceza ile Türkiyeyi küçük düşürüp siyasi ikbalini kurtarmayı planlayan Sarkozyli Fransayı...
Müslümanlıktan ve insanlıktan nasibini alamamış diktatör babanın katil evladı olduğunu ispatlayan Beşşar Esadlı Suriyeyi...
Dost ve müttefik görünüp kendi çıkarlarına ters düştüğü anda her türlü dolap ve entrikayı çeviren Yahudi güdümlü Amerikayı...
Ve Avrupa Birliğinin içindeki irili ufaklı birçok devlet ve devletçikleri harekete geçirdiler...
Olmadı...
İçerden;
Bir zamanlar kendilerini firavun görerek ilahlık iddiasında bulunup yeri göğü inleten sözde yurtsever kılıklı Ergenekoncuları...
Vatan evlatlarını pisipisine ölüme gönderip; göndermediklerini de karılarına kızlarına uşşak diye kullanan sözde asker kılıklı apoletlileri...
Halk adına ortaya çıktığını iddia edip kan ve gözyaşı üzerinden saltanat süren kan emici illegal örgütleri...
Attıkları şantaj manşetlerle ihale takipçiliği yaparak komisyonlarla geçimini sağlayan sözde gazeteci kılıklı sarı basın kartlıları...
Manipülasyon yaparak gerçekleştirdikleri devalüasyonlarla bir gecede trilyonları hesaplarına geçiren sözde işadamı kılıklı tefecileri...
Sivil toplum kuruluşu etiketiyle ortaya çıkıp kaos ortamı hazırlamayı kendilerine kuruluş gayesi edinen sözde STKları...
Başbakanları ayağına kadar getirip pijamayla karşılayan ve her dediğini yaptırmaya çalışan medya patronu kılıklı sözde tüccarları...
Aldıkları ücretlerin hakkını verme adına toplumu dezenforme ederek televizyon televizyon dolaşıp sahiplerinin sesi olmaya çalışan sözde akademisyenleri...
Halktan, demokrasiden ve barıştan dem vurup illegal çalışmaların merkezine dönüşmüş sözde siyasi partileri...
Bu ve buna benzer kiralık beyin ve organizasyonları ayaklandırdılar...
Yine olmadı...
Elbette ki şehadet kokan bu topraklarda işini layıkıyla yapan, bu mazlum millete ve devlete hizmet eden etmeye çalışan hiçbir şahsa, kuruma sözümüz olmaz... Olamaz da...
Bizim kastettiklerimiz;
Çankayaya bir başörtülü hanımın first leydi olarak çıkmasını içine sindiremeyenler...
Kuran okuyan bir Başbakanı laikliğe karşı tehdit olarak görenler...
Yetimin hakkını gasbederek servet kazanmayı ve saltanat sürmeyi alışkanlık haline getirenlerdir...
İşte bu dâhili ve harici bedhahlar;
Ak Partiyi ve Başbakanı içerden ve dışarıdan kuşatma altına alıp diğer başbakanlara ve hükümetlere yaptıklarının aynısını yapacaklarını sandılar...
MGK toplantılarında sindireceklerini sandılar...
Yüksek yargıyla darağaçları kurup korkutacaklarını sandılar...
Medyayla belden aşağı vurarak teslim alacaklarını sandılar...
Hep sandılar ancak hesapları tutmadı...
Sonuçta kendi kurdukları tuzaklara düştüler...
Hem de ne düşüş...
Attan düşüp eşek bile bulamadılar...
Kendi hesaplarının yanında...
Allahın da bir hesabının olduğunu her zamanki gibi unuttular...
Ancak unuttukları bir de mahşerde hatırlatılacak...
Çünkü kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.