Kur’an’ın Şikayeti
Bir taziye ziyaretindeyiz.
Bu tür ziyaretlerde ne yapılır?
Acılı ailenin üzüntüleri paylaşılır. Teselli verici cümleler söylenir. Sabır tavsiye edilir. İnsanların fani, Allah’ın baki olduğu hatırlatılır. Dünya’nın geçici, Ahiret’in kalıcı olduğu anlatılır. Ölene rahmet dilenir. Cenaze sahiplerini hayata yeniden bağlamak için “ölenle ölünmez” gerçeğine vurgu yapılır.
Bütün bunlar sadece hane sahipleri için değil, taziyeye gelenler için de gerekli hatırlatmalardır.
Çünkü ölüm, en büyük ders, en etkili ibrettir.
***
İşte, böyle bir ziyarette kari-i Kur’an olan bir zat; derin acıyı hafifletmek, kasvetli gönülleri inceltmek, manevi duyguları harekete geçirmek için “aşır” tabir edilen ayetleri okur, arkasından dua eder.
Bu aşır’lar, genelde ahiret, ölüm, hesap-kitap, sabır ve dua ayetlerinden seçilir. Seçilir ama, meâli verilip tefsiri yapılmazsa hiçbir şey anlaşılmadan oraya gelenler dağılır giderler.
Kur’an tilavetinde bulunan zat veya orada bulunan ehl-i ilim birisi, okunan ayetleri anlatırsa, hem taziyenin amacı gerçekleşmiş, hem de ilahi rahmete vesile olunmuş olur. Bu görevi yapabilecek konumda olanlar bunu ihmal etmemeli, taziye evlerini Kur’an sohbetiyle nurlandırmalıdırlar.
Çoğu taziye evleri ne yazık ki, işin gücün konuşulduğu, ahbap-çavuş ilişkilerinin anlatıldığı, mâlâyânî konuşmaların yapıldığı, hatta siyaset ve politikayla maçların tartışıldığı ortamlarda geçiyor. Orada, aklı başındaki insanların bunlara fırsat vermemesi gerekiyor.
***
Bazı cenaze evleri de var ki, okunmak üzere kendilerinden Kur’an-ı Kerim istendiği zaman aile fertleri şaşırmakta, telâşe kapılıp birbirlerine bakışmaktadırlar: “Bakın bakalım, bizde bir Kur’an olacaktı ama, dolapta mı, sandıkta mı, yoksa çeyiz bohçasında mı?” diyerek aramaya kalkışmaktadırlar.
Kur’an-ı Kerim bulunan çoğu evlerde de, meâl ve tefsir bulmak hayli zordur. Alınmış olsa bile, kapağı açılıp sayfalarının okunduğu şüphelidir. Kur’an-ı Kerim adeta “mahcur” bırakılmış, okunmayarak terk edilmiştir. Çocukken Kur’an okumayı öğrenip de, sonraları dünya işlerine dalarak sayfalarını açmayanlarımız hiç de az değildir.
Hz.Peygamber aleyhissalatü vesselam efendimiz’in şu hadis-i şerifi, biz Müslümanlar için dehşet verici bir ikaz olsa gerektir:
“Kim Kur’an’ı öğrenir, sonra askıya asarak onunla ilgilenmez ve içindekilere bakmazsa, Kur’an kıyamet gününde gelerek ‘Ya Rabbi, bu kulun beni terk etti, artık benimle onun arasındaki hükmü sen ver!’ diyecek.” Alûsi,9/14; Tibyan,3/220.)
***
Yukarıdaki hadis-i şerifte geçtiği gibi, Furkan suresinin 30.ayetinde de geçen Kur’an’ı terk etmekle ilgili “mehcur” kelimesinin kapsamını gelecek yazımızda ele alacağız inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.